Naruto
Diğerleri gittikten bir kaç saat sonra hala uzunca bir süre pencereden dışarıya bakmaya devam ettim. Güneş batmaya başlamış, hava kızıllaşmıştı. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Zaman böyle geçse hiç şikayet etmezdim. Pek bir şey hissetmiyordum da. Sadece bedenim fazlasıyla tükenmişti ve her yerim uyuşmuştu. Bu manzarayla kendimi ödüllendirmek için yatağımın yanında duran komodinin çekmecesinden sigara paketini çıkardım. Çok yavaş hareket ediyordum, etmek zorundaydım. Vücudum zorlanmaya gelmiyordu. Benim için zamandan bol hiçbir şey yoktu şuan. Pencereyi açtım. Yüzüme taze bahar havasının çarpmasına izin verdim. Odam günlerdir beni gizlemek için kapatılmıştı. İçerisi boğucu olmaya başlamış. Taze hava beni kendime getirdi. Zayıf bünyemden dolayı üşüyordum ama umursamadım.
Sigaramın dumanı kızıl gökyüzüne karıştıkça ciğerlerim yanıyordu. Düzgün bir yemek yememiş, derin bir nefes almamış ciğerlerim buruşmuştu. Sigaranın sızlattığı boğazımı umursamadan bir tane daha yaktım. Bana yakınlaşan çakra ile sıkıntılı bir nefes verme ihtiyacı hissettim. Gelen kişi nezaketten kapıyı çalarak girdi, odama doğru yürümeye başladı. Gelen kişinin Shikamaru olduğunu biliyordum . Gözlerimi bir an için bile batan güneşten ayırmadım. Shikamaru bir şey söylememi bekledi ama ben konuşmayınca yanında duran sandalyeye oturdu.
"Bizi çok korkuttun." İçimden alayla güldüm. Bir yalana kanıp o yalanın varlığına bağlanmışlardı. Hepsi tanıdıkları Naruto için endişe ediyorlardı, benim için değil. Sinirli değildim çünkü onları bu yalana ben sürükledim. Şu zamandan sonra da benim için ilgi göstermelerini beklemeyeceğim. İnsanlarla olan bağımı koparmak istiyordum. Madem er ya da geç ölecektim. En azından içimde kimseye karşı bir his kalmadan ölmek istiyorum. Sigaramı yavaş yavaş üflüyordum. Kafamı Shikamaru'ya çevirip ona bakmaya başladım. Benden gelebilecek her tepkiyle soğukkanlılık ile mücadele edeceğini biliyordum. Belki ben artık duygusuzlaştığımdan ya da tilki ile iş birliği yaptığımızdandır bilemiyorum ama insanların çakralarından yansıyan duygulara daha hassas olmuştum. Önümde net şekilde beliriyorlardı.
Shikamaru'nun pişmanlık ve üzüntü taşıdığını görmek zor değildi. Gözlerinden bile belliydi. Ona o kadar uzun süre baktım ki rahatsız oldu. Bakışlarımı yüzünden ayırmadan konuştum.
"Başınıza iş açtıysam üzgünüm." Geri pencereye döndüm. Shikamaru benim bu cevabı vermemi beklemiyordu. sesimde de hiçbir üzgünlük yoktu. sadece söylemek için söylemiştim. Çakrası sürekli değişiyordu. Önce şaşırıyor sonra üzülüyor en sonra da karamsar oluyordu ama içindeki pişmanlık değişmiyordu. Uzunca bir süre konuşmadan oturduk. Hava kararmaya yüz tutmuştu. Tekrar ona dönüp baktım ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Gözlerime bakmaktan özellikle uzak duruyor ama yüzüme de bakmak istiyordu. Gözlerimi onun yüzünden ayırmadan yalandan gülümseyerek konuştum.
"Shikamaru..." Ağzı şaşkınlıktan açıldı, gözleri doldu ve kafasını aşağıya eğdi. Bu gülümsemenin yalan olduğunu anlamayacak kadar aptal değildi. İfade etmek istediğim şeyi de anlamıştı. Artık onlara ne kadar mesafeli olacağımı, eski kişini ben olmadığını kendine yedirmeye çalışıyordu. Bu gülümsemeyle kendimden onu uzaklaştırmıştım. Bir gülümseme söze bile gerek kalmadan gerekeni yapabilirdi. Ona daha fazla bir şey anlatmayacağımı belli etmiştim. Ayağa kalktı ve yürümeye başladı . Üzgün sesiyle son kez konuştu.
"Sonra görüşürüz Naruto..." Duygu yüklü çakrası artık seçilemeyecek kadar uzakta olunca yatağıma uzandım. Shikamaru'yu üzdüğümü bilmek beni rahatsız hissettiriyordu. Ama yapılması gerekiyordu. Benim akıllarında canlandırdıkları şekilde biri olmadığımı anlamalıydılar. Shikamaru bir yalan için üzülüyordu . Bir gün o acısı geçecekti. Yalanlar çabuk unutulur. Her şey olması gerektiği haline döndüğünde ise Sanki hiç var olmamışım gibi göçüp gidecektim. Evet istediğim tam olarak da buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Mavi
FanfictionŞimdi karşımda hiç tanımadığım biri vardı. Her daim sırıtan, mavi gözlerinin içi parlayan Naruto neredeydi? Bu tanımadığım insan kimdi? Gözleri sanki hiçbir şeye odaklanmamış gibi donuk ve oldukça koyuydu. Suratı bir çok duygunun esiri altında kaldı...