2:Tora no Shoshiki

591 56 74
                                    

"Hala hazırlanmamışsın." Baji, Mitsuya'nın onunla konuştuğunu duyabiliyordu ama ona tepki verecek gücü kendinde bulamıyordu.

Mitsuya kapı eşiğinde durup kenara yaslandı. "Bir buçuk saat içinde kilisede olmamız gerekiyor. Ona veda etmek için tek şansımız olacak. Sonra vicdan azabı çektiğini görmek istemiyorum. O yüzden kalkmalısın artık." 

Baji başını Kazutora'nın, gözyaşıyla yıkanmış yastığından kaldırarak yatağa paralel kalan çalışma masasının dayandığı duvardaki saate baktı. Çok zor olmuştu ama geceyi geride bırakmayı başarmıştı. Hayatında daha önce hiç bu kadar yalnız hissettiği olmamıştı; bütün gece acı çekmişti. "Tamam." 

Duyduğu tır sesiyle yanına baktı. İki yıldır Kazutora'yla babalık yaptıkları Bengal cinsi kedi, ismi Dora idi, şimdi yanına kıvrılmıştı.

Baji onun Kazutora'nın eksikliğini hissedip hissetmediğinden emin değildi. Kedisini öpüp, okşayarak ondan destek aldı, yatağından çıktı.

Yıllardır Baji ile Kazutora'nın birlikte yaşadığı iki odalı evde iç karartıcı bir sessizlik hakimdi. Üstelik normalde eğlence düşkünü arkadaş kalabalığı buradaydı.

Yine de evin tüm neşesi kaçmıştı; Mikey ile Draken bir koltukta sakince oturuyorlardı, Pah-chin telefondan cenazeye gelecek Toman üyelerini organize ediyordu ve Mitsuya ise Baji'yi en kötü günü için hazırlıyordu.

"Teşekkür ederim, Mitsuya." Baji kan çanağı gözleriyle arkadaşına baktı, zoraki gülümsedi. Arkadaşları olmadan ayakta bile duramayacağını biliyordu.

Birbirlerine sarıldılar, her zaman olduğu gibi acıları ne kadar derin olursa olsun bu hadiseyi de birlikte atlatacaklardı. Ayrıca Baji, öbür taraftaki Kazutora'yı huzursuz etmek istemiyordu.

Mitsuya başını sallayarak rica etti, aynı şekilde zoraki gülümsemeye çalıştı. Konuşmak o an için zor gelmişti.

Onunla işi bittiğinde, birlikte diğerlerinin yanına, oturma odasına, geçtiler.

Mikey'nin gözleri öyle bir dalıp gitmişti ki Mitsuya bir anlığına ne yapacağını bilemedi, onun iyi olup olmadığından da emin olamadı. Artık her şey ve herkes gözüne korkunç ve hastalıklı görünüyordu. 

"Artık çıkabilir miyiz?" diye sordu Pah-chin, hevessizce. O da zor bir akşam geçirmişti ve şimdi canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Elinde olsa bütün gün yatağından çıkmadan karanlık bir odada yatardı. "Daha Chifuyu'ya uğrayıp onu almamız gerekiyor. Motoru hala tamirden gelmemiş."

Chifuyu'nun adı geçince Baji'nin gözbebekleri büyüdü, bronz gözleri kapkara bir hal aldı. "Chifuyu!" Bir anda çok fazla şey düşünüp sordu. "Dün akşam burada değil miydi o? Neden gelmedi? Gelseydi iyi olurdu. Onu da bayağıdır görmüyorum. Özletiyor kendini."

Herkes apartmanın otoparkına geçmek için ayaklanırken, Draken yanında yürüyerek Baji'ye açıklama yaptı. "Bir ara Chifuyu'yu çağırmayı düşündük aslında ama sonra evde yer olmadığını fark ettik. Sen Kazutora'nın yatağında yattın, Mikey senin ve Pah, Mitsuya, ben ise koltukta yattık. Bir kişi daha sığmazdı."

