Selamsöxşaözşa
Niye korktunuz
***
"Cidden kahve aldığına inanmıyorum." diyerek mekandan çıktı Chan. Sohbet ederek yemek yemişler ve kafeden çıkacakları için de hesap ödemeleri gerekmişti, Chan zorla hesabı öderken Seungmin de gidip ikisine kahve almış ve en azından ödeşmeleri gerektiğini söylemişti.
"Beraber ödeyelim demiştim." dedi omuz silkip. Zevkle kahvesini içerken park ettikleri araca binmiş ve yola koyulmuşlardı.
Seungmin bu sefer camı açarak deniz kenarında yolda olmalarının şerefine içeri hava girmesine izin verdi. Hafifçe elini çıkarmış rüzgarın çarpmasını sağlarken soğuk kahveden içerek gözlerini kapattı.
Alnına çarpan rüzgar sayesinde saçları hafifçe savruluyordu fakat pek umurunda olduğu söylenemezdi.
"Schrodinger'in Kedisi hakkında hiç kitaplar okudun mu?"
"Tabii ki!" dedi Seungmin reddetmeden. "Bir yıl boyunca delirmiş bir şekilde paralel evren, makro ve mikro dünya hakkında okumadığım şey kalmadı. Hatta dejavuya kadar geldim, dejavu dediğimiz şey ya aslında paralel evrenin bir yansıması ise?"
Ekledi. "Hayatımda en hayran kaldığım deney. Mesela hayvan yüzde elli ölü ve yüzde eli hayatta cümlesi? Tanrım, bu çok uçuk bir şey. Heisenberg İlkesi bu deneyi düşündükçe sinirimi bozuyor."
Chan gülerek direksiyonu kırdı. Cidden de Schrodinger'in Kedisi deneyi evrenin gelmiş geçmiş en uçuk ve en güzel deneylerinden biriydi.
Yaklaşık bir saat daha sadece kuantum hakkında sohbet ederlerken laboratuvarın önüne geldikleri zaman Seungmin kafasını kaldırıp devasa alana baktı.
Gerçekten de Kore'nin en büyük laboratuvarındaydı şu anda ve dahası birazdan içinde olacaktı.
"Vay canına," deyip çantasını omuzuna aldı. "Buraya gelmek hep hayalimdi. Buraya hep en yetenekli insanlar gelebiliyor diye biliyordum, sanırım şu anda sizin yanınızda torpille girmiş bulunuyorum."
Chan ellerini cebine koyarken omuz silkti. "Bir gün sen de tek başına gelirsin, eminim."
Seungmin'in başarılı bir fizikçi olacağına cidden de adı gibi emindi.
Seungmin duyduğu şeyle gülerken kafasını sallamış ve ikisi içeri girmişti. Girmeleri ile beraber kendilerini çağın ötesindeki bir teknoloji laboratuvarının içinde bulurlarken Chan cüzdanında çıkardığı bu laboratuvara girmek için yapılmış kimliğini girişteki cihaza okutmuş ve ilk önce Seungmin'in geçmesini sağladıktan sonra ardından da kendisi geçmişti.
"Asansöre binelim," dedi açıklayarak. "Bizim işimiz en üst katta, burası kimya laboratuvarı birimi. Üst kat teknoloji ve suç laborutuvarı bulunuyor. En üst kata çıkacağız."
Seungmin sessizce kafasını sallarken ikisi cam asansöre binmişlerdi, her katta gördükleri insanları inceliyor, kimin ne görevi olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Kapılar saniyeler sonra açıldığında ikisi yan yana yürümeye başlamıştı koridorda, ta ki karşıdan onlara sırıtarak gelen bir yüzü gördüğü gibi Seungmin'in kaşları çatıldı.
"Vay canına!" dedi adam karşılarında dikilerek. Chan'a baktı. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu bir dosya vardı, fakat yüzündeki gülüş fazlasıyla iticiydi. "Sizi buralarda görür müydük? Fazlasıyla şaşırdım."
Chan göz devirdi. "Uğraşma benimle. İşim var, çekil."
"Ama hocam böyle yapmayın, daha benim bir fizikçi olduğumu bile kutlamadık. Hani demiştiniz ya böyle sorumsuz olursan hiçbir şey olamazsın diye, sizce de öyle mi olmuş?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
awaken, seungchan ✓
Fanfictiondünya'nın en genç profesörlerinden biri olan bang chan'ın uğraşması gereken fazlasıyla zeki bir öğrencisi vardı.