Tora no Fuyu 卍 Bajifuyu + Bajitora

11:Fuyu no Senso

"Eee?" Baji, Mikey'nin suratına dik dik bakıyordu. "Bekliyorum... Kazutora'nın ölümüyle ilgili nasıl bir bilgiye ulaştın?" Geçen her saniye esmer çocuk daha da geriliyordu; polemiğe girmemek için sükunetini korumaya çalıştı. Sevdiklerine karşı daha anlayışlı olması gerektiğini kısmen de olsa öğrenmişti.

"Tam olarak bir şey bulduğumuz söylenemez." Mikey her ne kadar yalan söylemeyeceği konusunda arkadaşına söz vermiş olsa da şimdi kendini buna mecbur hissediyordu ve sözünü tutamadı. "Sadece birkaç teoriden ibaret. Chifuyu başka çetelerden şüphelenmiş. Tabii, bu olası bir durum. Araştırırken göz önünde bulunduracağız." 

"Bu muydu yani?" Baji hiç de tatmin olmuş gibi görünmüyordu; gözlerini kısarak çocukluk arkadaşına onu sorgularcasına baktı. "O zaman neden acayip tavırlarla etrafta dolaşıp, herkese nasıl hissettiğini soruyorsun? Bir de özel olarak seçtiğin insanlar mı var? Mesela, Sanzu'ya sormuşsun ama yaptığım çıkarıma göre, Mucho'ya sormamışsın."

"Aslında Beşinci Bölük karargahına gittiğimde sorumu ortaya sormuştum." Mikey yalan üstüne yalan söylediği için artık kendini kötü hissediyordu. "Sanırım Mucho üstüne alınmadı. Ben de cevap vermesi için üstelemedim çünkü baktığımda iyi görünüyordu. Sanzu için endişelendim çünkü biraz hasta görünüyordu. O yüzden özellikle onun adını söyledim."

"Sanzu bana da hasta gibi göründü." Baji geçmişini ve Sanzu'nun bu süreçte nasıl göründüğünü karşılaştırdı. "Sence onun neyi var? Söylediği gibi, sadece uyumak mı istiyor, mevsimsel grip mi yoksa Kazutora gibi bir durum mu?" Başını öne eğdi. "Toman bir kayıp daha verirse işler ciddiye biner ve diğerleri senden bir hareket görmek isterler." 

"Sanzu iyi." Mikey o anlık kestirip attı ama aslında kendisi de emin olamıyordu. "Kötü bir şeyi olsaydı eminim ki bana söylerdi ya da Mucho bana söylerdi." Omuz silkti. "Öyle işte!.. Sırf meraktan böyle bir tur attık. Elde ettiğimiz bir bilgi yok. Herkes iyi ve sağlıklı görünüyor ve öyle hissediyor. Bu arada, senin işte olman gerekmiyor mu?" 

Baji kahkaha attı. "Diyene de bak!" Arkadaşına takıldı. "Tamam, anladık patron sensin de arada bir gidip çalışanların ne bok yiyor diye kontrol et. Donuna kadar her şeyini kaybetsen, restoran kapatılsa haberin olmaz be!" 

"Sence birisi beni donuma kadar soymaya çalışsa, Koko bunu fark etmez mi sanıyorsun?" Mikey arkasına yaslandı, kedi gibi gerindi. "İşin başına en sağlam adamlarımı koydum. Hiçbir sorun çıkmaz. Patron olmuşum, abi! Bırak da evde göt devireyim. Çalışmak siz kölelerin görevi, üzgünüm. Sonuçta herkes bu dünyaya Manjiro Sano olarak gelmiyor." 

"Hey kıçımın patronu!" Shinichiro, Mikey'nin odasına girdi, sırf kardeşini sinir etmek için sigara dumanını içeri üfledi. "Bugün bulaşık sırası senin. Arkadaşın burada diye işini yaparım sanıyorsan yanılıyorsun."

"Neyse," dedi Baji. "Ben de gidiyordum zaten." Gülerek ekledi. "Ev erkeği olma yolunda sana başarılar dilerim." Saatine baktı. "Gideyim de zıbarayım biraz."

卍 卍 卍

Birkaç gün sonra, pazar günü, Chifuyu cesaretini toplayarak Baji'yi aradı. Onu önemli bir etkinliğe, bir festivale,  davet edeceği için erkenden program yapmak istemişti ki başkalarından önce Baji'yi kapabilsin. "Baji-san, günaydın!" Derin bir nefes aldı. "Bu akşam birlikte Hanami'ye gitmek ister misin?"

"Hanami mi? Haa Sakura festivalinden bahsediyorsun. Aklım bir an başka bir şeye gitti pardon!.. Sakuralar hangi ara açtı ya?" Telefonun öbür ucunda böğürerek esnedi Baji. "Şu an net bir şey söyleyemem. Üç saniye falan önce uyandım. Bir ayılayım, sana haber veririm, Fuyu."

"Tamam, Baji-san. Haber bekliyorum." Chifuyu telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldı ve bir an duraksayıp, Takemichi'ye baktı. "Bana Fuyu dedi! Yeni uyanmış hatta sanırım ben aradım diye uyandı. Ayılsın, cevap verecek." Kalbi o kadar hızlı çarpıyordu ki hem yüzü pembeydi hem de vücudu sıcacıktı. "Sen ne yapacaksın bugün?"

"Tahmin edersin ki Hina'yla olacağım." diye yanıtladı Takemichi. "Chifuyu, sana çok önemli bir şey söylemem lazım." Chifuyu başıyla onaylayınca devam etti. "Ben dün Hina'ya nişan yüzüğü aldım ve evlenme teklifi edeceğim. Sence bugün Sakura ağaçlarının altında teklif edersem çok mu klişe olur? Yoksa başka bir plan mı yapmalıyım? Kafam çok karıştı."

Chifuyu tüm içtenliğiyle sırıttı. "Eğer kendini bugün teklif etmeye hazır hissediyorsan, bugün et ama kararsızsan hiç düşünmeden ertele. Önemli olan evlenme teklifi etmek için düzenlediğin organizasyon değil, o anki duyguların. İçinde şüphe olmamalı. Heyecanlanabilirsin, bu doğal bir durum ama hazır hissettiğinde teklif et. Bu ister bugün olsun ister başka bir zaman. Ayrıca Hina nasıl bir teklif aldığına takılmayacaktır. O seni seviyor... Konuyu nereye bağlayacağımı unuttum ama sen beni anladın bence." 

"Anladım." Takemichi tebessüm etti.  "Bazen biraz delice tavsiyeler veriyorsun ama ilişki tavsiyelerini seviyorum ve bugüne kadar pek de geri tepmedi. Hina'ya karşı her zaman doğal olmamı söylüyorsun. Sanırım bir kez daha seni dinleyeceğim." Omuzları düştü. "Senin de yardımınla evlilik yoluna giriyorum. Senin de mutlu olmanı isterdim. Benim için değil yani, sevdiğin biriyle mutlu olmanı kast ediyorum." 

"Ben de mutlu sonumu yaşamak isterdim." Chifuyu gözlerini kaçırdı. "Ama olsun! Ben sizin mutluluklarınızla da mutlu oluyorum. Bilmiyorum, belki de şu an için doğru olan budur. Belki duygularıma karşılık verecek bir insana tutulacağım ileride ve bugünleri 'of ne malmışım abi, resmen altı sene aynı hödük herife tutuldum kaldım' diye anıp, eski kendimle dalga geçeceğim."

Chifuyu bunun o kadar da kolay olmayacağını biliyordu ama yine de boş da olsa lafını yaptı. Tam arkasına yaslanmıştı ki Takemichi "Acaba Kazutora-kun ile Baji-kun nasıl sevgili oldular?" diye sordu. "Bilmiyorum, belki onların başlangıç hikayesinden ilham alabilirsin ve böylece Baji-kun sana aşık olur." 

"İkisi arkadaş olarak ayrı eve çıkmışlar ve beraber yaşadıkları süre boyunca, şakasına birbirlerini ellemeye ve cinsel şaka yapmaya başlamışlar. Yalarım, emerim gibi şakalar. Sonra ansızın birbirlerine karşılık vermeye başlamışlar. Mesela Baji-san, Kazutora-kun'un poposuna sadece şaplak atarken okşamaya falan başlamış. Sevişelim mi şakası gerçekten sevişmeyle sonuçlanmış. Bayağı elleşe oynaşa sevgili olmuşlar yani. Bunu nereden bildiğimi sorma, şans eseri çok saçma konuşmalara kulak misafiri oluyorum." 

"Bak, ilişki işleri de dünyadaki birçok şeyle aynı durumdadır. On kişi ister ama bir kişi alır. Bu yüzden rol çalmalısın diyorum. Kim bilir Hina konusunda ben belki farkında bile olmadan kaç kişinin hayallerini çalmışımdır. Savaşmadan elde edemeyeceğin hiçbir şey yok. İş, eğitim, aşk... Savaşmazsan kazanamazsın ve ne demişler, aşkta ve savaşta her yol mübahtır. Savaşka başla artık!"

"Adamın yıllanmış sevgilisi iki ay önce öldü, abi. Beni de adamakıllı sikine taktığı yok. Neyin savaşından, aşkından, savaşkından bahsediyorsun? Ben zaten kaybettim. Bitmiş bir savaşa mı çıkacağım?" 

"Aklıma bir şey geliyor ama bunu bayağıdır yapmadık ve nasıl bir etkisi olur bilmiyorum. Tabii eğer işler tıkırında giderse her şey çok güzel olabilir. Hem Baji-kun ile bir şansın olur hem de belki bir ihtimal Kazutora-kun'u kurtarabiliriz. İyi plan yapmalıyız ve gerekirse yardım almalıyız."

"O nasıl olacak? Kazutora-kun ölüyken bile benim Baji-san'la şansım yok ki o hayattayken olsun." Chifuyu parçaları birleştirmeye başladı. "Geçmişe gidip, Kazutora-kun'un rolünü çalmamı mı söylüyorsun? Ha-hayır! Bu olmaz. Ben ne kadar kıskansam da kimsenin mutluluğuna mani olamam. Bu çok ahlaksızca olur." 

"Eğer ortada başlamamış bir ilişki varsa hiçbir şeye mani olmuş olmazsın, Chifuyu. Tam zamanında savaş meydanına çıkman önemli. Demem o ki Kazutora-kun ile Baji-kun aşk yaşamaya başlamadan acele et. Geçmişte şansımız varsa Assassins belasını daha doğmadan yok ederiz. Zamana ihtiyacımız var ve bolca bilgiye."

"Tamam," Chifuyu kabul etti. "Geçmişe gidelim ama sırf Assassins çetesini durdurmak için. Hayat kurtarmak için geçmişe gitmeye varım ama dediğim gibi, onların ilişki yaşayacaklarını bilirken mutluluklarına çomak sokamam. Şimdi, iş bölümü yapalım. Assassins senin, Kazutora-kun benim araştırma konumuz."