Yazar
Naruto diğerlerinin yanından ayrılıp ormanlık alana girdikten sonra bir süre sadece yürüdü. Hiçbir şeyi düzgünce düşünemeyecek kadar beyni uyuşuktu. İlk kez kendini gerçekten aptal gibi hissetti. Yıllarca aptal gibi davranmış ve aptal diye adlandırılmıştı ama ilk kez kendine bu sıfatı yakıştırmıştı. Ne olurdu ki diğer insanların huzurunu kaçıracak şekilde davranmasaydı? Sessiz sedasız kendi içimde yitip gideceğim derken şimdi haykırarak varlığını hissettiriyordu. İnsanlara sıkıntıdan başka bir şey getirmiyorum diye düşünmeden edemedi. Acaba eskisi gibi mi olmalıydı? Ama geriye dönmek için çok geç kalmıştı. Kendisi nasıl yıllarca bir yalanı oynamışsa etrafındaki herkesin de ona yalan söylediğini düşünürdü Naruto. Çünkü yıllarca kulağından hiç dinmeyen hareketler ile büyümüştü. Ne kadar başlarda inkar etse, işittiği lafların doğrularını bilse de bir yerden sonra zihni inkar etmeyi bırakmıştı. Değersiz bir varlık olduğuna, nefes almasının bile bir suç olduğuna ve nefret edilesi olduğuna inandırmışlardı onu. Artık kendisi de inanıyordu. Kendisine hiçbir şeyi hak görmüyor, nitekim şu yaşına gelmesine rağmen bıkmadan usanmadan ona hakaretler yağdırılıyordu. Bataklığa saplanmış gibi lafların ağırlığıyla bir kabullenişe teslim olmuştu.
Uzun süre yürüdükten sonra yere çöküp oturdu. Gözleri kapalı nefes alıp vererek etrafı hissetmeye çalıştı. Ağaçların üstündeki kuşları, sincapları hatta karıncaları bile hissediyordu. Uzaktaki küçük tavşanları, tepenin üstünde debelenen çakalları.. hepsini duyuyor, gözleri kapalı olsa bile görüyordu. Senjutsunun bir getirisi olsa gerek orada olduğu bir gerçek iken hem de orada yoktu. Doğanın bir parçası olarak akışa ayak uyduruyordu. Aşağıda, biraz uzaktaki küçük su birikintisine düşen su damlalarını duydu. Suyun içindeki balıkların kuyruklarını sallayarak yüzdüklerini gördü. Yıllar yılı kendisine vurduğu kilidi kırıyordu. Kendi potansiyelini açığa çıkarmak içindi tüm yaptıkları. Artık eskisi gibi olamayacaksa gizlisi saklısı olmadan yapmalıydı işini. Sanılandan da daha fazla çakra miktarı vardı. Doğa enerjisi ile kusursuz şekilde uyumluydu. Bu yüzden Senjutsu kullanmak çok zor olmamıştı ve uzun süre etkisini sürdürebiliyordu . Kendini evinde gizlediği her vakit mutlaka yeni tekniklere çalışır, her şeyin püf noktalarını öğrenmeye çabalardı. Tek başına sadece belirli bir ilerleme kaydedebiliyordu ama Jiraiya ile yolculuk yaptıkları sırada ondan fark ettirmeden tüyolar kapıyor sonra kendi kendine pratik yapıyordu. Özellikle mühür tekniklerinde başarılı sayılırdı. Hatta kendisine koyduğu bir mühür sayesinde kimse gerçek çakra potansiyelini göremiyordu. Küçükken sokakta dövüldükten sonra bazen yaraları o kadar kolay iyileşmezdi. Hastanede hoş karşılanmayacağını biliyordu o yüzden günlerce evde yatağında ölü gibi yatarak iyileşmeyi bekliyordu. Bir gün shinobilerden birinin medikal ninjutsu yaptığını tesadüfen görmüştü. Oldukça merak etmiş ve öğrenmek için çabalamıştı. Sakura kadar olmasa da kendine yeter derece öğrenmişti. Ama artık kendisi için kullanma ihtiyacı bile hissetmiyordu.
Odaklanabildiği kadar orada kaldı ancak çok uzun sürmedi. Gözünün önüne Sasuke'nin üzgün yüzü geliyordu. Sasuke'yi üzenin kendisi olduğunu bilmek göğsünü sıkıştırıyordu. Bu siyah saçlı çocuk için hissettikleri her neyse kendisi için çok tehlikeliydi. Şimdiye kadar insanlara, oradan buradan taklit ettiği samimiyet ile yaklaşmış, gerçek sevginin zerresini bile anlayamamıştı. Sasuke'yi düşündükçe onun için yapabileceği şeyler onu korkutuyordu. Onun yanında olmak istiyordu . Gözlerini kendisine çevirsin, onu fark etsin diye yanıp tutuşuyordu. Bir saniye düşüncelerinde kaybolurken diğer saniye ayılıyor ve durumundan korkmaya, çekinmeye başlıyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu Naruto. Bu histen kurtulmalıydı. Ama nasıl? Sevgi hakkında hiçbir fikri yokken ondan nasıl kurtulabilirdi? Sasuke'den uzakta olduğu her dakika koşarak ona gitmemek için direnirken gerçekten ona olan hislerinden kurtulabilir miydi? Yapmaya çalıştı şey doğru muydu ki ? Yine de bu tehliken uzak durmalıydı. Kendisi Sasuke'den uzak duramıyorsa Sasuke'yi kendinden uzaklaştırması gerekiyordu. Ve bunu yapmak için çabalaması gerekmiyordu. Her şey bu gün ki gibi devam ederse kırılma noktası çok uzakta değil gibi görünüyordu. Naruto bıkkınca bir nefes verdi ve sırtını yere yasladı. Üzerine çöken uyku isteğini reddetmedi ve küçük bir kestirme için olduğu yere iyice yerleşti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Mavi
FanfictionŞimdi karşımda hiç tanımadığım biri vardı. Her daim sırıtan, mavi gözlerinin içi parlayan Naruto neredeydi? Bu tanımadığım insan kimdi? Gözleri sanki hiçbir şeye odaklanmamış gibi donuk ve oldukça koyuydu. Suratı bir çok duygunun esiri altında kaldı...