Yazar
Günün ilk ışıkları göründüğünde yani Naruto uykusuna yeni daldığı sıralarda uzun zamandır ayrı olan dokuz varlık işlerin ters gittiğini hissetmişti. Neredeyse kendi varlıkları kadar yoğun, onlar kadar güçlü bir oluşum doğuyordu. Eğer kendileri mühürlü olmasalar onlar kadar büyük yıkım getirecek, ölümlere sebebiyet verecek bir çakra vardı artık dünya üzerinde. Saf öfkeden oluşan bu çakra insanlar için yeni bir tehditti. Ancak kendilerine düşman mı yoksa yoldaş mı olacağını bilmiyorlardı. Kuyruklu canavarlar büyük çakra topluluklarıydı ve kendi bilinçleri vardı ancak bu öfke tomurcuğu sadece doğası ile hareket ediyordu. Bir bilinci, bir amacı yoktu. Saf ateş nasıl ise öfke de öyle davranıyordu. Bu yüzden durdurması, zayıflatması çok daha zor olacaktı. Kuyruklu canavarları kontrol altına almak için mühürleme yolunu bulmuşlardı ancak bu düşmanla nasıl başa çıkacaktı insanoğlu?
İlk başta bu pek de yabancı olmayan varlığı hissettiklerinde kuyruklular , kendilerinden biri olduğunu düşündüler. Görüşmelerinin üzerinden yıllar geçmişti ancak hepsi de bunun Kurama olduğunu düşündüler lakin sonradan farkına vardılar ki bu onlardan biri değildi. Kendileri bir amaçla var olmuş, oluşturulmuştu. Bu varlık oluşturulmamış aksine kendi kendine hayata tükürür gibi var olmuştu. Sürekli etrafını etkisi altına alıyor yutuyordu. Hayatlarının ilk zamanlarında hepsi bir bedende buluştukları günleri hatırlatıyordu bu öfke patlaması onlara. Kontrol edilemez, saf katliamdan ve yıkımdan başka bir şey olmayan o çirkin yaratık gibi. Yüz yıllardır yaşayan kuyruklular eğer işlere el atmazlarsa büyük sıkıntılar çekeceklerini biliyorlardı. Lakin kendi başlarına yeterince kuvvetli olamazlardı. Bir araya gelmeli, işleri kontrol altına almalıydılar. Ancak mühürlü oldukları insan bedenlerinden kolay kolay çıkamıyor diğerleri ile iletişim kuramıyorlardı. Aralarından bazıları jinchurikileri ile iyi anlaşıyordu. Durumu bedenlerin sahiplerine anlatmaya karar verdiler. Bir şekilde toplanıp güç elde etmeliydiler. Yoksa işin sonu onları da tehlikeye atabilirdi. Birbirlerini bulmaları ne kadar sürer bilemiyorlardı ancak bir zamanlar hepsi aynı bedeni paylaştıkları için çoktan aynı planları yapmaya başlamışlardı. Bir şekilde birlikte toplanacaklarını biliyorlardı. Ve beden sahipleri ile iletişime geçenler arasında Shukaku da vardı. Gaara'nın kuyruklusu.
Shukaku Gaara ile iletişime geçtiği sıra da Gaara da köydeki panik halinin bir parçasıydı. Kendi çapında o da araştırma yapmıştı, bulmaya çalıştığı ancak bulamadığı verileri açıklamak için Hokage'nin yanına gitmişti. Oda'nın içine girdiğinde atmosferin hüzün dolu kokusunu hissediyordu. Tsunade ve Sasuke yan yana oturmuşlar sakinleşmeye çalışıyorlardı. İçeriye giren Kazekage ile kendilerine çekidüzen verdiler. Tsunade kimsenin bir şey demesine izin vermeden durumu açıkladı. Bu sırada Kakashi ve Sakura Naruto'yu kontrole gitmişler ancak onu bulamayınca koşturarak Hokage'nin odasına gelmişlerdi. İçeriye apar topar girdiklerinde Tsunade sözlerine başlamak üzereydi.
"Bu bariyerin sebebi Naruto. Köyden kaçtı. Tek kayıp kişi o ayrıca bunun dışında başka birinin izine rastlayamadık." Sakura söze girdi.
"Naruto böyle karışık bir bariyeri yapamaz yardım alması gerekir, ya da onu zorla birileri kaçırdı. Kendi başına gitmiş olamaz." Tsunade iç çekti.
"Keşke öyle olsa Sakura, Naruto köyü terk etmeden önce Sasuke ona yetişmiş. Bariyeri yapışını da köyü terk edişini de görmüş ama onu durduramamış." Sasuke sessizce başı önüne eğik, ellerine bakarak oturuyordu. Kakashi evam etti.
"Artık Naruto hakkında bildiğimiz her şeyi unutmak zorundayız. Eğer onu tanıdığım şekilde hareket edersek ondan uzaklaşırız. Bilmediğimiz pek çok yönü var artık. Bilgisinin ve yeteneğini neler olduğunu bilmiyoruz." Tsunade Kakashiye hak verircesine kafasını salladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/260416648-288-k425542.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Mavi
FanfictionŞimdi karşımda hiç tanımadığım biri vardı. Her daim sırıtan, mavi gözlerinin içi parlayan Naruto neredeydi? Bu tanımadığım insan kimdi? Gözleri sanki hiçbir şeye odaklanmamış gibi donuk ve oldukça koyuydu. Suratı bir çok duygunun esiri altında kaldı...