26

142 27 17
                                    

Yazar

Naruto'yu Demir Ülkesine götürmek için yola çıkan takımı çetrefilli bir yolculuk bekliyordu. Baştan başa iki ülkeyi geçmek zorundalardı. Coğrafi zorluklardan çok insanların oluşturabilecekleri problemler onları tedirgin ediyordu. Bir ülke ne kadar iyi yönetilirse yönetilsin her zaman gözden kaçan şeyler olurdu. Kaçakçılar, yeraltı grupları ve pek çoğu kol gezebilirdi. Yolculuk ettikleri grup kalabalık ve göze batan cinstendi. Üstelik yabancı bir ülkenin ninja topluluğuydular. Bela arayan insanlar her zaman olacaktı. Onların paralarını, eşyalarını çalıp satmak isteyenler veya ünlü ninjaları öldürüp ün kazanmak isteyenler onları rahat bırakmayabilirdi. Yanlarında taşıdıkları bariyer de işlerini kolaylaştırmıyordu. Çimen Ülkesinden sorun yaşamadan çıkabildiler. Yiyecek tedariki yaparak bir kaç saat dinlendiler. Neyse ki bu ülkenin halkı tarım ve tüccarlık ile geçimlerini sağladıkları için ılımlı ve sakin insanlardı. 

Toprak Ülkesi'nin girişine yaklaştıklarında İno onlarla iletişim kurmuştu. İlerledikleri yolu sormuş ve onların geçiş izinlerini ayarlamak için Kageler bildirmişti. İşlemler çabuk sonlandırıldı. Yol alacakları güzergaha göre giriş çıkış görevlileri bilgilendirilmişti. Bir sıkıntı yaşamadan Toprak Ülkesine girmeyi başardılar. Toprak ülkesi genel olarak zorlayıcı araziler ile doluydu. Çimen Ülkesine oranla sınırları oldukça genişti. Ülkeyi boydan boya geçmek bir kaç günlerini alabilirdi. Dinlenme yerlerini binaların dışında seçmek zorunda kalıyorlardı. Yanlarındaki iki kişiyi koruyan bariyer onların ticari ve kalabalık yerlere girmelerini engelliyordu. Her zaman tetikte ilerlemek mecburiyetinde kalıyorlardı. 

...

Üç Jinchuriki eski kalıntılara yaklaştılar. İçlerinde mühürlü olan dostları eski anılarını  canlandırıyorlardı. Uzun ömürleri boyunca burada sadece bir kere bulunmuşlardı. Ancak burada çok mutluydular. Özgür hayatlarının ilk zamanlarını, toy kişiliklerini, en sevdiği insanı buradayken görmüş yaşamışlardı. Onları özgürleştiren insanı o kadar özlemişlerdi ki... Ölümü hepsi için büyük bir acı olmuştu. Anılarındaki yerden geriye pek bir şey kalmamıştı. Birkaç parça büyük kaya ve topraktan ibaretti her şey. Yine de onlar için ilk hali gibiydi. Çok özeldi. Jinchurikilerin ölümlü bedenleri bu nostaljiyi hiçbir zaman yaşayamazdı. Onlar gelip geçici bir kabuktu sadece. İnsan ömrü onlar için bahar kadar kısa olsa da onların içerisinde yaşamak insanlara karşı sempati duymalarını sağlamıştı. Eskisi kadar öfke dolu ve hırçın değillerdi. İçlerine mühürlendikleri insanlar da onlar gibi kurbanlardı. Yıllardır süregelen bu sistemin kader ortaklarıydılar. Bu yüzden artık Jinchurikileri ile iyi anlaşmaya başlamışlardı. Aralarında arkadaş denilebilecekler bile vardı. 

Kalıntılarda bir süre gezindikten sonra beklemeye karar verdiler. Diğerlerinin ne zaman ve nereden geleceklerini bilmiyorlardı. Burada günlerce beklemeleri gerekebilirdi. Üç Jinchuriki oturup bir ateş yaktı. Gündüzleri yaz havası kendini hissettirse de akşamları gece serinliği devam ediyordu. Baharın son anlarının tadını çıkarmak için güzel bir geceydi. Bu üç insan da başka bir Jinchuriki ile karşılaşmamıştı. Birbirleri için pek çok merak edici unsura sahiplerdi. Cana yakın kişiliğe sahip olan Fuu kamp ateşinin etrafında otururlarken söze girdi.

"Daha önce hiç bir Jinchurki ile konuşma şansım olmadı. Nasıl hayatlarınız olduğunu, ne gibi yetenekleriniz olduğunu, nelerden nefret eder neleri seversiniz hepsini merak ediyorum." Yugito küçük kızın heyecanı ile bir çırpıda söylediği cümlelere kıkırdadı. 

"Ben de seninle aynı duygular içindeyim. Başka Jinchurikileri görünce farklı hissettim. Sanki daha önce sizinle birlikteydim ve uzun bir aradan sonra tekrar karşılaşmışız gibi bir histi. Ne tuhaf daha önce seni hiç görmediğime yemin ederim Fuu." Killer Bee şarkı sözleri gibi kafiyeli olan konuşmasıyla katıldı. (Çok üzgünüm Bee'nin rap konuşmasını yapabilecek kadar yetenekli değilim.)

Derin MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin