Shikamaru
Son zamanlarda Hokage binasındaki ve yetkili shinobilerde ki gerginlik canımı sıkmaya başladı. Bir sıkıntı vardı ve bu belirli kişiler dışında kimseye söylenmemişti, belliydi. İnsanların yüzlerindeki telaş ve gerginlik her geçen gün artıyordu. Tsunade-sama beni yanında çalıştırmaya başladığından beri böyle bir durum görmedim. Acil bir mesele olsa beni de bilgilendirirlerdi. Tsunade-sama özellikle gergindi. Temel işleri Shizune-san'a yaptırıyor, günlerin çoğunu arşivlerde harcıyordu. Akşamları ise bir anda ortadan kayboluyordu ve bana da haber vermiyordu.
Bir süredir Kakashi-sensei'yi ortalıkta görmedim. Sakura ve Sasuke'nin garip davranışları, Naruto'nun tek kelime etmeden köyden ayrılması... Sasuke ne kadar kavga ettiklerini söylese de hiçbir kavganın onları bu hale düşürmeyeceğini biliyorum. Bir şeyler çok ters ilerliyordu ve bunun merkezinde özellikle takım 7 vardı.
Bu gün toplanan bütün raporları aldım ve Tsunade-sama'nın ofisine gittim. Bütün köyü gören camdan hafif batmaya başlamış akşam güneşi masasını aydınlatıyordu. Masanın üzerinde yığınla kitaplar ve dosyalar vardı. Kafasını kaldırmadan konuştu.
"Shikamaru, bu parşömeni al ve çok gizli mührü altında Sunagakure'ye ,Temari veya Kazekage'ye gönder. En hızlı haberci kuşu kullanmanı istiyorum. Ayrıca masanın yanında duran çantayı Kakashi'ye götür. Nerede olduğunu bende bilmiyorum çakrasından nerede olduğunu bulursun diye düşünüyorum. Onu bulunca ona, bu gün gelemeyeceğimi söyle."
"Anlaşıldı." Kafasını kaldırıp bana üzgün bir ifadeyle baktı. Sanki bana şans diler gibiydi. Elimde çantayla çıkıp yürümeye başladım. Önce parşömeni mühürleyip haberci kuşların yanına gittim. Acil durumlar için kullanılan kuşa parşömeni emanet edip uçmasına izin verdim ve seri adımlarla dışarı çıktım. Bir süre binanın önünde durup Kakashi-sensei'nin çakrasına odaklandım. Zor da olsa bulmuştum. Ama çok silik ve yorgundu. Büyük adımlarla sezdiğim çakra kümesine doğru ilerledim.
Tsunade-sama ayak işini yapmak için başka birini gönderebilirdi ama beni göndermişti. Anlatmasa da bana bir şeyleri açıklamaya çalıştığı belliydi. Yüzündeki o ifade işlerin oldukça can sıkıcı ve ciddi olduğunu ispatlıyordu. Sonunda günlerdir aklımdan çıkmayan soruların cevabını bulacaktım. Önümdeki köşeyi dönünce karşıma Naruto'nun evi çıktı. Kakashi-sensei buradaydı. Ama içinde Naruto'nun bile olmadığı bir evde ne yapıyordu. Evin içinde başka kimsenin varlığını algılamadım. Dairenin kapısına zıplayıp kapıyı çaldım.
Kakashi-sensei yavaşça kapıyı açtı. Bana dağınık saçları, kan çanağı olmuş gözleri ve çökmüş yüzüyle baktı.
"Tsunande-sama mı gönderdi?" onayladım. O zaman küçücük aralıktan baktığı kapıyı açarak içeri girmem için işaret etti. içeri girince omuzumdan tutup konuştu.
"Shikamaru senin zeki biri olduğunu biliyorum. Bildiğin her şeyin gizli kalacağının farkında olmalısın. Tsunade-sama sana güvenerek bilgi paylaşma kararı aldı. Ancak ne görürsen, ne öğrenirsen öğren duygularını da gizli tutmalısın. Bu durum... herkes için çok zor . Sadece sakin olmaya çalış." İçimi bir huzursuzluk kapladı. Mükemmel bir ninja olan Kakashi-sensei'yi bu duruma düşürecek olay beni korkutmaya başladı. O önden giderken arkasından onu takip ettim. Odanın içi çok karanlıktı. pencereye yürüyüp perdeleri açtı.
O zaman gözlerim yatakta yatan Naruto'yu gördü. Daha iyi görebilmek için yavaşça yanına yaklaştım. Solmuş sarı saçları, elmacık kemikleri çıkmış zayıf yüzü ile öylece uyuyordu. Zayıf vücudunda neredeyse kemikleri sayılacaktı. Kollarında kesikler vardı. Bir koluna serum bağlanmıştı. Çakrası ise yok denecek kadar azdı . Gözlerim ile Naruto'nun çakrası olduğunu bilmesem sokaktan geçen kedi diyebilirdim. Neden onun varlığını hissedemediğim şimdi anlaşıldı. Kaşlarım gördüklerim ile çatılmış , üstüme hüzün çökmüştü. Gözlerimi ayırmadan sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Mavi
FanfictionŞimdi karşımda hiç tanımadığım biri vardı. Her daim sırıtan, mavi gözlerinin içi parlayan Naruto neredeydi? Bu tanımadığım insan kimdi? Gözleri sanki hiçbir şeye odaklanmamış gibi donuk ve oldukça koyuydu. Suratı bir çok duygunun esiri altında kaldı...