42- Gecenin Işıltısı

39.8K 3K 2.4K
                                    

Medya: Salih ve Hasan

Bölüm Şarkısı- Model, Mey
Önceki bölümün gecesinden devam...

-Hasan-

"Hasan" kolumdaki elleri savuşturmaya çalışırken ezberlediğim yolda adımlamaya devam ettim. "Lan bu saate tekel falan olmaz, yürü evine bırakacağım"

"Salihe gideceğim"

"Hasan, adamın işi gücü vardır bak beni sinirlendirme" dediğini duydun Bera'nın öfkeyle. Görüş açıma giren tekel dudaklarımın kıvrılmasına sebep olurken kolumu hızla ellerinden kurtardım.

Sarhoş olmama rağmen ona giden yolu unutmuyordum.

Saniyeler içinde onu gördüm, tekelin camından çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Yüzüm nasıl bir halde bilmiyordum ama birden yerinden kalktığına göre iyi değildim.

İyi olmak istemiyordum. Ekin iyi değildi, bende iyi olmayacaktım.

Tekelden, sokağa çıktığında tebessüm ettim. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. "Hasan" dedi, büyük adımlarla üzerime doğru geldiğinde kollarımı kaldırdım. "Bu halin ne? İçki mi içtin lan!"

Tam dibime geldiğinde hiç düşünmeden kollarımı boynuna doladım, kaskatı kesildi. "Salih, kardeşim kusura bakma" dediğini duydum Bera'nın.

"Kusur falan yok" dedi, kolları aynında belime dolandı. "Ne oldu ona?" diye sordu.

Gelen alkol kokusu benden mi ondan mı geliyordu acaba? Burnuma dokundum parmaklarımla, burnum nefes almıyordu.

"Kavga etmişler" dedi Bera sıkıntıyla. "Sabahtan beri senin adını sayıklıyor" dediğinde gözlerimi kapatıp kafamı boynuna gömdüm.

"Öyle mi?" diye sordu, belimdeki ellerini sıkılaştırdı. "O zaman benimle kalsın"

Hassiktir.

Bera "Zahmet olmasın sana" dediğinde gözlerimi devirdim.

Olmaz Beracım, gider misin artık amına koduğum.

"O bana zahmet vermez" dedikten sonra kısaca vedalaştılar.

Kaşlarım çatıldı, zemin şu an hafifçe sallanıyor olabilir miydi? Çünkü ben kesin olarak sallanıyordum yani.

"Hasan, duyuyor musun beni?" diye sorduğunda gözlerimi kırpıştırdım. "Duymuyorum..." diye mırıldandım.

"Bak bak" dedi gülerken, beni belimden tutup yavaşça kaldırdığında bacaklarımı beline doladım. "Hareketlere bak" diye devam ettiğinde kucağında olmamın heyecanını dahi yaşayamadan kafamı boynuna gömdüm.

Ben şu an Salih'in kucağındaydım. Sikeyim, cidden kucağındaydım.

"Kusacağım" dedim ağlar gibi. "Miden mi bulanıyor?" dedi, hızlı bir şekilde yürüyordu.

"Yok" dedim yavaşça "Heyecandan"

Bedenime çarpan sıcaklıkla gözlerimi hafifçe araladım. Tekeldeydik. Derin bir nefes alıp kafamı boynuna gömdüm, teni sıcacıktı.

"Ben sana içme demedim mi?" dediğinde beni bırakmaması için kollarımı boynuna daha sıkı doladım. Zaten o da beni bırakmak yerine kucağında benimle birlikte sandalyesine oturdu.

"Birisi kola yerine bira koymuş, ben ne yapabilirim?" dedim, kelimeler ağzımın içinde yuvarlanıyordu sanki. "Kimmiş o pezevenk?" dedi, sesi keyifliydi.

"Bilmem, dövecek misin" diye sordum, gözlerim kapalıydı. "Döveceğim" dedi düşünmeden. "Ama seni" diye devam ettiğinde oturduğum yerde kıpırdandım, altımdaki beden kaskatı kesildi.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin