SÖZ VERİYORUM

2.3K 47 53
                                    

Azerin ağzından...

Yavaşlayıp havaalanının önünde durdum. Kemeri çıkarıp kapımı açtım. Yılmaz da inip yanıma geldi hemen. Heyecanla baktı yüzüme.

Yılmaz:Nerde kaldı bizim kız ya? Saate baksana abi.
Azer:Dur oğlum yeni geldik daha. İner şimdi onun da uçağı.

Güldüm. Kız kardeşimizi bekliyoruz ikimiz de. Okumaya yurt dışına gitti dört yıl önce. Arada ziyaret amaçlı geldi ama o kadar işte. Arabaya yaslanıp beklemeye başladık. Cebimde ki telefon çalınca elime aldım. Başıma bela almış olabilirim. Açıp kulağıma götürdüm.

Azer:Alo Selen? Hayırdır?
Selen:Azer nerdesin? Evine geldim ama bulamadım seni.
Azer:Kardeşimi almak için havaalanına geldim de senin evde ne işin var?
Selen:Belki bir şeyler içeriz diye gelmiştim ama..yokmuşsun. Babamda birkaç dosya göndermişti.
Azer:Akşam konuşuruz. Şimdi gelemem. Yemek sözüm olsun olur mu?
Selen:Olur olur beklerim ben.

Telefonu kapattım. Güzel kadın Selen. Belki aramızda bir şeyler de olur bilmiyorum. Ama babasının ve annemin bizi birleştirme çabasını da görüyorum tabiki. Kafamı meşgul eden düşünceleri Yılmazın sesi böldü. Başımı kaldırıp baktım ileriye. Hazal. Güzelim benim. Bizi görünce hızlanıp yanımıza geldi hemen. Sıkıca sarıldım kardeşime.

Azer:Güzelim hoş geldin.
Hazal:Hoşbuldum abicim.
Yılmaz:Buldu tabi büyük abiyi bizi gören yok.
Hazal:Olur mu hiç öyle şey abi ya!

Gülerek Yılmaza döndü. Sarıldı ona da sıkıca. Ben de yanlarına gidip sarıldım. İkimizin ortasında kaldı. Başını öptüm.

Hazal:Bunu bile özlemişim abi ya.
Azer:Biz de seni çok özledik güzelim. Nasılsın iyi mi keyfin?
Hazal:Iyiyim iyiyim. Yorgunum biraz. Siz mi geldiniz beni almaya sadece?
Yılmaz: Anamlar evde hazırlık yapıyor. Hadi gidelim.

Hep birlikte arabaya bindik. Yola çıkınca arkaya baktım. Elinde ki telefona bakıp gülüyordu. Erkek arkadaşı falan olabilir mi? Yok canım yoktur yani. Oladabilir. Genç sonuçta. Olmasın ya..Ben kimseye emanet edemem onu.

Azer:Abiciğim ee anlat hadi bırak şu telefonu elinden.
Hazal:Arkadaşım yazmış da abi indi mi uçak falan diye. Ee işler nasıl?
Azer:Çok anlarsın ya bizim işlerden.
Yılmaz: Anlamaz ama sorar küçük cadı.

Güldük. Yolda ilerlerken arkada ki arabayı fark ettim. Hangi şeride geçersem geçeyim arkamdan ayrılmadı. Hazal yine telefona bakarken Yılmaz da arabayı fark etti. Bana döndü. Olumsuz salladım başımı. Sadece biz olsak sıkıntı değil ama Hazal arabadayken olmaz. Hızlandım biraz.

Hazal:Abi bi sorun mu var?
Azer:Yok güzelim. Anam çok özlemişti seni çabucak gidelim diye.

Usulca salladı kafasını. Telefonuna döndü tekrar. Yılmaz çaktırmadan belinde ki silahı aldı eline. Bana baktı. Ben de belimden alıp önüme getirdim. Bi elimle de direksiyonu tuttum. Yan yoldan önümüze de bir araç girdi. Bu da arkadakiyle aynı. Var bunlarda bi numara. Koruma almayacağımız tuttu bugün ya olur mutlaka bir şeyler.

Önümde ki arabayı sollamak için hızlandım ama yol vermeyip önüme geçti. Arkadan iki araba daha geldi. Yan taraflarımıza geçti onlarda. Şimdi kapana kısıldık işte. Hadi bakalım Geçmiş olsun.

Hazal:Abi bu arabalar ne? Korumalar falan mı?
Yılmaz: Kızım var ya cemiyetten biri seni görse bizim kardeşimiz olduğuna inanmaz.
Hazal:Nasıl yani?
Yılmaz: Abi biz buna tıp okuttuğumuza emin miyiz? Bu kadar akılla okuduk diye bizi yiyor bence ne diyorsun?
Azer:Biraz daha konuşursan silahımdan çıkan ilk mermiyi sana atmak zorunda kalacağım. Beğendin mi fikrimi Yılmaz?
Yılmaz: Hıı çok.

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin