Yazar
Konoha'dan ayrılacak iletişim ekibi hazırlıklarını tamamlamak üzereydi. Kakashi ve ekibinden iki veya üç gün uzaklıktaydılar. Ancak kendileri onlardan farklı bir yol izleyecekti. Bütün bir ekibi tehlikeye atmak istemiyorlardı. Ülkeler arası geçiş işlemleri için gerekli belgeler çoktan elde edilmişti. Çoğunluğu Yamanaka Klanından oluşan ekip son hızla köyün büyük kapılarından çıkarak yola koyuldu. Köye daha yeni gelen İno'da çabucak hazırlanmış tekrar yollara düşmüştü onlarla. Choji kendi klanın hazırlıkları ile meşguldü. Tenten gerekli silah tedariki ve düzenlenmesinden sorumluydu. Yapılması gereken o kadar çok iş vardı ki ne kadar hızlı yapıyor olsalar da günlerdir bitmek bilmiyordu. Yönetimin başında Hokage'nin olmaması işleri biraz zorlaştırıyordu. Tsunade yerine yaşlılar heyetinden iki kişi evrak işleri ve siyasal meseleler ile ilgileniyor, üst seviye joninler onlarla birlikte pek çok işi yürütüyor, seçilen yüksek rütbeli anbu üyeleri de köyün yönetilmesi ve düzeninde yardımcı oluyordu.
Bu durum sadece Konoha da değil işbirliği içinde olan bütün ninja köylerinde ve askeri gücü olan bütün topraklarda aynıydı. Gece gündüz demeden hazırlıklar yapılıyor, uğultular ortada geziyor, tedirginlik içlerine gittikçe işliyordu. Kimliği, yetenekleri, zayıflıkları bilinmeyen bir düşmana karşı savaşmak; rüzgara karşı direnmeye çalışan bir dal parçası gibiydi. Ne yapılması gerektiğini bilmiyorlardı. İşin ucunda ölüm olduğu sürece her zaman tedirgin olacaklardı ancak elleri boş bir şekilde hazırlık yapmak onlardaki bütün kuvveti yiyip bitiriyordu. Savaşın ne demek olduğu bilen azınlık için durum içler acısıydı. Savaşın getirileri insanın bütün hayatını mahvetmeye yeterdi. Tekrardan aynı şeyleri yaşamak istemiyorlardı ancak ölüm kalım meselesi olduğu için başka seçenekleri yoktu. Diğer savaşların aksine bu, politik sebeplerden doğan anlaşmazlık mücadelesi değildi. İnsanın kendi eliyle yaratıp çözüme kavuşturabileceği bir müzakere değildi. Düşmanla anlaşma yapmak düşünülemezdi. Bütün güçleri ile karşı koymak gerekliydi. Hiç değilse nefes aldıkları her süre onların zaferi sayılıyordu. Ölümün insan üzerindeki etkisi her zaman ilginç olmuştu. Ve yüzyıllardır ölen insanlar için bu en değişik etkisi oldu. Bütün olup yaşamak için ölmeye gidiyorlardı.
...
Eski kalıntıların üzerine güneş doğalı uzun zaman olmuş olsa da üç Jinchuriki huzurlu uykularına devam ediyorlardı. Fuu, Yugito'nun beline sarılmış; Yugito'nun bir eli Fuu'nun saçlarındaydı. Killer Bee sırt üstü yatıyor, kollarını açmış horluyordu. Yoldaşları olan üç Bijuu'nun bağırması ile uyandılar.
"Uyanın!" Gözlerini açtıkları anda neden uyandırıldıklarını anladılar. Çevrelerindeki üç farklı noktadan birileri geliyordu. Düşmanca hissettirmiyorlardı. Aksine heyecan basmıştı kalplerini. Gelenler onların kaderlerini paylaştıkları kişilerdi. Günlerdir bekledikleri an gelip çatmıştı işte. Kamp kurdukları taş alanın etrafında durdu gelenler.
Yeni gelen üç kişi önce kamp kurmuş diğer üçüne sonra birbirlerine baktılar. Kimse tek kelime etmedi. Onun yerine Bijuular konuşmayı devraldı. Altı Bijuu birden aynı cümleyi haykırdı.
"Zamanı geldi!!"
...
Kakashi ve takımı için hedeflerine çok az kalmıştı. Yolda bir kaç sıkıntı dışında pek bir şey olmamıştı. Tahmin edildiği gibi bir kaç serseri onları soymaya kalkışmış, ağzının payını almıştı. Yanlarında taşıdıkları bariyer yüzünden bir kaç meraklı, onları ilgilendirmeyen bir konuya burnunu sokmaya çalışmıştı. Yeterince gergin oldukları ve aceleleri onların sinirlerini gerdikçe gerdiği için kimseye yumuşak davranacak halleri yoktu. Görevin ciddiyeti nedeniyle en nazikleri bile sinirlenmiş, kişiliği tersine dönmüştü. Demir ülkesini sınırları gözle görülür olduğunda hava oldukça soğumuş, bazı noktalarda kar yığınları oluşmuştu. Mevsim neredeyse yaz olmasına rağmen Toprak Ülkesini Demir ülkesine bağlayan topraklarda ve Demir Ülkesinin tamamında kış hüküm sürüyordu. Sadece bir kaç saatlik yolculukları kalmıştı ancak giysileri karlar içerisinde hareket etmeye uygun değildi. Bu yüzden durup kalın kıyafetler ve tabanları kalın sandaletler tedarik etmeliydiler. Bu görev Hinata ve Shino'ya bırakıldı. Pek de uzak olmayan bir yerleşkeye gidecek takım için kıyafet satın alacaklardı. Diğerleri ise insanlardan uzak bir noktada onları bekleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Mavi
FanfictionŞimdi karşımda hiç tanımadığım biri vardı. Her daim sırıtan, mavi gözlerinin içi parlayan Naruto neredeydi? Bu tanımadığım insan kimdi? Gözleri sanki hiçbir şeye odaklanmamış gibi donuk ve oldukça koyuydu. Suratı bir çok duygunun esiri altında kaldı...