Hayat bana götüyle gülmeye devam ediyordu. Her şey sarpa sarmışken bir yerlerde kahkaha attığından o kadar emindim ki. Karşımda durup bana yargılayıcı bakışlar atan amcamın başka bir açıklaması olamazdı çünkü. Her seferinde kendisiyle karşı karşıya geliyor olmak ve bu karşılaşmalarda bana attığı o bakışlarla söylediği sözler fazla kırıcıydı. Bana bir katilmişim gibi bakıyordu. Oysa ki ben ne zaman onunla göz göze gelsem garip bir yakınlık duygusu kaplıyordu içimi. Bu çok tuhaftı.
"Ritüel hakkındaki her şey burada yazıyor." diyerek elindeki küçük kahverengi defteri uzattı bana. Onu aldım.
Defter, elimden biraz büyüktü sadece. Kahverengi bir deriyle kapanmıştı dışı. Sayfalarıysa saman kağıdından oluşuyordu. Kim bilir ne kadar zaman önce yazılmıştı?
Amcam bu kez de bez bir torba uzattı. Onu benden önce alan kişi Akın olmuştu. Tez canlı olduğu zaten belliyken yüzündeki o sabırsız ifade bize merhaba diyordu.
"Üzgünüm, geciktim." diyerek cam kubbeli sınıfa giren kişiye şaşkınlıkla baktım. Tavırları fazla rahattı. Omuzlarına gelen sarı saçlarını arkadan toplamıştı. Uzun boylu ve yapılı bir adamdı ve itiraf etmeliyim ki oldukça etkileyiciydi.
"Ne zaman vaktinde geldin ki zaten?" diye söylendi Pars. Belime dolanan kolla irkildim. O ise bunun farkında bile değildi. Amcamınkilerin kopyası olan huysuz bir surat ifadesiyle odaya giren adama bakıyordu.
"Sen ve senin dakikliğin." dedi alay edercesine adam. Gözlerini devirdi. Kendinin farkında olan insanlardandı belli ki çünkü bu hareketiyle bile pek çok kızı kendine aşık edebilirdi.
"Bu dolunayda size Ladin eşlik edecek Onur. Onlara anlattım zaten ne yapmaları gerektiğini." diyerek isminin Onur olduğunu öğrendiğim adam ve Pars arasındaki o gereksiz gerginliğe son verdi.
Amcamın sözleriyle Onur başını sallamıştı bir kez. Pars ise belime baskı uygulayıp beni sınıftan çıkardı. Çok geçmeden diğerleri de gelmişti.
Akın bez torbayı bir çuval gibi sırtına attı. Diğer eliyle bir kez daha Miray'ın elini kavradı. İkisi dışarı çıkarken onları takip ettim. Diğerleri de birer birer geldi.
Göz ucuyla kardeşimin bana baktığını fark etmiştim ama bir kez daha onunla konuşamayacağım kanısına vardığım için doğruca kamyonete ilerledim. Aracın anahtarı zaten cebimde olduğu için beklemeden sürücü koltuğuna geçtim. Yanımdaki koltuğa oturan Onur'a şaşkınlıkla bakakaldım. Bu araca binmesini kesinlikle beklemiyordum.
"Merhaba Ladin. Tanışmadık. Ben Onur." diyerek elini uzattı bana doğru. Önce eline sonra yüzündeki o cana yakın ifadeye bakınca elini sıkmakta zarar görmedim. Dost canlısı değildim evet ama bu bana arkadaşça yaklaşan birisini reddedeceğim manasına gelmiyordu.
"Memnun oldum Onur."
Arka koltuktan gelen homurdanma ile birlikte dönüp baktım. Pars'ın oyuncağı elinden alınmış küçük bir çocuk gibi somurtmasına anlam veremedim başta. Kesinlikle bu şekilde bir surat ifadesi beklemiyordum.
Onur'un kahkaha atması ve Pars'ın bir kez daha homurdanmasıyla gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım. Bu ikisi gerçekten iyi anlaşamıyordu.
"İyi misin? Bir problem yok değil mi?"
"İyiyim. Gidelim hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI ||TAMAMLANDI||
FantasyBen bir cadıyım ve bu hayatımın en korkunç gerçeği. Hayatım boyunca bu gerçekten, kendimden korktum çünkü ben bir canavardım, en azından kendimi buna inandırmıştım. Bir gün annemden aldığım o garip mesajın, zaten yolunda olmayan hayatımı daha da ray...