Medya: Hasan
✨
İçimde hareket eden alet artık deliğimi acıtırken yüzüklü parmaklarımı sırtına koyup acımasını umursamadan tırnaklarımı batırdım. Erez dudaklarını boynuma bastırıp boğazdan gelen bir sesle inledi ve saniyeler sonra kendini sertçe içime bastırdığında sıcak sıvısını tekrar içimde hissettim.
Nefes nefese evimin tavanını izlerken Erez kafasını boynuma bastırıp derin derin nefesler aldı. Bakışlarım duvardaki saate kaydığında saatin sabaha karşı beş olduğunu gördüm. Arabada yaşananlardan sonra eve geçmiştik, az sonra şafak sökecekti ama Erez hala aynı şevk ve istekle devam ediyordu.
Gözlerimi kapattığımda Erez yavaşça üzerimden kalktı, dudaklarını suratımda gezdirdi. "Bebeğim" dedi, yüzümdeki dudakları yüzünden sesi boğuk çıkıyordu. "Uyuma, duşa girelim ilk önce" dediğinde bakışlarımı aralayıp ela gözlerine baktım.
"Seninle duşa girmem" dedim kararlılıkla. Başıma geleceği biliyordum ben. Yüzümde nasıl bir ifade varsa keyifle güldü. "Yardım edeceğim sadece" dedi, bir yandan çıplak sırtımı okşuyordu.
Onu yok sayıp kalkmak için küçük bir hareket yaptığım anda kalçamdan sırtıma kadar uzanan sızı kendimi aynı anda yatağa geri bırakmama sebep oldu.
Bunun yerine "Açım, yemek hazırla" dedim, kendimi aşırı huysuz hissediyordum. Sabaha kadar kıçımı beyefendinin huzuruna sunmuştum, o kadar da olacaktı.
"Ne istersin?" dedi ama gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Derin bir nefes aldım, ne istiyordum?
"Revani" dediğimde kaşlarını havaya kaldırdı.
"Revani?" dediğinde sırıtarak kafamı salladım. Gülümseyerek dudaklarını yanaklarıma bastırdığında gözlerimi kapattım.
İtiraz etmek yerine "Tamam" dediğinde kendimi gerçekten huzurlu hissettiğimi fark ettim. Sızılı bir hızurdu ama huzurdu işte. Sevdiğim adam yanımdaydı, şu an için sorunlarımızı def etmiştik. Mutlu olmamam için bir sebep var mıydı?
"Burada bekle ama gelince ben yıkayacağım seni" dediğinde gözlerimi devirdim. Zaten kalkamıyordum.
"İyi, çok ısrar ettin" dediğimde gülüp dudaklarımı sıkıca öptü ve yataktan kalktı. Bana arkasını dönüp baksırını giymek için eğildiğinde gözlerimin önündeki sıkı kalçası sırıtmama sebep oldu.
"Kasa da kasa ha" dediğimde bir anlığına duraksadı, sonra kısılmış gözleriyle omuzunun üzerinden bana baktı. Anında oturduğum yatağa sindim, ben bu bakışı biliyordum.
"Bak Ekin" dedi yavaşça bana dönerken. "Yoruldum yoruldum diyorsun sonra bana böyle laflar ediyorsun en sonunda yine sen ağlıyorsun" dediğinde kaşlarımı çattım. Ağlamamıştım.
Ağlamış mıydım?
"Neden ağlayayım dümbelek" dediğim sırada sırıtarak yere düşmüş örtüyü alıp karnıma kadar örttü. Beni takmadığını fark edince sinirle omuzuna vurdum.
"Bu devran döner ama aslan parçası" dediğimde vücudundan hafif bir titreme geçti, kaşları çatıldı. "Devran deme, tüylerim diken diken oluyor" dediğinde güldüm.
Yataktan tamamen ayrıldığında yapılı vücudunu izlemeyi bıraktım, odadan çıkmadan önce tekrar bana baktı. "Bak bekleyeceksin burada, söz mü?" dediğinde uysal bir hareketle kafamı salladım. "Söz" dedim.
Bir kaç saniye daha sıkılı dişleriyle suratıma baktığında gözlerimi kısıp üzerimdeki örtüyü göğsüme doğru çektim. İyice yeşilçamdaki kadınlara dönmüştüm amına koyayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disiplin
Teen FictionYeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını konu alır. Cinsellik ve argo vardır.