Tora no Fuyu 卍 Bajifuyu + Bajitora

8:Baji to Fuyu no Boba

"N-n-ne yaptım dedin?" Mikey az önce duydukları sebebiyle kulaklarına bir türlü inanamıyordu. "Birilerinin Kazutora'yı öldürmüş olabileceğini Baji'ye mi söyledin?" Çocuk, kafasını elleri arasında tutarak hafifçe sıktı. "Bu onu delirtir. Her koşulda ortalığın karışacağı kesin ama Baji'nin  kontrolsüz bir biçimde meydana çıkması hiç hoş olmaz."

"Önce bizimle konuşmalıydın, Chifuyu." Draken, Mikey'ye göre daha sakindi. "İsteyerek böyle bir hata yapmadığından eminim; sen Baji'yi sever, sayarsın." İç geçirirken omuzları düştü. "Artık önemli bir sorunumuz var."

"Affedersiniz!" Chifuyu başını öne eğdi. "Sanırım anın heyecanına kapıldım. Özür dilerim!" Ayağa kalktı. "Kendine ya da birilerine bir şey yapmadan gidip Baji-san'a bakayım. Bir sorun çıkarsa haber veririm." Eğildi. "Dikkatsizliğimin sorumluluğunu alıyorum, liderim. Baji-san'a canım pahasına göz kulak olacağım." 

"Çok iddialı konuşmuşsun." Chifuyu eve döndükten sonra Takemichi durum değerlendirmesi yapıyordu. "Şimdi, yedi yirmi dört Baji-kun'a göz kulak olman mı gerekiyor? Hadi işteyken bu kolay ama eve döndüğünüzde bunu nasıl yapacaksın? Kapısında kamp mı kuracaksın? Bunu fark edip, yangın merdivenlerinden kaçma ihtimali de var."

Chifuyu yüzünü kırlentlere gömerek böğürdü sonra başını kaldırdığında gözleri doluydu. "Ne diye çenemi tutamadıysam! Kazutora-kun beni sevmezdi bile, onun ölümüyle ilgili dikkatimi çeken bir şeyi pat diye Baji'ye söylememin hiçbir mantığı yoktu! Tabii ki bunu saklayacak halim yoktu ama ne diye Baji'ye yetiştirdim hemen!" 

Takemichi gerildi. "Chi-Chifuyu... Öncelikle Kazutora-kun'un seni sevmediğine inanmıyorum. Aksi takdirde senin yeni kaptan yardımcısı olmanı istemezdi. Sakin ol artık! Göte giren şemsiye açılmaz. En zor sınavımız olacak belki ama bu sorunu da aşacağız... Amına koyayım üzülme artık!"

"Ben gidiyorum." Chifuyu her ne kadar eve yeni gelmiş olduğunu bilse de ayaklandı. "Baji-san'ın yanına gideceğim." Ne yaptığını tam olarak bilmiyordu ama sadece bir gün için içgüdülerine güvendi.

Baji'nin dairesine geldiğinde -sadece üç kat yukarı çıkması gerekmişti- Keisuke'nin annesiyle nazikçe selamlaştıktan sonra kaptanının odasına geçti. "Baji-san..."

Gözleri birbirini yakaladı. Chifuyu'nun yüzü düşüktü, aynı şekilde Baji'nin de ama sarışın çocuğa bakınca hafifçe tebessüm etti. "Hoş geldin, Chifuyu!.. Genelde buraya pek uğramazsın. Manganın son teslim tarihi mi doldu, kütüphaneci?"

"Ee- şey- yok!.. Sende mangam mı vardı?" Chifuyu dudak büktü. "Ben öylesine gelmiştim... Meşgulsen gidebilirim." İster istemez tuhaf davrandığı için Baji'nin dikkatinizi çekti.

"Ne oldu sana?" Baji gözlerinin kısarak baktı. "Yüzün neden kızardı, bu arada?" Yaklaştı, çocukluk arkadaşını daha dikkatli süzdü. "Senin gözlerin mi doldu?.. Neden üzüldün be? Sabah karargahtan çıkarken hiçbir şeyin yoktu."

Chifuyu ağzını açamadı, tek kelime etse salya sümük ağlayacağını biliyordu. Baji ona sarılınca, yüzünü çocuğun göğsüne gömerek kollarını etrafına doladı. "Baji-san," Chifuyu, Baji'ye yavru kedi gibi baktı. "boba içmeye gidelim mi?"

"O ne ya?" Baji kaşlarını çattı. "Alkollü bir şey mi? Öyle bir şeyse ihtiyacım var aslında." Kazutora'nın kaybının üzerine bir süre alkolün dibine vurmuştu ama şimdi düzenli bir hayatı olduğundan alkolü su gibi içmeye son vermişti.

"Hayır, boba bir çeşit meyve çayı ve çok lezzetli çünkü aromasını sen seçiyorsun. Koydukları bardağın dibinde aroma topları oluyor. Moralim bozukken çok iyi geliyor. Eminim ki sen de çok beğenirsin." Gözleri anime karakterleri gibi büyüdü. "Gidelim mi?"

Gittiler. Kendilerini boba dükkanında bulduklarında Chifuyu öneride bulundu. "Yabanmersinli olan çok lezzetli. Beğenmeyen yok. O yüzden ilk deneyim için ideal. İstersen başka aromalarla da karıştırabilirsin ama bence mide bulandırıcı."

