Akademi... Bunca zamandır varlığını bilmediğim bir akademinin göbeğindeydim şimdi. O mistik güç damarlarımda dolaşırken ilk kez bu denli net bir şekilde hissediyordum onu. Sanki burasının varlığı, etrafımı çevrelemiş olan büyünün varlığı onu şahlandırmıştı. Parmak uçlarım karıncalanıyor, büyü dışarı çıkmak için adeta benimle savaşıyordu. İnanılmaz bir arzu vardı içimde ve ben onu dizginlemeye çalışıyordum.
"... Burası, bundan sonra büyülerinizi yapacağınız yer. Her biriniz ders programınız doğrultusunda eğitilecek ve zaman zaman buraya gelip öğrendiklerinizi pekiştireceksiniz. Cam oda ve mahzende genellikle teorik dersleri işleyeceğiz. Burasıysa tüm bunların uygulaması için var." diyen Melih Amca bizim üzerimizde gezdirdi bakışlarını. Anlayop anlamadığımızı test edermiş gibi bir havası vardı. Çok geçmeden sözlerine devam etti. "Sizleri dört sınıfa ayıracağız. İlk sınıfta kurtlar yer alacaklar. Onları kendi içlerinde ayırmayacağız. Kalanlarınız ise üç ayrı sınıfa bölüneceksiniz. Çaylaklar, yeni gelenler yani ilk sınıfımızı oluşturacak. Büyüye giriş ve benzeri dersleri alacaklar. Bir üst sınıf olan kıdemliler yeteneklerini daha da geliştirecekler. Bu sınıfımızda yer alan öğrencilerimiz ise uygulama konusunda daha ağır derslere tabi tutulacaklar. Ve son olarak ustalar. Uzun zamandır burada eğitim gören ve bu mertebeye ulaşmak için çabalamış olan öğrencilerimizin yer aldığı sınıf. Genellikle azınlıktadırlar. Geçen sene bu sınıftan sadece dört tane mezun verdik ve bu yıl bu sınıfta bulunacağı kesin olan sadece üç öğrencimiz var. Sizleri tam teşekküllü birer cadı olarak yetiştireceğiz. Birbirinizden ne bir eksiğiniz ne de bir fazlanız olacak. Eğer çok çalışıp buraya kolay adapte olursanız çabucak birer usta olur ve mezun olmaya hak kazanırsınız. Şimdi bu sınıfları belirlemeye geçelim. Çaylaklardan başlayacağız. İsmini okuduğum öğrenciler arenada kalsın, diğerleri kenara çekilebilir."
Melih Amca birer birer isimleri okudu. Sahanın dışına çıkan öğrencilerin azlığı karşısında nutkum tutulmuştu. Yalnızca yirmi kişi gitmişti ve bu yirmi kişi tamı tamına üç sınıfı oluşturuyordu. Ne yazık ki Melih Amca'nın okuduğu isimler arasında benim ismim ve Defne'nin de ismi vardı. Çok geçmeden birer birer elendi öğrenciler. Otuz kişinin arasından on sekiz kişi çoktan çaylaklar sınıfına alınmıştı bile. Kalanlardan bir kaçı üst sınıfa çıkmaya hak kazanmıştı. Şimdiyse sıra Defne'deydi.
Kardeşim usulca Melih Amca'ya yürürken kendinden emindi. Ben de ona çok güveniyordum. Bunun en büyük sebebi ne kadar güçlü olduğunu biliyor oluşumdu. Küçük bir parçayıysa ailemizin bize verdiği eğitim oluşturuyordu.
"Bedenini rahatlat ve büyünün bedeninden dışarı akmasına izin ver." dedi yumuşak bir tonda Melih Amca. Anladığım kadarıyla Latif Amca daha çok teorik bilgilerde geliştirmişti kendisini. Serap Hanım ise bir çeşit kimyagerdi, büyülü olanından. Melih Amca da tamamıyla büyüye odaklanmıştı. Teorik bilginin üzerine konulan o büyü gücü kadar yetenekliydin ve onlar da bunu test ediyorlardı.
Defne gözlerini kapattı. Yüzünde kendinden emin bir gülümseme vardı. Asla zayıf görünmezdi Defne, bunun olmaması için elinden gelen her şeyi yapardı. Onun bu özelliğine hayrandım ama asla onun gibi olamamıştım.
Defne'nin etrafı elektrik mavisi bir renkle kaplandı. En başta küçüktü sonra büyüdü. Öyleki bütün arenaya yayılan bu güç insanların gözlerinin kamaşması için yeterliydi. Bu havanın gücüydü. Defne'nin en baskın olduğu alandı hava olayları. Bu yüzden aurası ve büyüsü elektrik mavisi olarak yayılırdı etrafa.
Her şey bittiğinde ve göz alıcı parlaklık sona erdiğinde Defne üst sınıfa ayrılanların yanına geçmişti. Ondan hemen sonra çıkan kız çaylaklara giderken, bir sonraki ise yine üst sınıfa çıkmıştı. Ve en nihayetinde sıra bana gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI ||TAMAMLANDI||
FantasyBen bir cadıyım ve bu hayatımın en korkunç gerçeği. Hayatım boyunca bu gerçekten, kendimden korktum çünkü ben bir canavardım, en azından kendimi buna inandırmıştım. Bir gün annemden aldığım o garip mesajın, zaten yolunda olmayan hayatımı daha da ray...