Bu bölümde azıcık +18 olacaktır. Normalde yazmam bu tarz sahneler fakat daha uygun bir sahne de bulamadım o kısım için. Şimdiden uyarayım dedim. Keyifli okumalar dilerim. ❤️
~
Her yeni gün yepyeni bir umut demekti. Güneş doğduğunda mutlu olmak için yeni bir sebebin karşımıza çıkması kaçınılmazdı. Çoğunlukla hayatın karmaşası içinde kaybolur ve o mutluluğu kaçırırdık. Bir aydır bu durumdaydım işte, tek fark ise bunun hayatın karmaşası yüzünden değil kafamın karışıklığı yüzünden yaşanıyor olmasıydı. Şimdi bu yatakta uzanıyor, Pars'ın kokusu sinmiş olan bu havayı soluyordum. Mutluydum. Son bir aydır olmadığım kadar mutlu ve huzurlu hissediyordum kendimi çünkü biliyordum ki o her zaman yanımda olacaktı ve her ne olursa olsun güven veren kollarıyla beni sarıp sarmalayacaktı.
Bir süre yatakta tembellik yaptım. Bedenimdeki tatlı sızının hemen geçmeyeceğinin farkındaydım. Bu yüzden kalkmak istemiyordum, en azından şuan için fakat daha ne kadar burada böyle yatacaktım ki. Zaten son bir ayımı yatarak ve kendime acıyarak geçirmiştim, o zamanı telafi etmem gerekiyordu.
Yataktan kalktım. Soğuk zemine değen ayaklarım üşümüştü. Üzerimde Pars'a ait olan ve bana birkaç beden büyük gelen giysiler vardı. Eşofmanın paçaları yere değiyordu, üzerimdeki tişört ise içinde kaybolacağım kadar büyüktü. Komik görünüyordum ama fazlasıyla da rahat hissediyordum. Garip ama kesinlikle muhteşem bir histi bu. Sonsuza kadar bu giysilerle yaşayabilirdim.
"Ladin, geliyor musun?" diye seslenen kişi elbette Pars'tı. Ultra gelişmiş kulakları yatağın gıcırtısını elbette duymuştu.
"Geliyorum." dedim normal bir sesle. Beni duyacağını biliyordum. Orada daha fazla oyalanmdım. Odadan çıkıp banyoya gittim. Hala nemli olan saçlarımı geriye doğru itip yüzümü yıkadım. Belimden düşmek üzere olan eşofmanı düzelttim ve ipini sıkılaştırdım. Sonrasında banyodan çıkıp güzel kokuların geldiği mutfağa ilerledim. Açıkçası Pars'ı üzerinde bir şey yokken yemek yapıyormuş gibi hayal etmiştim mutfağa girdiğimde fakat bu hayalim bir balon gibi sönüverdi. Hiçbir şey filmlerdeki gibi olmuyormuş, bunu da öğrenmiştim bu vesileyle. Oysa ben bu klişeyi yaşamayı çok isterdim.
"Günaydın." dedim yanına giderek. Beline sarıldım. Başımı sırtına yasladım ve gözlerimi kapattım. Bu adamın bana huzur vermesini seviyordum.
"Günaydın." derken bana dönmüştü. Kalçasını tezgaha dayayıp kollarının arasına aldı beni. Bulunduğum yerden şikayetçi olmak bir yana, onun yanından ayrılma düşüncesinden bile nefret ediyordum. "İyi misin? Ağrın var mı?"
"İyiyim." dedim yalnızca. Biraz, çok az canım acıyordu ama bunu ona söylemek istemiyordum.
"Emin misin?"
Yalnızca başımı salladım. Gözlerim kapalı bir şekilde ona sarılıyordum. Bu halde sonsuza kadar kalabilirdim.
"Bir şey diyeceğim." dedim aklıma gelen hınzır düşünceyle. Normalde böyle davranmazdım fakat şuan bu şekilde davranmak istiyordum. Tişörtünü gösterdim, işaret barmağımla küçük daireler çiziyordum göğsünde. "Bu seni terletmiyor mu?"
Pars da bana ayak uydurdu ve, "Terletiyor mu?" diye sordu. Başımla onayladım onu. Yüzümde koca bir gülümseme vardı.
"Evet, fazlalık gibi geldi bana."
"Bana da senin üstündekiler fazlalık geliyor, onu ne yapacağız?" dediğinde gülmeden edemedim. Bu işin sonu yine yatakta bitecekmiş gibi bir his vardı içimde.
"O zaman fazlalıklardan kurtulalım." dedim yalnızca. Sesime sirayet eden tutku buram buram yayılıyordu etrafa. Bedenim garip tepkiler veriyordu, belli ki yalnızca zihnim değil bedenim de dün geceyi net bir şekilde hatırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI ||TAMAMLANDI||
FantasyBen bir cadıyım ve bu hayatımın en korkunç gerçeği. Hayatım boyunca bu gerçekten, kendimden korktum çünkü ben bir canavardım, en azından kendimi buna inandırmıştım. Bir gün annemden aldığım o garip mesajın, zaten yolunda olmayan hayatımı daha da ray...