"Yabanmersinli olmaz." Baji'nin sesi robot gibi çıkmıştı. "Kazutora'nın en sevdiği meyveydi." Gözleri daldı. "Özellikle Mitsuya'nın yabanmersinli muffinlerini çok severdi." Acı acı iç çekti ki bu hali Chifuyu'nun bile canını yaktı. "Başka önerin var mı, Fuyu?.. Sen en çok hangisini seviyorsun."

"Şey-" Baji'nin duygu dengesizliği yüzünden Chifuyu'nun da kafası karıştığı için ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu ama hazır soru sormuşken düzgün bir iletişim kurmaya çalıştı. "Yeşil elmalı en güzeli. Ben de ondan alacağım."

Birlikte yeşil elmalı bobalarını aldıktan sonra dış mekanda oturdular. Baji elindeki plastik bardağı Chifuyu'nun kafasının dibinde sallayınca sarışın çocuk güldü. "Ne yapıyorsun?"

"Sanırım hep yeşil elmalı boba içmelisin." Chifuyu yüzünü ekşitince Baji devam etti. "Yeşil-yeşil. Boba taneleri gözlerinin rengini ortaya çıkarıyor. Gözlerin güzel bu arada. Bu renk gözlerim olsaydı belli etmek için göt verirdim."

"Teşekkür ederim!" Chifuyu diş göstererek sırıttı. "Belki bunu çok kez duymuşsundur ama senin de saçların çok hoş." Nezaketen söylememişti, sahiden Baji'nin saçlarına düşüyordu.

Baji de sırıttı ama gözünde birkaç anı canlanmıştı bile. Pah-chin'in sırf kaos yaratmak için Baji ile Kazutora'nın saçını birbirine ördüğü an, Kazutora ile saç uzatma yarışına girmeleri, ölü sevgilisinin de Baji'nin saçlarına aşık olması ve tel tel öpmesi, cinsel ilişki sırasında birbirlerinin saçlarını kavramaları...

"Biraz dalgın gibisin, Baji-san." Chifuyu kafasını Baji'ye doğru uzattı. "Eğer dışarı çıkman için seni zorladıysam özür dilerim. Çaylarımızı içip eve dönebiliriz istersen. Kötü hissetmeni istemem."

"Chifuyu!" Baji bu ismi öyle derinden söyledi ki Chifuyu kalakaldı. "Bana yardım etmen gerekiyor. Diğerleri de çabalıyor ama hiçbiri bana senin kadar iyi gelmiyor. Ruhumu tedavi etmek ve yeniden yaşamak istiyorum. Kazutora da bunu isterdi yani istermiş, Mikey'ye öyle söylemiş. Bana biraz zamanını ayırıp tekrar yaşamayı öğretir misin? Ömrümün on üç yılı Tora'yla geçti ve şimdi o yokken yolumu kaybetmiş durumdayım. Bir rehbere ihtiyacım var."

Chifuyu heyecana kapılmamaya çalışarak başıyla onayladı. Yine de kalbi deli gibi çarpıyordu. "Tabii, eğer isteğin buysa yardımımı esirgemem... Üç kural koymak istiyorum. Bir: Bana vurma; iki: Bana bağırma. O vakit giderim."

"Tamam, söz veriyorum. Sana karşı nazik olacağım." Baji zar zor dişlerini göstererek sırıttı. "Üçüncü kural ne peki? Onu söylemedin."

"Biliyor musun, unuttum. Neyse, boş ver onu! Aklıma gelirse söylerim." Chifuyu yalan söylemişti. İçten içe koyduğu üçüncü kural: Benim yanımda ölü sevgilinden bahsetme idi ama bunu söylemeye cesaret edemedi. "Senin kuralların var mı?"

"Pekala," Baji düşünüyormuş gibi gözlerini yukarı kaydırdı. "Beni yapmak istemediğim şeylere zorlama, bana yalan söyleme, benimle vakit geçirmek hoşuna gitmezse kendini buna mecbur hissetme ki sanırım bu madde de yalan söyleme kategorisine dahil oluyor."

İki taraf da birbirlerinin koyduğu kuralları kabul ettiler. Baji, bobasından birkaç yudum aldıktan sonra gözlerini Chifuyu'ya dikti. "Aramızda bir anlaşma yapıldığına göre söyle bakalım, odama geldiğinde neden ağlıyordun?.. Kurallar gereği bana yalan söylemen yasak, hatırlatmak isterim."

Aslında Chifuyu da tam olarak neden üzüldüğünü bilmiyordu. Mikey ona kızdığı için mi? İşleri sapa saracak bir teori yumurtladığı için mi? Değerli Baji-san'ı için mi? Net bir şey söylemesi mümkün değildi. Bu yüzden ne derse desin yalan olmayacağı, sadece eksik bilgi olacağı kesindi ve kurallara göre eksik bilgi vermek yasak değildi.

"Senin için." diye yanıtladı ve stresle elleriyle oynamaya başladı. "Yani intihar olayı olsun, verdiğin kayıplar olsun beni korkuttun. Birden içimde kötü bir his oluştu ve gidip seni görmem gerektiğini düşündüm. İyi olmana sevindim."

"Ben de senin iyi olmana sevindim, Chifuyu." Baji bakışlarını aşağı çekti. "Sana kötü davranmana rağmen benden vazgeçmedin hatta bana yardım ediyorsun. Sağ ol! Ben iyi olacağım, güven bana. Hatta sana söz veriyorum. Erkek sözü, Baji-san sözü, Toman sözü... Ne sözü istersen veririm. Birbirimizi iyileştireceğiz."