HEPSİ AYNI

490 38 132
                                    

Karacanın Ağzından

Gözlerim doldu yavaşça. Azer yüzüme bakarken yüzüklere indirdim bakışlarımı. Titreyen sesimle konuştum.

Karaca:Nereden çıktı bunlar?
Azer:Evlendiğimiz için-
Karaca:İmza atmamız yeterli değil mi senin için? Buna gerek var mı?
Azer:Karım olduğunu her seferinde nikah cüzdanıyla gösteremezsin. Bununla anlarlar. Gerek var yani.

Kendi yüzüğünü eline alıp parmağına taktı. Sonra da bana ait olanı eline aldı. Gözlerime baktı. Bana doğru geldi. Yavaşça uzanıp elimi tuttu. Elimi tutarken gözlerimde kaldı gözleri. Uzunca baktım. Kahveleri çok güzel. Ama yalan gibi..

Ne kadar çok seversem o kadar çok canım yanarmış gibi.. Sevmemem lazım. Ama yasak olan her şey daha cazip gelir insana. Ne kadar uzaklaşmak istesem de çekicek beni kendine biliyorum. Ve bir şekilde buna engel olamazsam bir gün o kahvelerin müptelası olacağım.

Azer:İlerde ne olacak en ufak bir fikrim bile yok. Bu yüzüğü sonsuza kadar takman için parmağına takmıyorum. Ayrılacağız bir gün..Ama o zamana kadar hiç çıkarmayacaksın. Tek şartım bu.
Karaca:Eğer gururumu kırarsan..ya da bana karşı gurur kırıcı bir şey yaparsan hiç düşünmeden çıkarırım. Çünkü bu yüzük o zaman bana ait olmaz..hiçbir zaman bana ait olmayacak ama en azından şuan benim emanetim..

Gözlerime baktı. Başını salladı. Tuttuğu elime döndü. Yüzüğü yavaşça parmağıma geçirdi. Parmak ölçümü nerden biliyor bilmiyorum ama yüzük benim için yapılmış sanki. Elime baktım. Azer ellerini çekmeden yüzüme baktı.

Azer:Bir gün her şey bitecek merak etme. Ve bittiği gün sen yine özgür olacaksın..

Geri çekildi. Eve doğru gidip girdi. Arkasından baktım. Denize döndüm sonra. Koltuğa oturdum yavaşça. Parmağımda ki yüzüğe baktım. Çıkarıp içinde ne yazdığına baktım. Kurtuluş yazıyor sadece. Bir de yazının yanında ufak bir melek kanadı var.

Anlam veremedim. Parmağıma tekrar taktım. Arkama yaslandım. Hava karardıkça daha da soğudu. Ama o kadar ferah ki hiç girmek istemedim eve. Geldiğimden beri ilk kez bu kadar rahat hissediyorum kendimi. Yeniden nefes alabiliyorum sanki.

Bahçeye giren araba rahatımı bozsada umursamadım. Ama ayak sesleri olduğum yöne gelince göz ucuyla baktım. İki tane adam ve yanlarında bir kadın. Kim olabilir bunlar? Benimle alakaları olmadığı kesin. Ama hiç belli olmaz. Ayağa kalktım. Onlara döndüm. Gözleri benim üzerimde gezerken rahatsız olup kaşlarımı çattım.

Karaca:Buyrun bir sorun mu var?
Kemal:Azer beye baktık biz ama sizin gibi güzel bir kadını görünce unuttuk bir anda.
Karaca:Kendisi evde çağırayım isterseniz?
Kaan:Siz kimdiniz? Daha önce görmedim sanırım.

Hadi bakalım. Hayatta kullanmak istemediğim kelimeleri bana bir cümle içinde kullandıracak şuan. Ağzımı açıp konuşamadan Azerin sesini duydum. Öfkeli mi geliyor onun sesi?

Evin kapısına doğru döndüm. Kaşları olabildiğince çatık, attığı ve yeri inleten sert adımlarla yanımıza geldi.

Azer:Ne işiniz var burada?
Filiz:Bazı dosyalar vardı Azer bey. Israrla imza atmadığınız. Bir kere ve son defa daha hatırlatalım dedik.

Azer kadına döndü. Her hâlinden belli kendini tutmak istediği. Kim olabilir acaba bunlar? Azerin haline bakılırsa düşmanı gibi görünüyor ama..Azer bana döndü. İfadesi az da olsa yumuşadı.

Azer:Karaca eve gir sen.

Başımı salladım. Hareket etmek için adım attım ama adamlardan birine takıldı gözlerim. Bana döndü. Elime baktı. Sonra da aynı şekilde Azerin eline.

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin