Birazdan...
Hatta birkaç dakika sonra, dünyada stresten ölen ilk insan unvanını alabilecektim. Çünkü titreyen bacaklarım ve geceleri penceremin önündeki davulcu amcanın davulunu andıran kalbimi başka bir şey açıklamıyordu.
Ciğerlerimi derin bir nefesle doldurdum ve ikindi namazını kılmak için iş yerinden çıkan Arif babamı yakaladı gözlerim. Yürüyüşteki asalete bak be, kimin kızına aşık olmuşum böyle ben!
Aslında bizim camiye gelse daha iyi olabilirdi ama çalıştığı ofise daha yakın bir camii vardı ve muhtemelen oraya gidecekti. Karşı yola yürüdüğünü görünce adımlarımı hızlandırıp peşinden koştum.
"Arif ba-" Oğlum az akıllı dur lan. "Arif amca?"
Biraz daha koştum çünkü beni duymamıştı. İftara çok bir şey yoktu ve bu saate kadar yanına gelmediğim için pişman olmuştum açıkçası. Yine de bugün bu iş hallolmalıydı.
"Arif amca!" Bir kez daha bağırdığımda nihayet sesimi duymuş ve durup arkasına dönmüştü. Yanına koşan beni görünce başta kaşları çatıldı fakat sonrasında ifadesi yumuşadı ve babacan bir şekilde gülümsedi.
Bu adam benim kayınpederim olmak için doğmuş, bakın gerçekten.
"Ali, oğlum? Hayırdır?"
Karşısında durunca birkaç saniye nefeslenmek için izin verdim kendime. Ardından sırtımı dikleştirip onun gibi gülümsedim. "Selamun aleyküm, nasılsın?"
Memnunca gülümseyip, "Elhamdülillah, iyiyim oğlum. Sen nasılsın asıl, bir sıkıntın yok ya?" diye sordu, aynı samimiyetle. Bu adam beni seviyor ya, nasıl vermesin kızını?
"Şükrolsun," derken yine de strese kapılmıştım. Ama eninde sonunda konuşulacaktı bu mesele. "Benim aslında sizinle çok mühim bir konuyu konuşmam gerek ama bir türlü hazır hissedemedim kendimi."
Merakla çatıldı bu kez kaşları. "Hayırdır inşallah?"
Utançla başımı eğdim. Biraz masum oğlan gibi durmam gerekiyordu.
"Aslında ayakta konuşulacak bir mesele değil. Sizin müsaadeniz olursa akşam oturup da rahat rahat konuşalım derim."
Aha söyledim, valla söyledim. Allah'ım sen büyüksün Rabbim. Şu imam kulunun yüzünü kara çıkarma.
"Olur tabii oğlum. Ben hanıma haber vereyim, sofraya bir tabak daha koysun iftar için."
Gülümsedim ama mahçup bir tını vardı tebessümümde. "Rahatsız etmiş olmayayım..." diye ucu açık konuştum fakat Arif babam tabii ki çok mütevazı bir insandı. Kızına bak, babasını al.
"Öyle şey olur mu oğlum? Sen benim yarı oğlum sayılırsın, öyle benimsedim seni. Hiç çekinme."
Arif babacığım bölmüş gibi olmayayım ama o yarı kelimesini Feri Kaya farkıyla tam yapamaz mıyız?
Söylediklerine karşılık göğsüm kabarmıştı. Mutluluktan sırıtıyordum, sırıttıkça da yanaklarım acıyordu. Fakat maalesef fazla dikkat çekmemek için gülümsememi hafiflettim ve dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Allah razı olsun Arif amca, eksik olmayın."
O da aynı şekilde gülümsedikten sonra aklına bir şey gelmiş gibi irkildi. "Ben ikindiyi kılayım çok geçmeden, akşam bizdesin."
Oğlum Ali Sina, sen bu işi biliyorsun.
Başımı salladım. "Anlaştık Arif amca, Allah kabul etsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıt Uçak | Texting
ChickLitUçakçı: Güzellik görecelidir Feri. Uçakçı: Marifet güzel olmakta değil, özel olmakta.