18

177 29 13
                                    

Yazar

Köyün etrafında bir mühür oluşmasından sonra pek çok kişi bu çakra dalgalanmasını sezip uyanmıştı. Özellikle yetkili ninjalar yataklarından öyle bir kalktılar ki sanki ani bir saldırı altında olduklarını düşündüler. Tsunade odasının camından baktığında, köy halkı ile beraber bir fanusa sıkışıp kalmış Japon balıkları gibi hissetti.  Bu kırmızı örtünün niyetinin ne olduğundan emin değildi. Ne amaçla yapılmıştı? Kim yapmıştı? herkesin aklındaki soruların en başında geliyordu ve Tsunade de diğerlerinden farksız olarak bu soruların cevaplarını istiyordu. Derhal ofisine gidip keşif için insanları görevlendirdi. Yamanaka klanı ile iletişime geçip köy içerisinde herhangi bir yabancının varlığını sorgulattı. Bu büyüklükteki ve seviyedeki bir mühür için en azından 10 kişilik bir ekip olması gerektiğini düşünüyordu. Ancak araştırma sonucunda bırakın ok kişiyi, yabancı tek bir kişi bulunamamıştı. Geriye köy halkından eksik olup olmadığına bakmak kalmıştı. Herkes o kadar panik halindeydi ki Naruto'yu kontrol etmek akıllarına bile gelmedi.

Keşif için gönderilen ekipten bir görevli mührün sınır uçlarını incelerken yerde baygın yatan Sasuke'yi buldu ve derhal Hokageye haber verilip ofisine getirtildi. Sasuke'nin şans eseri mühre bu kadar yakın yerde baygın olmasının bir tesadüf olmadığını düşündüler. Ya mührün yapılışıyla bir alakası vardı ya da yapan kişiler ile bir etkileşimi olmuş olmalıydı. Sorgu için uyanmasını beklemek istemediler bu yüzden sorgu odasında zihnine giriş için götürülmesini önerenler oldu ancak Tsunade'nin içinden bu çocuğa düşman biriymiş gibi davranmak gelmiyordu. Bu yüzden onlara izin vermedi ve kabul etmeleri için onlara bir bahanenin altına gizlenmiş gerçekten bahsetti.

"Sasuke, İtachi tarafından eğitiliyor. Zihnine girmeyi başarsanız bile içinde kolayca gezebileceğinizi düşünüyor musunuz? O bir Uchiha. Sizin zihninizde gezebildiği gibi kendi zihnini de kilit altına almıştır." 

Hokage'nin izni olmadan bir şey yapılamadığı için ellerinden bir şey gelmedi. Huzursuz homurdanmalarla dolu odada hala köyün istatistikleri incelenirken bir haber geldi. Köy halkının sayımı yapılmış ve arşivden araştırılmıştı. Köyden kimse eksik değildi, tek bir kişi dışında. Naruto. Tsunade, senaryolarının bu kadar çabuk gerçeğe dönmesi yüzünden bozguna uğramıştı. Oda'nın içinde kayıp kişinin ismi geçtiğinden beri pek çok ağızdan ses çıkıyordu.

'O canavara neden güvendik?'

'Yıllardır bizi kandırdı şimdi de düşman köylerle başımıza savaş açacak.'

'Yıllar önce onu bir hücreye kapatmalıydık.' gibi ve nice çeşitleri. Tsunade içinde yaşadığı dünyanın ne kadar iğrenç bir yer olduğunun farkına vardı. Yıllardır tek bir kötülüğü dokunmamış masum, üstelik kurbanın ta kendisi olan, birini ne hale getirmişlerdi. Bu insanlar içlerinden çürümüşlerdi. Tsunade içinde büyüyen öfkeyi hissetti ve onu bastırmak için hiçbir şey yapmadı. Bu insanlar merhameti hak etmiyorlardı. Naruto neden bu köyden gitmek istemiş ise şuan kendisi de istiyordu. Haksızlığa, adaletsizliğe, zulme göz yuman bu insanların arasında kalmak , kokuşmuş ruhlarıyla aynı odada havayı solumak istemedi. 

"ÇIKIN DIŞARI" Avazı çıktığı kadar bağırdı. Odanın içindeki uğultu yerini derin ve şaşkınlık dolu sessizliğe bıraktı. Bazıları itiraz etmek istercesine hareket edince bir daha bağırdı.

"ÇIKIN DIŞARI DEDİM" Tek bir kelime etmeden hepsi oradan ayrıldı. Arkalarında gerçekliğin ağırlığı ile çökmüş bir Hokage ve baygın Sasukeyi bırakarak. 

