26:Senju no Hikigane

311 41 27
                                    

Aniden Baji'den beklenmedik bir tepki alan Chifuyu olduğu yere sanki çivilendi. Nefesi kesilirken arkasına döndü, zar zor göz ucuyla Baji'ye bakarak mırıldandı. "Baji-san." O kadar heyecanlıydı ki kalbi çarptıkça bedeni de sarsılıyordu. 

"İlginç bir insansın, Fuyu. Bunu biliyor muydun?" Baji'nin yüzüne günün ilk ışıkları vurduğu için olduğundan çok daha güzel gözüküyordu ve Chifuyu'yu daha da heyecanlandırıyordu. "Seninle tanıştığımda zaten farklı bir havan vardı ama son zamanlarda iyice... Nasıl desem, garip davranmaya başladın." 

Bu konuşma nereye gidecekti bilmiyordu ama Chifuyu odadan kaçıp gitmek istedi. "Ben-" diye mırıldandı, biraz da utanç duyarak. "Bilmiyorum. Öyle olmuş olabilir... Tuhaf davrandığım için özür dilerim, Baji-san." 

Baji, Chifuyu konuşurken ayağa kalktı, tuhaf çocuğun karşısında dikildi. Chifuyu ise artık hem gergin hem de Baji'ye bu kadar yakın olduğu için mutlu hissediyordu. Stresle dişlerini sıktığında Baji onun çenesini tutarak başını kendine doğru kaldırdı. 

Chifuyu artık içten içe eriyordu. Baji'nin haşin bakışları karşısında çaresizdi. Esmer çocuk alçak ama tahrik edici bir ses tonuyla konuştu. "Oyunlarda en çok neyi merak ederim, biliyor musun? Gizemli kutuların içinde ne olduğunu. Ve sen de o kutulardan birisin." 

"Öyle mi?" Chifuyu boncuk boncuk ter döküyordu, nefesini bile kesik kesik alıyordu. "Oysa ki ben de yeterince açık ve net olduğumu düşünüyordum. Sanırım gereksiz bir meraka kapılmışsın, Baji-san." Geri çekilmek istedi ama Baji'nin bedenine yakın olmak daha cazip geliyordu. 

Aralarında neredeyse hiç mesafe kalmadığında Baji, Chifuyu'nun üst dudağını hafifçe ısırarak dudaklarının arasına aldı, sarışın çocuğun dudaklarını yavaş yavaş ama derin tutkuyla öpmeye başladı. Chifuyu alkol tadını alana kadar ona kapılmıştı ama sonra geri çekildi. "Lanet olsun! Doğru ya, sen şu an sarhoşsun." 

Hevesi kaçan Chifuyu hemen Baji'den uzak durarak yatağına girdi. Baji'nin davranışları onu umutlandırmadan sarhoş olduğunu hatırladığı için memnundu ama öte yandan üzgündü de. Öpüşmüşlerdi ama buna gerçek bir öpücük bile diyemiyordu. Kalbi kırıldı.

"Fuyu! Fuyu!" diyerek aynı yatağa girdi Baji de "Ben sarhoş değilim." Chifuyu'ya arkasından sarıldı. "Sen sar, ben hoş olurum zaten. Fuyu? Uyudun mu lan hemen?" Sızdığını düşündüğü için Chifuyu'ya kızmıştı ama asıl kendisi saniyesinde sızmıştı. Muhtemelen uyandığında bunların hiçbirini hatırlamayacaktı.

Artık hem morali iyice bozulan hem de uykusu kaçan Chifuyu yataktan kalktığı gibi odadan dışarı çıktı. Koridora daha adımını atmıştı ki Kazutora ona sertçe çarptı ama Rindou onu kollarından tutarak yere yapışmasına engel oldu. "Lan, Kazu! Geçirdin çocuğa!" 

"Pardon, abi!" dedi Kazutora gülerek. Tıpkı Baji gibi o da buram buram alkol kokuyordu. "Baji uyandı mı? O da bize katılsın. Herkes uyurken buralar çok sıkıcı!" 

"Yok!" dedi Chifuyu, başını iki yana sallayarak ve kapıya gardiyan gibi dikildi. "Baji-san daha az önce yattı. O yüzden rahatsız etmeseniz iyi olur. Uyandırıldığında agresif oluyor, biliyorsun, Kazutora-kun." Sanzu ile Rindou'ya baktı. "Siz üçünüz burada ne yapıyorsunuz?" 

"Biz önce üstte, dairedeydik." diye başladı Sanzu, alkolün etkisiyle sallanarak konuşuyordu. "Sonra bunun ağabeyi var ya," işaret parmağını Rindou'nun yanağına bastırdı. "Bizi kovdu çünkü biz çok ses yapıyormuşuz. Neyse, yukarıda herifin uykularını kaçırdıktan sonra buraya indik ama sonra sıkıldık koridorda. Senju da bize kapısını açmıyor, hain kız kardeş. Kovalamaca oynuyoruz işte sıkıntıdan." 

Chifuyu üç sarhoşun arasından geçtikten sonra bir odanın kapısına işaret etti. "Senju bu odada mı kalıyor?" Üç kafa aynı anda yukarı aşağı sallanınca, Chifuyu bir soru daha sordu. "Kapıyı tıklattınız mı?" Rindou bilmiyorum dercesine dudak büktü, Kazutora ile Sanzu uzun uzun mırıldandılar ve Chifuyu bıkkınlıkla iç geçirdi. "Şaka mısınız?" 

Kapı tıklatıldıktan sonra Senju kafasını aralıktan çıkardı. "Chifuyu!" Kızın yüzüne sanki en sevdiği kuzenini görmüş gibi bir ifade yerleşti. "Biz de tam senden bahsediyorduk." Çocuğu kolundan kavrayıp içeri çekti. "Çabuk, içeri gel!" 

Neler olduğunu bile anlayamadan Chifuyu kendini Senju'nun odasında buldu ve bir kızın odasında olduğunun bilincinde olduğundan içgüdüsel olarak gözlerini kapattı. "Etrafta kız şeyleri yoksa gözlerimi açabilir miyim?" 

"Chifuyu," Takemichi'nin sesi Chifuyu'nun gözlerini açmasına sebep oldu. "sana söylememiz gereken çok önemli bir şey var. Aslında sen Baji-kun'un yanında olduğundan, uygun bir anı kolluyorduk ama hazır sen buradasın, söyleyeyim gitsin. Senju da benim gibi. Zamanı septiriyor." 

Chifuyu'nun ağzı açık kalırken Senju devam etti. "Aslında bunu herkesten, ağabeylerimden bile, gizli tutuyordum ama tuvalette konuşmanıza kulak misafiri olduktan sonra sizinle paylaşmaya karar verdim. Böylece birbirimize yardım edip, Assassins çetesinden rahatlıkla kurtulabiliriz." 

"Bu-bu harika!" Chifuyu o heyecanla kekelemeye başlamıştı. "Yani öyle, değil mi? En azından birlikte çalışabileceğimiz bir kişi daha çıktı ve Toman'a istihbarat veren biri olduğun için bizden daha bilgili olduğun kesin. Ayrıca Mikey seninle daha detaylı konuşmuş olmalı. Bu arada, senin tetikleyicin kim? Geçmişe gelince ona haber verdin mi?" 

"Hayır, tetikleyicimden bağımsız çalışıyorum." diye yanıtladı Senju ve Takemichi'nin de görmediği geleceği anlatmaya başladı. "Ben geçmişe sizden sonra geldim, o yüzden geleceğin ne kadar boka battığını biliyorum. Assassins ile Toman meydan dövüşüne çıktılar. Mikey çok iyi gidiyordu ama enfekte olduğu için birden bire güçten düştü ve kavganın ortasında öldü." 

Senju gözyaşlarını silip, burnunu temizledikten sonra devam etti. "Mikey'nin düşüşüyle birlikte haliyle Toman da düştü. Bölük kaptanları ve yardımcıları meydanda iğnelendi ki Assassins artık deneysel çalışmıyor, hangi ilaçlarının ölümcül olduğunu biliyorlar. Yani, Chifuyu, ölüm döşeğindesin."

Chifuyu paniğe kapılmadan Senju anlatmayı sürdürdü. "Derken meydanda silah sesleri duyuldu. Ran ile Rindou dikkat çekmek için havaya ateş açmışlardı. Toman'ın düşmediğini ve Roppongi'nin arkalarında olduğunu söylediler. Ran o dövüşte düşeceğini biliyordu. Bu yüzden işini garantiye almak için yanında ateşli silah ve kardeşini getirmişti. Assassins çetesini kurşuna dizdiler ve Ran da Mikey gibi meydanda öldü."

"Oha!" dedi Chifuyu, Takemichi'nin hiçbir tepki vermemesinden hikayeyi önceden dinlemiş olduğunu anladı. "Bu durumda Assassins çetesi aslında gelecekte düştü ama tanıdığımız çoğu insan ya ölü ya da enfekte olduğundan hiçbir anlamı kalmadı. Sen de bunu değiştirmek istiyorsun? O kadar insan arasında tetikleyici nasıl buldun?" 

"Çok acı çeken bir ruh buldum." dedi Senju sırıtarak. "Buna değinmeden önce, devam ediyorum. Silah seslerinden sonra kaçmak zorunda kaldık ve Wakasa, Benkei ve Takeomi ağabeyim Rindou'nun meydanda kalıp, suç üstlenmesine izin vermediler. Brahman bünyesine Rindou, Roppongili agaları ve Toman'ı aldı. Şu an Brahman yamalı bir pantolon gibi." 

Sabrı taşan Chifuyu bir kez daha Senju'nun tetikleyicisini sordu. Kız güldü. "Doğru ya! Onu söyleyecektim. Daha önceden zamanı septirme yeteneğim olduğunu kaşfetmiştim tabii. Daha sonra Rindou'nun yanına gittim ve ona bu yeteneğimden bahsettim. İhtimal vermemiştim ama bana inandı. Sanırım canı yanarken inanacak bir şeyler arıyordu. Böylece tetikleyicim oldu. Şu an ona hiçbir şey söylemiyorum çünkü kafanızı çıkarıp dışarı baksanıza, çok neşeli gözüküyor. Üçümüz bunların üstesinden gelebiliriz ve Takemichi ile ben aynı anda geleceğe dönebiliriz."

Tora no Fuyu 卍 Bajifuyu + BajitoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin