son iki hehe
***
Seungmin kütüphanede oturmuş, kahvesini yudumlarken aklına gelen şeyle kendini tutamadan güldü tekrar, cidden de Chan'ın zekasına ayrı aşıktı. Birkaç gün önce öğrendiği şey ona ilk önce çığlık attırmış sonra da 'neden beni de götürmedin!' diyerek Chan'a bağırmasını sağlamıştı.
Başını eğip yazdığı yeni proje tezine baktı, konusu belliydi; paralel evrenler.
Sabah Chan ile beraber okula gelmişler ama onun bugün Chan ile dersi olmadığı için o dersleri bittikten sonra okulun kütüphanesine geçmiş çalışıyordu. Ona bakan gözleri biliyordu, hepsinin neden baktığını. Bang Christopher Chan, herkesin gözdesiydi ve kendisi onun deli gibi aşık olduğu nişanlısıydı, bu yeterince gülünecek bir şeydi.
Dudaklarına keyifle bir gülümseme yerleştirip parmaklarını klavyede oynattı. Yaklaşık birkaç saattir buradaydı, bugün hava soğuk olduğu için Chan'ın kalın sweatlerinden birini üzerine geçirmiş, kapüşonunu başına örtmüştü.
Hava kararmaya yakın gözlerini ovuşturup bilgisayarı kapatacaktı ki arkasından bir çift el beline sarıldı, daldığı için yerinde zıplarken "Benim," dedi Chan kulağının altına bir öpücük bırakarak.
Anlık gerilimiyle rahat bir nefes verip belindeki elleri tutup güldü. "Dalmışım, korktum."
"Belli," deyip Seungmin'in yanına oturdu ve gözündeki gözlükleri çıkarıp masanın üstüne bıraktı. "Gözlerin kızarmış. Daha var teslime, sonra devam edersin."
"Ya ya," Seungmin iç çekti. "Projeyi teslim edeceğim hoca sen olmasaydın dinlenmeyi düşünebilirdim."
Chan kıkırdadı. "Yazım yanlışı görmeyeyim."
"Sus be."
Seungmin onun dudaklarına yavaşça vurduğunda Chan gülerek elini tutmuş sonra da bilgisayarı kapatmıştı. "Sen hayli hayli yetiştirirsin," diyerek Seungmin'in sırt çantasını kendi omuzuna alarak yorgun duran sevgilisini elinden tutup ayağa kaldırdı.
"Ben sana yemek yapayım, dinlen sen artık."
İkisini kütüphaneden çıkarmış, arabaya bindiklerinde Seungmin bacaklarını kendine çekmişti. "Chan, biraz uyuyayım mı?"
"Tam uyuyamazsın bebeğim, istersen yine kafanı koy koltuğu yatırıp ama yine uyanacaksın." İç çekti. "Kaç saattir bilgisayara bakıyorsun?"
"Dersim birde bitti, saat şu an kaç? Onmuş. Dokuz saattir."
"Bravo, arada vermedin değil mi?"
Seungmin dudağını ısırdı. "Kahve almaya kalktım."
"Yemek de yemedin yani." İç çekip kafasını salladı. "Düşünmüyorsun kendini düşünmüyorsun."
Arabayı hızlıca eve sürmüş, Seungmin salondaki koltuğa gözleri ağrıdığı için kıvrılırken Chan üzerini değiştirip mutfağa girmişti. Olabilecek en kısa sürede birkaç bir şey hazırlayıp yorgunluktan gözlerini açamayan Seungmin'e yedirmeye çalıştı.
En sonunda da omuzunda uyuyan sevgilisini kaldırdığı gibi kucaklamış, yatak odasına götürmüştü. Onlar uyurken Jeongin, beklediği kapının önünde bileğindeki saate bakarak dudağını ısırdı.
Arkadaşları ile takılırken zamanı fazlasıyla kaçırmış, üstelik şarjı bitmişti ve şimdi Changbin'in ona bin ton azar çekeceğini çok iyi biliyordu. Derin bir nefes verip şifreyi girdi ilk, sonra da evin içine adımladığında sessizlik onu ürpertmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/301460003-288-k670419.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
awaken, seungchan ✓
Fanfictiondünya'nın en genç profesörlerinden biri olan bang chan'ın uğraşması gereken fazlasıyla zeki bir öğrencisi vardı.