Tsunade belki de hayatının en büyük farkındalığını yaşıyordu. Hiçbir zaman böyle bir muamele görmemişti. Güzel bir aileden geliyordu, büyükbabası halkın kahramanıydı üstelik efsanevi ninjalardan biriydi. Hiçbir zaman kötü bir tepki görmemişti insanlar tarafından. Yaptığı şeyler kötü bile olsa sırf kendisinin tarafından övülmek isteyen insanlar olduğu sürece her zaman geçiştirilmişti. Ama Naruto öyle değildi. Kendisinin seçmediği bir hayatı yaşıyor, işlemediği bir suçun cezasını çekiyordu. Bütün hayatı boyunca nedensizce nefret edilmiş kötü muamele görmüştü. Daha küçücük bir çocuktu. Bir çocuk. Ailesi olmadan büyümüş, her şeyi kendi başına öğrenmiş, neden sevilmediğini bile bilmemişti. Hayatının 17 yılını bu cehennem çukurunda geçirmişti. Üstelik nefes aldığı her an varlığının istenmediği ona hatırlatılarak koskoca 17 yıl geçirmişti. Tsunade düşündü bütün hayatı boyunca ona bu kadar kötü davranılsa; bu insanlara zarar vermeden ya da öfekesini bu köye kusmadan durabilir miydi? Kaçmadan, sızlanmadan burada kalmaya devam edebilir miydi? Her zaman başına buyruk biri olmuştu, belki de fazla şımartıldığı ve ilgi gördüğü için böyleydi ancak kendisine yapılanlara sessiz kalacağını hiç sanmıyordu. İçinden aslında hiç etmediği kadar Naruto'ya teşekkür etti. Bu berbat insanların hayatını bağışlayıp onca işkenceye katlandığı için, her öfkelendiğinde kontrolden çıkmadığı için. Bu da Naruto'nun kişiliğiydi. Her zaman yufka yürekli olmuştu. Neden bana yardım istemeye gelmedi diye düşündü Tsunade ve çok geçmeden aklınca bir konuşma belirdi. Naruto ona gelip köylülerin yaptıklarını anlatsa bile, Kyuubi'nin onların ailelerini öldürdüğü için böyle davrandıklarını söyleyecek çocuğu geçiştirip başından kovacaktı. Ne kadar da kötü bir Hokageyim diye geçirdi içinden. Halkını el üstünde tutuyordu. Peki Naruto? Naruto da onun halkı değil miydi? Tsunade iğrenç düşüncelerinin arasında boğulurken Sasuke terk edilişini tekrar yaşıyordu. Her seferinden sarışın oğlanın arkasından bağırıyor ve başa sarıyordu. Acısı artık dışarıya vurmaya başlamıştı. Önce uykusunda mırıldanır gibiydi. Daha sonra Naruto'nun ismini haykırarak uyandı. Saçları terden alnına yapışmış, gözlerinden yaşlar hiç akmamışçasına akıyordu.

Tsunade çocuğu bağrışı ile kendine gelip hemen yanına koşturdu.

"Sasuke! kendine gel, iyisin ve güvendesin." Çocuğu hafifçe sarsıp kendine getirdi. Anlamsızca etrafa bakıyordu. Hokage'nin yüzünü tanıması bile biraz zaman aldı. Yaşadıklarının bir kabus olmasını öyle içten diledi ki birazdan kapıdan içeriye Naruto'nun  gireceğine inandı. Ama beklediği olmadı, kapıdan kimse girmedi. Tsunade tekrar  Sasuke'yi sarstı. Sasuke ağlamaktan ve bağırmaktan çatallaşmış sesi ile konuştu.

"Naruto?" Tsunade'nin gözleri doldu. Kendi ihmalkarlığından başına gelenler, bir çocuğun hayatının mahvoluşu Sasuke tarafından tekrardan ona hatırlatıldı. Sasuke'nin zor sakinleşmiş yaşları tekrar akmaya başladı. Yaşadıklarının hiçbiri kötü bir rüya değildi. Varlığının tek nedeni onu bırakıp gitmişti. Geriye boş, ışıltısız bir küre kalmıştı. Tsunade, Sasuke'ye sıkıca sarıldı ve Sasuke sanki kendini inandırmak istercesine olayları tekrarlamaya başladı.

"Güneşim beni bıraktı. Bıraktı. Güneşi olmadan Ay'ın ne önemi var ki? Arkasından yalvardım ama o beni yanına almadı. O ölecek. Ölmeye gidiyor. Bensiz ölmeye gidiyor. O ölürse bende ölürüm." 

"Şşş kimse ölmeyecek Sasuke. Ne sen ne Naruto. Anladın mı beni? Bu bariyeri kaldırınca onu bulmaya gideceğiz. Önce kendimiz toplamamız gerek. Biz güçlü olmazsak Naruto'yu geri getirecek gücümüz de olmaz." Sarılmaya devam edip sırtını sıvazladı. Sasuke ise için için bebek gibi ağlamaya devam etti. Plan yapmak için fikirlere ihtiyaçları vardı ama öncelikle içlerindeki sıkıntıyı atmaları gerekiyordu. Bu hallerinin Naruto'ya bir faydası olmazdı.

...

Köy alarm halinde olduğundan beri saatler geçmişti. Güneşin ilk ışıkları ufuktan gözüküyordu. Bu süre boyunca Naruto hiç durmamış ve hızını hiç değiştirmemişti. Sadece koşmuştu. Nereye olduğunu bilmeden, düşünmeden koşmuştu. Özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş gibi daldan dala atlamıştı. Konoha'dan uzaklaştığına karar verince bir ağacın yüksek dalında durdu ve etrafı kolaçan etti. İnsana dair bir varlık hissetmeyince dinlenmeye karar verdi.  Geride bıraktıklarını, Konoha'nın kapısından çıktığından itibaren düşünmemeye karar vermişti. Geçmişinin ve geleceğinin kölesi olmayacaktı. Bu yüzden belki de çektiği en huzurlu uykuya adım attı. O köyden kurtulmuş olmanın rahatlığı ve sevinci vardı içerisinde. Belki de çekeceği huzurlu uykunun nedeni buydu. Ancak geçireceği son huzurlu zaman bunlardı. Bundan sonra yakasını bırakmayacak insanlar, ona rahat vermeyen duygular ve pişmanlıklar olacaktı. Gözünü her kapattığında göreceği yüzler ve ölüler olacaktı. Bunun farkında olmadan yaprakların altında, yüzüne hafif vuran ay ışığı ile uykuya daldı.





Ne yazmam gerektiği ile ilgili en ufak bir fikrim yok o yüzden tamamen dürtüsel ilerliyorum. Haydi hayırlısı diyeyim en azından. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar.

Derin MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin