27:Baji no Ai

356 41 36
                                    

Aldığı haber Chifuyu'yu hem rahatlattı hem de Assassins çetesini devirme konusunda umutsuz olduğu için mutlu etti. Takemichi ile konuşması tehlikeli biri tarafından duyulmamıştı ve artık güçlü bir müttefikleri vardı.

"Siz salak gibi anında buraya damladınız, beyler ama ben gelmeden önce biraz araştırma yaptım." dedi Senju sakince. "Kugyo aslında Yukiteru Shiraki, Gensai aslında Daisuke Kawahara ve Endo aslında Satoru Miyasaki. Kugyo'nun Haitani kardeşlerin dibinde olduğunu biliyoruz. Bu yüzden ben Toman ve Brahman içinde de araştırma yapmak istiyorum. Yılanı koynumuzda beslemiş olabiliriz."

"O halde müttefiklerin birbirine verdiği listelere ulaşmak zorundayız." dedi Takemichi. "Biliyorsunuz Toman, Brahman ve Haitani kardeşler artık müttefik oldukları için birbirlerine listelerini verdiler. Bu isimlere listelerden ulaşmak daha kolay olur."

"Eve mi gitmem gerekiyor yani?" Senju düşünürken işaret parmağını dudağına götürdü. "Ağabeyim listelere bakmama laf etmez herhalde... Ya da Waka. Mikey'nin elinden liste almak da zor. Göstermek istemeyebilir. Brahman garanti gibi."

Chifuyu aniden atıldı. "Eve gitmenin hiçbir faydası yok ama. Hatırlarsan Wakasa-kun daha Toman ve Haitani kardeşlerin listelerini alamadı. O yüzden aradığımız bilgiye evde ulaşamazsın. Risk alıp ya Mikey'nin ya da Haitani kardeşlerin elindeki listelere ulaşmalıyız."

"Haklısın." Senju, Chifuyu'ya hak verdi. "Hazır kafası güzelken Rindou'dan faydalanayım bari. Sizinle otelden ayrıldıktan sonra görüşürüz. Uygun bir vakitte sizi ararım, buluşuruz. Belki bu arada siz de ekstra bilgilere ulaşmayı başarırsınız."

Odadan ayrıldıktan sonra Senju ayılmadan Rindou'yu yakaladı. Takemichi ise kızın işini kolaylaştırmak için Sanzu ile Kazutora'yı oyalıyordu. Bu sırada Chifuyu arkadaşının baskısıyla Baji'nin yanına geri gönderildi.

Sarışın çocuk bunun boş bir görev olduğunu biliyordu zira Baji it gibi zıbarmıştı ve top patlasa duyacak hali yoktu. Bu yüzden sıkıntıyla oflayarak odadaki diğer yatağa uzandı. Assassins çetesini yok etmek için de kendi gönül işleri için de hiçbir faydası olmamıştı. En azından oyalama görevinde Takemichi'ye yardımı dokunabilirdi.

Öğleden sonra saat birde istisnasız herkes üstlerin yemek odasında toplandı. Kahvaltı saatinde çoğunluk uyuyor olduğundan, şimdi hep beraber brunch yapacaklardı. Astlar hakkında bilgi aldıktan sonra yemeğe başladılar.

Yorgunluğu yüzüne çökmüş olan Ran geceden beri hala kıkır kıkır gülen kardeşine ters bir bakış attı. "Bu odadaki en yaşlı ikinci kişisin ve sanıyorum ki hiç uyumadın. Bir yorulur musun artık?"

"Yo!" Rindou başını iki yana salladı. "Odadaki en genç kişi gibi davranmak sarıyor... Odadaki en genç kişi kim cidden? Ruhsuzun tekiymiş."

Baji, Chifuyu'nun yanağını sıkarken "Fuyu olabilir." diye yanıtladı. Doksan bir yılından sonra doğan biri yoksa tabii." Senju usulca elini kaldırırken Baji'nin ağzı açık kaldı. "Doğru ya! İçimizde veletler vardı." Senju ona dil çıkarınca Baji de ona yüzünü ekşitti. "Velet."

O velet şu an yemek odasında bulunan herkesin hayatını kurtarmak ya da hayatta olanların yaşamını iyileştirmek için canını dişine takmıştı. Eve döndüklerinde, Takemichi ile Chifuyu kısa sürede Senju'dan bir toplantı çağrısı aldılar.

"On bir Nisan mı?" diye çıkıştı Chifuyu sıkıntıyla. "O gün Baji-san ile sinemaya gideceğime söz verdim. Senju toplantı yapacak başka bir gün bulamamış mı? Söylesene ertesi güne alsın toplantıyı. Baji-san ile buluşmam gerek ama bu toplantıyı da kaçıramam."

Neyse ki Takemichi, Chifuyu'nun Baji'yle geçireceği her saniyenin ne kadar kıymetli olduğunu biliyordu da arkadaşını zorlamak yerine Senju'dan başka bir tarih istedi. Bu sayede Chifuyu gönül rahatlığıyla Baji ile beraber dışarı çıkabildi.

