EMANETİMİ ALDIM

306 31 39
                                    

Azerin Ağzından..

Gözlerim Adana'ya kaydı. Çok oldu görmeyeli. Son bir aydır baka baka acısı çıktı sanırım. Tahammülsüzce arkama yaslandım. Burada böyle durmak hoşuma gitmiyor. Ama zorundayım. Çünkü elimden başka gelen bir şey yok.

Önümde, masanın üstünde duran silaha baktım. Her şey bitiyordu. Ben Karacayı sonsuza denk bırakıyordum. Hayat beni öyle bir seçim yapmaya zorladı ki.. yapamadım. Gitmek zorunda kaldım. Sevdiğim kadından.. hayatımızdan gitmek zorunda kaldım.

Sadece aramızda ki sorunlarla bunlar olmadı. Eğer Karacayı bırakmasaydım gerçekten alacaklardı onu benden. Yiğiti gördükten sonra yapacağım şeyden vazgeçtim. Ama bırakmadılar. Ölümden vazgeçtim sandım ama bu daha beter oldu. O gece gelen telefon..tüm hayatımı arkamda bırakmam gerektiğini söyledi.

Timsahla konuştum o gece. Halitten dolayı masa liderliğimi iptal etmiş. Kendilerince bir şeyler yapmışlar. Ölüm emri falan dedi. Ama çıkan emir bana değildi. Ailemeydi. Eğer ben ölmezsem..veya İstanbul'dan çekip gitmezsem bütün ailemi alacaklardı benden. Karımı..özellikle onunla tehdit ettiler. Biliyorlar çünkü zaafımı.

Bir gün geri döneceğim. Ve döndüğüm gün beni tehdit edenlerden geriye isimlerini bile bırakmayacağım bu dünyaya. Ama ne zaman bilmiyorum.

Manzaraya baktım. Karacasız geçen her gün azap gibi sanki. Adana iyi geldi ama yalan yok. Keşke Karacayla gelebilseydim. Ne çok severdi burayı. Belki burada yaşamak isterdi. Belki burada yaşasak bu sorunlar hiç olmazdı hayatımızda. O geceye gittim tekrar.

O tetiği çektiğim an bütün umutlarımı ümidimi öldürdüğüm geceydi. Yiğit gelmeseydi eğer dönüşü olmayacaktı ama..ailemi kurtaracaktım ben. Kendi canımla ailemin hayatını kurtaracaktım.
Şimdi de beni öldü biliyorlar gerçi. Ölmedim ama onlar öyle biliyor. Değişen bir şey yok yani..

Ayağa kalktım. Tam o sırada telefonuma bir video geldi. Karacayla birlikte yaşadığımız evin korumasından. Karaca gelmiş. Anlatmışlar sanırım. Gördüğüm ilk an gözlerim doldu. O kadar özlemişim ki onu..kokusu burnuma geldi sanki..
Şimdi yanımda olsa sıkıca sarılırdım bir daha da bırakmazdım.

Bütün evi aradı. Odamıza girdi. Gözleri doldu. Ağlayarak baktı etrafa. Ama doğal olarak bulamadı..her şey senin iyiliğin için güzelim..affet nolur. Sen yaşa da gerisi önemli değil. Beni öldü bilsende olur. Elimle yüzümü ovaladım. Usulca bir nefes aldım.

Buraktan başka bir video geldi. Annemlerin evinden. Oraya da mı gitmiş? Gözlerinde ki hayal kırıklığını izledim. Geri yerime oturdum. Ayakta kalamadım daha fazla. Haklı isyanını dinlerken gözümden akan yaşlarla elimi ağzıma bastırdım sertçe. Ağlarken sesimi duymasınlar diye.

Ben burada dayanamıyorum o nasıl dayansın..üstelik beni öldü biliyor. Nefesimi kestiler sanki. Belki de düşmanlarım da bunu istiyordu. Onsuz yaşayamayacağımı biliyorlardı. Ben şuan yaşamıyorum..görüyorum ki Karaca da orada yaşamıyor.

Karımın tek bir gözyaşına ölürüm ben..ama bu defa olmaz güzelim.. dönemem geri..Birkaç ay daha dayan..sonra unutursun belki.. unutmasın..biz birbirimizi hiç unutmayalım.

Video bitti ama en sonda bende bittim. Telefon yere düştü. Ağlayarak dağıttım etrafı. Bir kere görünce, sesini duyunca böyle oluyorsam yanımda olsa..dayanamam herhalde. Telefonum çalmaya başladı. Yerimden kalkıp elime aldım. Sesimi düzeltip konuşmaya çalıştım.

Yılmaz:Alo abi..iyi misin?
Azer:Karaca nasıl?
Yılmaz:Giderken..bayıldı abi. Hastaneye kaldırdık.
Azer:Nasıl bayıldı? Noldu? Tansiyon mu yoksa kalbi mi? Nasıl durumu şimdi Yılmaz?
Yılmaz:İyi gibi abi sinir krizi geçirmiş. Sakinleştirici verdiler. Abi bak bu yaptığın çok kötü. Karaca kabullenemiyor.
Azer:Beni öldü bilmesi onun için daha hayırlı olur Yılmaz. Biliyorsun olanları.
Yılmaz:Abi Karaca hem fiziksel olarak hem de psikolojik olarak çökmüş. Çok zayıflamış. Hiçbir şey yememiş bir ayda. Hayata küsmüş. Seni duyunca iyice gitti kafası.
Azer:Kapatıyorum.
Yılmaz:Abi kaçma. Ya kendine bir şey yaparsa hiç düşünüyor musun bunları?

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin