Yazar
Köyün içinde gittikçe açığa çıkan endişe dalgasının hissedilebilir olduğunu köylüler de artık sessiz sedasız olduğunda herkes anlamıştı. Çoğu kişi gerçekte neler olup bittiğini bilmiyor ama gün geçtikçe her bir shinobinin üstüne yığılan endişeden nasibini alıyordu. Bu endişenin ana kaynağı Naruto değildi. Onu yakından tanıyan bir avuç insan dışında kimse gerçekten onun için endişeli değildi. Onlar Kyuubiden korkuyorlardı.
Eğer Naruto ölürse Kyuubi serbest kalırdı. Onu tekrar yakalamak için kaç ninja feda edilirdi bunu sayıyorlardı. Daha da kötüsü Kyuubi anlaşma üzerine Ateş Ulusu'nun sayılıyordu ancak onu düzgün kontrol edemedikleri öğrenilirse diğer ülkeler onu yakalamak için sıraya girer, sonrasında ise siyasi ve güç üstünlüğü için tilkiyi silah olarak kullanırdı. Durumu bilen herkes geçmişte yaşadıklarını yaşamaktan korkuyor, aklından bu düşünceler geçtiği her saniye daha da garipleşiyordu yüz ifadesi. Endişe bulaşıcıdır. Kimse gerçekte neler olup bittiğini bilmese de sessizliğin korkmak için yeterince büyük bir mesele olduğunu biliyordu.
Gerçekten de mesele asla Naruto olmamıştı. Hatta durumunun düzelmesi onları ilgilendirmiyordu. Sadece ölüm haberinin gelmediği her gün onlar için idare edilir sayılırdı. Diğer yandan Naruto'nun arkadaşları da bu gergin havayı hissetmişti ancak henüz bir bilgileri olmadığı için ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı. Takım 7'nin ortalıktan kaybolduğunu erkenden fark edenler olmuştu. Neji ve İno sorup soruşturmak istiyor ama soracak kimseyi bulamıyorlardı. Üstelik Shikamaru da onlarla daha az görüşmeye başlamıştı. Ona soru sorsalar bile düzgün bir açıklama alamıyorlardı. Onlara kendisinin de bilmediğini sadece üstlerdekilerin bildiği bir durum olduğunu söylemişti. Şu sıra ' ne zahmetli iş' ifadesini hiç kullanmıyordu. Özellikle de böyle sıkıntılı bir durum için bir kere bile rahatsızlığını dile getirmemişti. Tek umutları Shikamarudan da bilgi alamayınca onlara yalnızca sessizce gelecek açıklamayı beklemek kalmıştı.
Naruto'nun dairesinde durum hala değişmemişti. Günlerce tedavi çeşitleri araştırılmış, uygulanmış ama sonuç alınamamıştı. Tsunade, gönderdiği her araştırma emrine karşın önünde sonuç bulunamadı raporu almaktan sinirleri alt üst olmuştu. Daha önce hiç böyle bir çıkmaza girmemişti. Belki ölümden döndüremediği vakalar olmuştu ancak hiç bu kadar uzun süreli bir ölüm kalım savaşı vermemişti. Önünde iyileştirilemez yaraları olmayan, kolu veya bacağı kopmuş biri yoktu. Öylece uyuyan ve bir türlü uyanmayan Naruto vardı. Bu fiziksel mücadeleden çok sinirsel dayanıklılık meselesi idi. Bulduğu her bilgi parçasına tutunmuştu ama elinde bir tek yola koyulmuş olan Kazekage vardı. Onun da pek yardımı olabileceğini sanmıyordu. Ama çözüm olarak bir tek bu fikirleri vardı ve körü körüne bağlanmak zorundalardı.
Sakura bitkinlikten odanın köşesinde uyuyordu. Sasuke yerdeki parkeleri izliyordu. Kakashi, haber gönderilen Jiraiya köye geri gelmiş olabilir diye ana girişe gitmişti. Tsunade ellerini kafasına yaslamış içinden küfürler yağdırıyordu. Uzun süre sessizce hepsi öyle kalmıştı. Onların sessizliğini bozan kapının açılıp kapanması ve ayak sesleri olmuştu. Kakashi ve Jiraiya gelmişti. Jiraiya Naruto'nun yanına gidip uzun süre çocuğa baktı. Odadaki herkes kendine küfrediyordu. Bir arkadaşın , bir öğrencinin, bir sevgilinin , bir çocuğun hayatındaki çaresizliği göremeyeceklerse ne işlerine yarardı edindikleri bütün güç? Yetişkin olmak ne anlama geliyordu o zaman ? Birlikte büyümek ne anlama gelmeliydi?
"Yolda gelirken kurbağalara sorup soruşturdum." Jiraiya sessizliği bozdu. "Böyle bir durumu daha önce görmemişler. Kurbağa keşiş ise Naruto hakkında gördüğü kehanetlerde böyle bir şey olmadığını söyledi." Böyle kadim bilgi kaynaklarından bile bir cevap çıkmıyorsa nereden gelecekti bu cevap?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Mavi
FanfictionŞimdi karşımda hiç tanımadığım biri vardı. Her daim sırıtan, mavi gözlerinin içi parlayan Naruto neredeydi? Bu tanımadığım insan kimdi? Gözleri sanki hiçbir şeye odaklanmamış gibi donuk ve oldukça koyuydu. Suratı bir çok duygunun esiri altında kaldı...