Baji isteseler sığabileceklerini biliyordu çünkü normal şartlarda o evde aynı anda Kazutora, Mikey, Draken, Mitsuya, Pah-chin ve kendisinin kaldığı olmuştu. Yine de bir tartışma başlatmamak adına sessiz kalmayı tercih etti.

Kiliseye ulaştıklarında, sanki dünyaca ünlü bir marka, mağazada yüzde doksan indirim yapmış gibi bir kalabalık vardı. Bunun sebebi Toman'ın eksiksiz bir şekilde burada olmasıydı.

Kazutora'nın akrabaları, annesi hariç, bu kalabalık karşısında şaşkındı. Bir insanın bu kadar çok arkadaşı olduğuna inanamamışlardı.

Mikey, hem ileri yaşa bağlı dizlerindeki rahatsızlık hem de oğlunun kaybetmenin acısını yaşaması sebebiyle oturmak zorunda kalan Kazutora'nın annesinin yanına giderek ona selam verdi, baş sağlığı diledi.

Bu sırada Baji yakaladığı bir detay yüzünden huzursuz oldu, yardım için yalvarırcasına Draken'in ceketini parmak uçlarıyla kavradı. "Tabutu açık." Geri adım atar gibi oldu ama Mitsuya'ya çarptı. "Ben bunu yapamam."

"Birlikte gidelim." diye önerdi Draken, sakince. "Kazutora hepimizin burada olduğunu bilmek isteyecektir."

Açık tabutun önünde ölü arkadaşlarına selam verdikten sonra biraz daha yaklaştılar. Baji'nin alt dudağı titriyordu, gözleri dolmuştu. Cansızken bile sevgilisinin bugün kadar güzel göründüğüne inanamıyordu.

"Tora," dedi Draken, herkes adına konuşma yapmak istercesine. "Bugün hepimiz senin için buradayız. Toman kurucuları, bölük kaptanları, üyeler. Fire vermeden sana veda etmeye geldik. Annen de burada... Mitsuya sana bir şey getirdi."

Mitsuya cebinden Kazutora'nın küpesini çıkararak biraz daha yaklaştı, elleri titrerken zilli küpeyi çocuğun kulağına taktı. Tam bu esnada Baji'nin gözü önünde bir anı canlandı.

"Senin kulağını ben deleceğim." demişti, Kazutora'ya. O zamanlar daha yeni tanışmışlardı ve ortaokula ya başlamışlardı ya da başlamalarına az bir zaman kalmıştı.

Eve geldiklerinde Kazutora gergin gergin Baji'ye bakıyordu. "Bunu daha önce yapmıştın, değil mi? Çok acır mı sence?"

Baji ona bakarak kahkaha attı. "Dövme yaptırmış birinin bunu sorması çok komik. Daha önce yaptım, bu arada. Sana karşı daha nazik olacağım, söz."

Birkaç gün boyunca Kazutora'nın kulağının bakımını bizzat Baji yapmıştı ve başarılı bir iyileşme süreci geçirmişlerdi. Tek bir küpe, arkadaşlıklarını ilerletmek için büyük bir adım olmuştu.

Göz altınlarına temas eden bir mendil onu kendine getirdi. Chifuyu, Baji'nin farkında bile olmadan döktüğü gözyaşlarını siliyordu bir köşede. "Baji-san!"

"Chifuyu!" Baji öne uzanarak Chifuyu'ya sarıldı, çenesini çocuğun omzuna koydu. Chifuyu ise hareket edemedi, hiçbir şey söyleyemedi ama elini kaptanının sırtında gezdirerek onu teselli etmeye çalıştı.

Baji'nin acısının her saniye daha da derinleştiği esnada açık tabutun başında Mikey tek başına dikiliyordu. Göz ucuyla, birbirlerine sarılmakta olan Baji ile Chifuyu'ya baktıktan sonra tekrar Kazutora'ya döndü. "Vasiyetini yerine getireceğim, Kazutora. Sana Toman sözü veriyorum. Son günlerinde çok acı çektin ve bunu söylemek oldukça zor ama hepsinden kurtuldun. Aklın bizde ya da Baji'de kalmasın. Artık huzur içinde uyuyabilirsin."

Tora no Fuyu 卍 Bajifuyu + BajitoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin