+18 (okumak istemeyenler direkt bölümü geçebilir, önemli bir olay yok)
✨
Arabanın içine bir sessizlik hakimdi. Erez yol üzerinde eczaneye girmiş, utanmamam için her ne aldıysa arka koltuğa bırakıp sessizce yanıma geri oturmuştu.
Galiba bu tarz şeyler planlanmazdı, bu yüzden o kadar gergindim. Ama ben ilk adımı atmasam Erez hiç atmayacaktı, başka türlü nasıl yapacağımı bilmediğim için gece beraber eve gidelim demiştim.
Daha önce kimseye, gel bu gece sevişelim demediğim için idmansızdım yani.
Titrek bir nefes aldım ve bakışlarımı yanımdaki bedene çevirdim. Dikkatle arabayı sürüyordu, arada bir bana bakıyor sonra sırıtarak önüne geri dönüyordu. Sol dizimi titretmeye başladığımda içimdeki gerginliğe anlam veremiyordum, neden bu kadar gergindim?
Belli etmemek için avuç içimi dizime bastırıp titremesini durdurmaya çalıştım. Erez'in direksiyondaki elleri sıkılaştı ve eve giden yolu geçerek devam etti.
Hızla ona döndüm. "Evin yolunu geçtik" dediğimde kafasını yavaşça salladı "Biliyorum" dedi sakince.
Sırtımı koltuğa gömüp bakışlarımı alttan alttan suratına diktim. "Eve gitmeyecek miyiz?" diye sorduğumda hiç ikiletmeden "Gitmeyeceğiz" dedi. Bu sefer kaşlarım çatılırken midemin kasıldığını hissettim.
Otele felan mı götürüyordu bu dümbelek beni?
Ela gözleri bir an suratımda gezindi, sonra dişlerini sıkarak önüne geri döndü. Sanki aklımdan neler geçtiğini anlamış gibi "Sahil kenarına gidiyorum, yemek yeriz. Ordan seni evine bırakırım" dediğinde kaşlarım daha çok çatıldı.
"Evde ben sana hazırlardım" beni de yiyebilirdin? Yani seçeneklerimiz boldu neden sahil kenarı ve sonra ev planını seçmişti anlayamıyordum.
Dudakları kıvrılırken bakışları yüzümde dolaştı. "Demek bana yemek hazırlardın?" dedi gülümseyerek. Ama eskisi kadar keyifli değildi, dağılmıştı morali.
"Erez, ne oldu?" diye sordum ciddiyetle. Yavaşça bakışlarını önüne çevirdi, gülümsemesi bozuldu anında. "Çok gerginsin Ekin" dedi sakince. "Bir şey yaşamak zorunda değiliz" dediğinde kaşlarımı çattım.
İstemediğimi mi düşünüyordu? Evet, gergindim ama bu Erezi isteyip istememekle alakalı bir gerginlik değildi. Neden gergin olduğumu ben bile bilmiyordum.
Ara sokaklardan birine girdiğimizde kaşlarımı çattım. Yol boyu uzanan yolun sonunda deniz gözüküyordu. "Durdur arabayı" dediğimde bakışları bana kaydı.
"Geldik sayılır" dediğinde tenha sokakta bakışlarımı gezdirirken "Dur Erez" dedim bıkkınlıkla. Birden freni çekip arabayı durdurduğunda hiç beklemeden uzun boyumdan dolayı zorlanarak Erez'in koltuğuna doğru geçmeye çalıştım.
"Ne yapıyorsun?" dese de belimi tutarak kucağına oturmamı sağlamıştı. Hafifçe kıpırdayarak tamemen kucağına yerleştiğimde kasıldı, hiç beklemeden koltuğun altında bulunan kol tarzı aparata asılarak koltuğun geri yatmasını sağladım.
"Ekin" dedi Erez, şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. "Güzelim, neden kendini zorluyorsun?" dedi ama bakışları anında koyulaşmıştı. Sinirli bir soluk aldım, kendimi zorladığım felan yoktu.
Kendimi yavaşça pantolonunun üzerinden belli olan erkekliğine doğru ittirdiğimde sertçe yutkunup belimdeki ellerini sıkılaştırdı. Söylediklerine cevap bile vermeye gerek duymadım o an, dudaklarımı boynuna bastırdığımda kafasını arkaya yaslayarak boynunda bana yer açtı. Dudaklarımın altındaki buğday tenine dilimi sürüp dişlerimin arasında emdiğimde sessizce inledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disiplin
Teen FictionYeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını konu alır. Cinsellik ve argo vardır.