"Geldiğin için teşekkür ederim, Chifuyu." dedi Baji nazikçe ama sesinde bıkkınlık hakimdi. "Kazutora son zamanlarda Rindou ve Sanzu ile o kadar çok vakit geçiriyor ki ekilmediğim gün yok sanırım."

Böylece Chifuyu kendisinin Baji için ikinci planda olduğunu öğrenmiş oldu ve bundan fazlasıyla rahatsızlık duydu. Sıkıntısını belli etmemeye çalıştı. "İnsanlar yeni arkadaşlar edindiklerinde böyle olur. Onlarla daha çok vakit geçirmek isterler. Kazutora-kun elbet sana da vakit ayırmaya başlayacaktır."

"Haklı olabilirsin ama olmadı Ran ile Takeomi'yi arayıp kardeşlerini toplamalarını söyleyeceğim ki Kazutora biraz da bana kalsın... Neyse, hangi filme gireceğiz? Lütfen ağlak bir şeyler olmasın. Zaten hayatımda yeterince drama var."

Chifuyu gülmüş olsa da kendi hayatının da farksız olduğunu fark ettiğinde gülümsemesi kesildi. "Lanet olsun, bu niye bu kadar doğru olmak zorundaydı ki?"

Birlikte bir film seçmeye çalıştılar ama kendilerine göre bir şey bulamadıkları için sinemadan çıktılar. Elbette ki o kadar buluşmuşken evlere dağılacak halleri yoktu. Chifuyu'nun önerisi üzerine deniz kenarına gittiler.

"Alkol almamak için neden bu kadar direttiğini anlamadım." dedi Baji, ellerinde kutu kolalarla kumların üzerine kurulurken. "Marketteki adamı tanıyordum. İçki alamayacak yaşta olmamız umurunda değil. Bize indirim de yapardı."

"İçki içmen hoşuma gitmiyor." dedi Chifuyu ve yanakları ısındı, kalbi hızlandı. "Yani, aslında beni hiç ilgilendirmez ama yanında ben varken içmeni istemiyorum... Haitani kardeşlerin partisinden sonra otel odasında beni öptüğünü biliyor musun? Bundan önce de Kazutora-kun ile yiyiştin. İçince götü kaybediyorsun."

"Biliyorum." itirafı geldi Baji'den. "Kazutora'yla yiyiştiğimi hatırlıyorum, odada sana yürüdüm de. O sırada alkollü olabilirdim ama gayet kafam yerindeydi. Bir de çok uykum vardı ama bilincim açıktı."

Chifuyu'nun gözleri büyüdü. Duyduklarına inanamıyordu. Ellerindeki kan çekildi bir anda. "Bilincin yerinde miydi?" Saçmalamaktan çok korktuğu için düşünerek konuştu. "O halde beni neden öptün?"

"Sen bana neden karşılık verdiysen." Baji omuz silktikten sonra kolasını kafasına dikti. "Bence sen sevimlisin ve sanırım sen de beni hoş buluyorsun. Birlikte bir şansımız olabilir, tıpkı gelecekte olduğu gibi."

"Pardon!" Chifuyu'nun kolası burnundan çıkmıştı. "Gelecek mi? Bu ne demek oluyor şimdi, Baji-san?" Chifuyu köşeye sıkıştığını hissetti." Gerildiği için ne yapacağını bilmiyordu, Takemichi'yi arayamayacağı kesindi ama.

"Seninle brunch yaptığımız günü hatırlıyor musun?" Chifuyu başıyla onaylayınca Baji devam etti. "Kazutora ile ben uyumak için eve gitmiştik. Annem o gün oradaymış, tam da arkanızda oturuyormuş ve sizin konuşmalarınızı duymuş. Benden hoşlandığın kısmı anladım, gelecek kısmı da neyin nesi oluyor? Takemichi zamanda yolculuk mu yapıyor? Sana hep gelecekten bahsetmiş. Falcılardan bile daha net konuşuyormuş."

Chifuyu yanaklarını şişirerek ofladı." Bak, Baji-san, Takemichi ile konuşmadan sana hiçbir şey söylemem mümkün değil. Bir şeyler olduğu kesin ama bunlar aramızda tuttuğumuz bilgiler. Başkalarıyla paylaşmadan önce birbirimize danışmak zorundayız."

"Anlıyorum." Baji tamamen Chifuyu'ya döndü. "İki kademeli bir planın içindesin. Birilerini yok etmeye çalışıyorsun ve gönül işlerin de var tabii. İkinci kısımla ilgilenmemiz mümkün mü?"

Heyecanlanan Chifuyu başını yukarı aşağı sallayınca, Baji ona biraz daha yaklaşarak dudaklarını öptü. Chifuyu bu öpücük karşısında mutluluktan eridi. Derken Baji onu kendine doğru çekerek kucağına oturttu.

Birbirlerine sarılıp kollarını, yüzlerini okşadılar. Chifuyu o gece o kadar mutluydu ki güneşin doğmasını hiç istemiyordu. Ayrıca planın ikinci kısmı tamamdı. Şaşırtıcı bir şekilde Chifuyu'nun gönül işleri hallolmuştu.

Tora no Fuyu 卍 Bajifuyu + BajitoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin