İNTİKAMIM VAR

357 24 20
                                    

Karacanın Ağzından..

Elimdeki fotoğrafa aşık olmuş gibi baktım. Azerle ikimizin çocuğu var çünkü orada. Sanırım ona da söyleme vakti geldi. Elimle karnımı sevdim. Hastaneden çıkınca taksi buldum bir tane. Azeri aramayacağım tabiki. Yılmaz'ın numarasını aradım.

Karaca:Alo Yılmaz?
Yılmaz: Yenge? İyi misin? Nerdesin sen ya?
Karaca: Yılmaz benim Azerle konuşmam lazım.
Yılmaz:Yenge abim kafayı yedi ya. İstanbul'da her yere baktırdık yoksun. Neyse İstanbul'a geliyor zaten oturun düzgünce konuşun. Nolur arayı da düzeltin ya kurban olayım.
Karaca:Ne İstanbul'u? Azer İstanbul'a mı gidiyor?
Yılmaz:Gidiyor derken? Geliyor olması lazım değil miydi?
Karaca:Yılmaz konudan sapma! Ben İstanbul'a gitmedim. Adanadayım hala.
Yılmaz:Adana mı? Eyvah. Abi! Durun durun içeri girmem lazım! Bakın çok acil!

Gidiyor. Eğer yetişemezsem de gidecek. Taksiciye havaalanını söyledim. O ilerlerken Yılmaz'ı dinledim bende. Azerin gitmesini engellemeye çalışıyor ama başarabilir mi? Bilmiyorum. Hızla geldiğimiz havaalanın önünde durduk. Parayı uzattım.

Taksici:Yenge sen baştan niye söylemiyorsun Azer Kurtuluşun eşiyim ben diye. Para falan da olmaz git hadi.
Karaca:Ee sağolun..

Arabadan indim aceleyle. Koştum iç hatlara doğru. Etrafta ki insanlar ne yapıyorum diye bakarken Yılmazı aradı gözlerim. Güvenliklerle kavga ediyor ilerde. Yanlarına gittim hemen.

Karaca:Gitti mi?
Yılmaz:Uçak kalktı. Engel olmaya da çalıştım ama..

Elimi anlıma götürdüm. Şimdi ne yapacaksın bakalım Karaca. Başım dönünce yanımdaki koltuklardan birine oturdum. Yılmaz da gelip yanıma oturdum.

Yılmaz:Sen niye gitmedin?
Karaca:Gitse miydim?
Yılmaz:Yok öyle de değilde. Ne bileyim işte ya. Kafamı kaldı bende.
Karaca:Azerle çok önemli bir konuyu konuşmam lazımdı.
Yılmaz:Ne oldu? Kötü bir şey mi var?
Karaca:Yok kötü değilde..ya da bilmiyorum işte Azer için ne ifade eder. Benim bir bilet-

Konuştuğum sırada Azerin sesini duydum. Otomatik kapılar açıldı. Söylene söylene bize doğru gelmeye başladı. Yılmaz ayağa kalkınca beni görmedi.

Yılmaz:Abi gitmedin mi sen?
Azer:Oğlum yanlış uçakmış bu. Bir saat sonraymış benimki. Çıkardılar beni.
Yılmaz:Ulan keşke başka bir şey dileseydim.
Azer:Noldu ne diyorsun?
Karaca:Azer..

Ayağa kalktım. Sesimi duyar duymaz olduğum tarafa döndü. Şaşkınca yüzüme baktı. Gözleri doldu sonra. Yanıma geldi.

Azer:Sen istanbulda..ee iyi misin? Bir şeyin yok dimi?
Karaca:Yok iyiyim. Ama seninle bir konuyu konuşmamız lazım.
Azer:Tamam sonra konuşuruz. Sen iyisin ya bana yeter.

Yavaşça sarıldı. Başımı öptü. Yanağımı göğsüne yasladım. Sıkıca sarılıp gözlerimi kapattım. Ama bu konuşmayı daha fazla erteleyemem. Geri çekildim.

Azer:Nerdeydin? Nerde kaldın?
Karaca:Buraya yakın bir otelde. Merak etme hiçbir şeyim de yok.
Azer: Kırgınsın dimi bana? Çok kırdım kalbini..affetmesi de zor.
Karaca:Azer ben-
Azer:Nerede olduğunu bir türlü bulamayınca öyle korktum ki..seni de sonsuza kadar kaybettim diye..onlar gibi seni de kaybettim sandım.
Karaca:Azer başka yere gidelim mi? Önemli bir şey söylemem lazım.
Azer:Güzelim bak..biliyorum affetmen çok zor. Çünkü kocan büyük bir aptallık yaptı. Şuanda caz yapıyor gibi görünüyorum ama öyle değil yemin ederim. Hatamı anladım valla.
Karaca:Azer bak-
Azer:Karaca önce ben konuşayım nolur..

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin