İLK FOTOĞRAF

279 25 16
                                    

Karacanın Ağzından..

Adana'ya geldik hep birlikte. Fadik teyzeye baktım. İki evlat acısı yaşadı bir haftada. Nasıl dayanıyor bilmiyorum. Ben olsam..kafayı yerdim. Evlat sonuçta. Senin kanından canından..dünyaya gelmesi için bir sürü acıya katlanıyorsun. Sonra birileri gelip onu senden gözünü kırpmadan alıyor.

Yanımda oturan Azere baktım. Çok sessiz. Ağlamıyor konuşmuyor. Sadece etrafı izliyor. En son Hazalla konuşan o. Ve iyi bir konuşma da olmamış. Azer bu yüzden vicdan azabı duyuyor sanırım. Belki barışsaydı git demeseydi..Hazal hayatta olabilirdi. Ama nereden bileceğiz ki böyle olucak..bilmemiz lazımdı. Normal bir hayatımız yok.

Gözlerimin önü bulanınca ağaca tutundum. Çok fazla ayakta kaldığım için başım dönmeye başladı. Azerin elini hissettim belimde. Kulağıma eğildi yavaşça.

Azer:İyi misin?
Karaca:Başım dönüyor biraz. Merak etme sen beni iyiyim.
Azer:Arabaya git. Cenazeler gelince inersin.

Başımı salladım. Yaslandığım yerden doğrulup arabaya ilerledim. Kapıyı açınca oturdum. Geri yaslandım. Bu olaylar olmadan önce hamilelik testi yaptım İstanbul'da bir daha. Kadının dedikleri Azer yüzünden kafama takıldı çünkü. Sonucu bildiğimi sanıyordum ama yanılmışım. Pozitif çıktı çünkü. Gerçekten doğruymuş yani.

Ne zaman Azere söylemek istesem bir olay oldu. Kayıplarımız oldu. Söylemedim. Ama bilse belki..biraz mutlu olur. Elimi karnıma koydum. Bizim bebeğimiz karnımda. Hazal geldi gözlerimin önüne. Gözlerim doldu. O bebeğiyle öldü. Şimdi onunla birlikte gömülecek. Bir kere bile kokusunu içine çekemeden gidiyor.

Midem bulanınca arabadan indim. Arka tarafa gidip eğildim. Biri saçlarımı tuttu. Göz ucuyla bakınca Azeri gördüm. Peçeteyle yüzümü sildim. Azere bakınca elini alnıma koydu.

Azer:Hasta mısın? Neyin var?
Karaca:Yoldan sanırım önemli değil. Sen iyi misin Azer?
Azer:Hadi gidelim geldiler..

Elimi tuttu. Cenaze arabaları geldi. Açılan mezarların önüne durdular. Azer elimi bıraktı yavaşça. Gözleri dolu oraya baktı. Tabutları çıkardılar. Gözümden aşağı süzülen yaşla izledim. Dua edilirken Azer ve Yılmaz Burağı tabuttan çıkardı. Azer dizlerinin üzerine yere çöktü. Son kez sarıldı Burağa.

Amcama baktım. Hazalı aldı tabuttan. Hem bebeğini hemde sevdiği kadını kaybetti. Bir anda. Hiç beklemezken.

Azer ayağa kalktı. Burağı mezara kendisi koydu. Hazalı da amcam koydu. Ağlayarak baktım ikisinede. Ben onlara bakarken Yılmaz geldi yanıma. Sarıldım yavaşça. Sessizce ağladı oda sarılıp. Azer mezara kendisi toprak attı. Başkasına vermedi. Sessizce izledik hepimiz. Dua edildi.

Azer mezarın başına çöktü. Hazal ve Burağın ortasında kaldı. Ellerini toprakların üzerine koydu. Öylece izledi. Ağlamadı. Tek kelime bile çıkmadı ağzından. Ağlamadı ama içinde neler oluyor nasıl acı çekiyor ben biliyorum. Elimi yavaşça karnımda gezdirdim. Keşke çok mutlu olduğumuz bir zamanda verebilseydim haberini. Baban o kadar sevinirdi ki..

Birkaç saat sonra kimse kalmadı mezarlıkta. Azer ve amcam hariç. Yanımda Yılmaz'la birlikte bekledik ikisini. Artık gitmemiz gerek sanırım. Yılmaz yüzünü silip bana döndü

Yılmaz:Karaca sen abimi al bende Yamaç abiyi alıp geliyorum.
Karaca:Tamam.

Azerin yanına ilerledim. Yavaşça yere çöktüm. Başını kaldırıp yüzüme baktı. Elini tuttum ama çekti.

Karaca:Azer..
Azer:Git bırak beni git..
Karaca:Azer ne diyorsun? Hadi sevgilim kalk birlikte gidelim lütfen.
Azer:Onlar benim yüzümden toprağın altına girdi. Yarın bir gün senide alacaklar benden..uzak dur benden..belki mutlu bir hayatın olur. Tüm bunlardan uzak durursan.. yaşarsın belki. Seninde nefesini almak istemiyorum..nolur bırak beni git..ben yapamıyorum ama sen yap..
Karaca:Ben seni bırakıp hiçbir yere gitmem. Nolursa olsun..

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin