Karacanın Ağzından..
Her şey bir rüyaydı sanki. Benim çukura geri gelmem...Azer..biz. Yaşadık oldu bitti. Öyle hızlı geçti ki her şey yetişemedik hızına. Haklıydı Azer. Biz mutluluğu hak etmiştik.
Ben de demiştim ama hayat bu. Kuralları koyan da o bozan da o. Bize sadece yaşayıp görmek kalıyor. Çukurdayım. O gece de. Burada kapana kısıldım sanki. Ne zaman kapatsam gözlerimi buraya geliyorum. O adamı görüyorum..Yiğiti.
Yine aynı yerdeyim. Normalde onun da yerde kanlar içinde yatıyor olması lazım ama yok. Etrafa baktım. Arkamdan gelen sesle irkildim. Nefesimi tuttum. Usulca döndüm arkamı. Ayakta karşımda..gözlerim yarasına indi. Kanıyor.
Karaca:Sen..sen nasıl?
Yiğit:Suçsuz olduğunu biliyorum.. amcanı vurmak için gelmemiştim. Sadece çok öfkelendim.
Karaca:Ben..zarar vereceksin diye-
Yiğit:Biliyorum merak etme..her gün neler yaşadığını çektiğin vicdan azabını biliyorum Karaca. Yapmak istemediğini de biliyorum yanlışlıkla olduğunu da..çok acı çektin. Ama artık çekme istiyorum.
Karaca:Nasıl yani?Tebessüm etti. Bana doğru geldi. Elimi tuttu yavaşça. Korkuyla baktım gözlerine. Daha doğrusu pişmanlıkla.
Yiğit:Azer seni çok seviyor..daha önce onu böyle gördüğümü hiç hatırlamıyorum. Benim yüzümden de kötü olmayın..ben sizin için çok mutlu oldum..Azerde hala vicdan azabı duyuyor. Eskiden de böyleydi zaten..sakın onu bırakma olur mu? Sen onu tamamladın.
Karaca:Azer..her şeyi öğrendi. Beni bir daha istemez..ki istemiyor da söyledi..bırakıp gidicek beni..
Yiğit:Seviyor seni..o bıraksa da sen onu bırakma..Azer kötü şeyler düşünüyor.
Karaca:Nasıl yani?
Yiğit:Kendine zarar verecek..bana olanlardan da sana olan içinde kendini suçluyor. Her şey senin elinde Karaca..Gözlerim doldu. Azer kendine zarar vermek istemez. İstemez tabi. Ya istiyorsa? Yiğit geri gitti. Bu sefer ben kolunu tuttum.
Karaca:Sana yaptığım için çok özür dilerim..biliyorum bu işe yaramaz ama..
Yiğit:Ben seni affettim Karaca. Daha fazla üzme kendini..olan oldu. Şimdi sıra Azerde..onu da kendine getir..Tebessüm ettim. Başımı salladım. Geri geri gitti. Sonra da gözden kayboldu. Başım dönmeye başladı. Başka bir yere geldim sonra. Azerle ikimizin evine. Oturduğum yere baktım. Buraya nasıl geldim acaba? Etrafta kimse yok. Ayağa kalkmak istedim ama kocaman olan karnım buna pek izin vermedi.
Elimi yavaşça karnıma koydum. Hamile miyim? Azerle ikimizin bebeği..gözümden akan yaşla tebessüm ettim. Ayağa kalktım destek alarak. Bahçeden gelen seslerle oraya ilerledim. Yılmaz bana döndü.
Yılmaz:Oo uyandın mı yenge? Nasılsın sancı falan yok dimi?
Karaca:Yok yok..iyiyim..şey Yılmaz-
Yılmaz:Gel yenge annem bir masa hazırladı dillere destan valla. Hep torunu için ama neyse. Bizi düşünen yok zaten.
Karaca:Azer nerede? Depoya falan mı gitti?Yılmaz durup bana döndü. Gözleri doldu. Yiğitin dedikleri geldi aklıma..vücudum titremeye başladı. Yer ayaklarımın altından kaydı sanki. Düştüm ama yere değil..etrafımda sesler var. Hastanedeyim. Gözlerimi açmak istedim ama o kadar yorgunum ki yapamadım. Uykuya daldım sanırım. O rüyalar ne demek bilmiyorum ama..iyi şeyler değildi..
Azerin Ağzından..
Tuttuğum eli yavaşça bıraktım. Her saniye her saat tuttum. Ama artık bırakmam gerek. Daha fazla acı çekmesine izin veremem. Sevmek demek bu değil mi zaten? Sevdiğim insan mutlu olsun diye kendini feda etmek..bence tam tanım bu. Benim için en azından..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ
ActionYanlış anlamalar bazen hayatımızdan çok şey götürebilir. Kimi zaman bunun bedelini ya ağır öderiz ya da ağır ödetiriz. Bize veya başkasına mutlaka zararı olur.. Bu hikâyede de bir yanlış anlama var..ya da yok bakacağız.. #azkar hikayesi.. Azer Kurt...