12. BÖLÜM

1.7K 219 275
                                    

"Bu dersimizde vizyon dediğimiz dünyaya gireceğiz." dedi Melih Amca. Hepimizi arenanın ortasında toplamış ve bir daire oluşturacak biçimde oturmuştu. Kendisi ise dairenin tam ortasında ayakta duruyordu.

Kontrolden çıkmamın üzerinden bir hafta geçmişti. Bu sürede bir nebze olsun daha iyi hissediyordum kendimi. O kadın kimdi hala bilmiyordum fakat iyi birisi olmadığı kesindi. Öte yandan kurtlarla olan arkadaşlığımı da ilerletmiştim. Hatta Defne bile onlarla tanışmıştı ki en başta bu konuda tereddütlüydü. Tanıştıktan sonra ise onları sevmişti. Hatta Onur ile aralarında garip bir diyalog bile geçmişti.

Defne ismini söylediğinde Onur, "Demek Apollon'un aşık olduğu kız* sensin." demişti.

"Gözlerinizi kapatın ve zihninizi boşaltın." dedi amcam. Söylediğini yaptım. Gözlerimi kapattım. Kaybolduğum karanlıkta bir süre yolumu aradım. Zihbimdeki bütün düşünceleri geri plana ittim ve karanlığa odaklandım.

"İçindeki o boşluğa ilerleyin. Simsiyah bir boşluktasınız. Hiçbir şey yok, siz varsınız sadece. Odaklanın ve enerjinizi odaklayın."

*

Amcamın son sözlerinin ardından kaybolmuştu her şey. Arenanın o sıcak zemini yok olmuştu. Kendimi buz gibi bir yerde otururken bulmuştum.

Yavaşça gözlerimi açtım. Gözlerim kapalıyken veya açıkken her hangi bir şey fark etmemişti. Hala simsiyahtı her yer. Nitekim dondurucu bir soğukluk olduğu da göz ardı edilemez bir gerçekti.

"Neredeyim ben?" diye sordum kendi kendime. Cevap veren kimse yoktu. Yapayalnızdım ve bu korkutucuydu.

Kollarımı kendime dolandım. Ağzımdan çıkan buhar ile birlikte yürümeye başladım. Belki yürürsem bir yere varabilir ya da ısınabilirdim. Fakat pek de bir değişme olmadı. Sanki bir yürüyüş bandındaydım ve aynı yerde sayıyordum. Garipti ama aslında olması gerekenin de bu olduğunu biliyordum.

Burası vizyon dünyasıydı. Koca bir boşluktu. Evrenler arasında kalan küçük bir yırtıktı esasında.

Yürüdükçe hiçbir yere gidemiyorum hissi giderek kayboldu. İlerlediğime inanıyordu artık beynim ve bu iyi bir şeydi. Burada yapılabilecek şeyler ise sınırsızdı. Hatta belki de aileme buradan ulaşabilirdim. Bu düşünce umutlanmama yeterken soğuk zemine oturdum. Bağdaş kurup meditasyon moduna geçtim yeniden. Gözlerimi kapattım. Annemle babamın aurasını aradım. Odaklandım. Bir duvara toslamışım gibi iğrenç bir baş ağrısı hissettiğimde amcamların onları neden bulamadığını da daha iyi anlamıştım. Engelliyorlardı. Bulunmak istemiyorlardı ve muhtemelen bunun sebebi bize zarar gelmemesi içindi.

Bir kez daha denedim. Aynı duvar beni engelledi yine ve ben bir kez daha denedim. Baş ağrısından ölecek de olsam denemeye devam edecektim. Elimde böyle bir fırsat varken öylece bırakamazdım.

"Ladin." dedi bir ses. Gözlerimi açıp arkama baktım. Ormandaki sarışın kadındı bu ve yüzündeki gülümsemeyle bakıyordu bana. Gülüşünün iğrenç olduğunu söylemek istesemde aslında onun ne kadar güzel bir kadın olduğunun farkındaydım.

"Bizim işimize yarayacak." dedi bu kez de kadın. Hala gülümsüyordu fakat gülüşü bana yönelik değildi. Tam arkamda duran kişiyeydi. Bunu fark ettiğim anda yerden kalktım ve o ikisine baktım. O sırada ortamdaki görüntü de değişti.

"Kızın gücünün ben de farkındayım ama kontrolsüz bir gücün bize faydası olmaz." dedi adam. Esmerdi. Gözlerinin altındaki siyahlık sürme çekmiş gibi görünüyordu. O da en az kadın kadar etkileyiciydi. Yapılı vücudu pek çok insanı ürkütebilirdi.

CADI ||TAMAMLANDI||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin