5. BÖLÜM

3K 269 302
                                    

Okuduğumuz mektubun ardından pek konuşmamıştık. Onun yerine kendi köşelerimize çekilip uyumayı tercih ettik. Hoş, pek uyuyabildiğim söylenemezdi. Gerçi on yedi yıl önce yaşanan bu olay için ne gelirdi ki elimizden? Yine de merak etmeden duramıyordum işte.

O kadın kimdi?

Amcamla neden ayrılmışlardı?

Şimdi neredeydi?

Amcam onu neden aramıyordu ya da arıyorsa neden bulamıyordu?

Daha pek çok soru zihnimi kurcalıyordu. Oysa bu benim meselem değildi ve yıllar öncesinde olmuş bitmiş bir şeydi. Neden şimdi bunu düşünüyordum?

"Ladin?" diyerek bana seslendi fısıldar gibi Defne. Benim uyuyup uyumadığımı kontrol ediyordu.

"Efendim?" diye yanıtladım onu. Uzun yıllar ayrı odalarda kalmış ve bu yüzden de asla o kardeş olma olayını tam manasıyla yaşayamamıştık. Hep kendi dünyalarımızdaydık. O gerçeklerle mutluyken ben hayallerde koşardım ve ikimiz de birbirimizin dünyasına girmezdik. Şimdiyse ilk kez aynı odayı paylaşıyorduk ve ilk kez, o gece sohbetlerinden birisini yapacaktık. Bu beni heyecanlandırmıştı. Defne'yle yakın olmamızın ilk adımıydı belki de ve aynı konu yüzünden uyuyamadığımız da gün gibi ortadaydı.

"Sence ona ne oldu?" diye sordu Defne. Bana bakmadığını bilmeme rağmen omuzlarımı kaldırıp indirdim. Bilmiyordum. Leyla'ya ne olduğunu veya amcamla aralarında ne geçtiğini bilmiyordum ama bu deli gibi merak etmediğim manasına gelmiyordu.

"Bilmiyorum ama bilmek isterdim." dedim. Defne'den ses çıkmadı bir süre. Gözlerim tavandayken kulaklarım kardeşimin düzenli nefes alışverişlerine odaklıydı. Bir süre sonra Defne bana cevap verdi fakat sözleri kesinlikle bir cevap niteliğinde değildi. Yepyeni bir soruyu dile getirdi, belki de sorulması gereken ilk soruyu.

"Sence ona olan şey ailemizin de başına gelmiş olabilir mi?"

"Ona olan şeyi bilmiyoruz Defne." diyerek doğruldum. Yatakta bağdaş kurdum ve örtüyü karnıma kadar çektim. Dirseklerim dizlerime dayalıyken ellerim yanaklarımı kavramıştı. Dudaklarım, ellerimin baskısı sebebiyle, öne doğru uzamıştı. "Belki de o sadece gitti. Amcamı hiç sevmedi belki de bu yüzden gitmek onun için kolay oldu. Zaten her 'aşkım' diyen sırılsıklam aşık demek olmuyor."

"Doğru söylüyorsun. Aşkı basite indirgeyen bir kelime bu." diyerek bana katılan kardeşime şaşkınlıkla baktım. Bu şaşkınlığımın sebebi bir konuda ilk kez aynı şekilde düşünüyor olmamızdan kaynaklanıyordu. Defne ve benim aşk hakkındaki görüşümüzün aynı olacağını kim tahmin edebilirdi ki? "Sence onlara ne oldu?" diye sordu Defne. Ailemizden bahsediyordu. Fakat ne yazık ki bu sorunun cevabı da bende yoktu.

Sessiz kaldım ve kendimi geriye doğru yatağa bıraktım. Omuzlarımın iki yanına savrulan turuncu saçlarımın, başımın yanıyor gibi görünmesine sebep olduğunu tahmin edebiliyordum. Her zaman bu şekilde görünürdü. Belki de bunun sebebi ateşle olan bağımdı.

Gecenin geri kalanını düşüncelerle boğuşarak geçirdim. Her saniye mideme giren kramplar kötü bir şeylerin habercisi gibiydi. Midem bulanıyordu ve karnım kasılıyordu. Endişe damarlarımda kol geziyordu ve ben bu durumda ne yapacağımı bilmiyordum.

*

Ertesi gün yine sabahın erken saatlerinde kalktık. Çiftlik işlerini her birlikte yapıp kahvaltımızı ettik. Latif Amca'nın kullandığı araç, kasasındaki peynir bidonlarıyla uzaklaştı. Çok geçmeden bahçeye Melih Amca girdi. Nereden geldiğini bilmiyordum ama çiftlikte olmadığını öğrendiğimiz andan beri onun gelmesini bekliyorduk Defne ile birlikte. Latif Amca'yla sağlıklı iletişim kurabileceğimize inancım yerlerde sürünüyordu ama bu kıvırcık saçlı adam kesinlikle sorularımızı yöneltebileceğimiz biçilmiş kaftan kişiydi.

CADI ||TAMAMLANDI||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin