Selam
See you
***
Gezinin kalan günleri Seungmin eşyalarını toplayıp bahçedeki masalardan birine geçiyor ve güzel manzara eşliğinde ders çalışıyordu. Chan da onunla beraber yanına gelip çalışırken onları gören birkaç öğrenci de çalışmaya başlamıştı.
Ayağı artık daha iyiydi, her gün istisnasız kremini sürüyor, buz tutuyor ve bir şekilde iyi olması için dikkat ediyordu. Bileğindeki şişlik inmiş, bastığında verdiği o acı kaybolmuştu.
Yine bahçede ders çalışırken canı sıkıldığı için ara vermiş sessizce gülerek arkadaşları ile mesajlaşıyordu. Gözleri karşı tarafta biraz gerisinde oturan Chan'a giderken anlık bir kararla kamerasını açıp dikkatini bozmamaya çalışarak ikisini kadraja almaya çalıştı.
Hafifçe gülümsemiş ve fotoğraflarını çektikten sonra telefonu geri kapatmış, eline kalemini almıştı.
Şimdi sadece biraz uzağında oturmuş, öğrenciler ile birlikte ders çalışan adam ile gece beraber uyudukları gerçeği nefesinin tıkanmasını sağlıyordu.
Kendi kendine gülüp not alma işlemini devam ederken akşam yemeğinden sonra birkaç hocanın isteği ile toplu doğa yürüyüşü yapılacaktı.
Kalabalık yavaşça ormana doğru ilerlerken en arkadan sıyrılıp önlere doğru, Chan'ın yanına gelip "Hocam," dedi telefonunu çıkararak. Chan ona dönüp kafasını sallarken sabah çıkardığı notlardan anlamadığı yeri işaret etmişti. "Şunu anlatır mısınız bana? Tam olarak o denklemin nasıl geldiğini anlamadım."
"Bari burada yapma be!" diye bağıran Jeno merakla gelip soruya bakmış sonra bir şey anlamayarak "Iy!" deyip Jaemin'in yanına koşmuştu. Chan, Jeno'ya gülerken bir yandan yürüyor bir yandan da denkleme bakıyordu.
"Bir ihtimal," dedi yanındaki çocuğa bakıp. "Notu eksik almış olabilir misin? Integrale bak, içindeki denklemde bir şey eksik. Üst denklemi kontrol et, bulabilirsin."
Geri telefonu uzatırken Seungmin kaşlarını çattı. Neyi gözden kaçırmıştı? O yürümeyi kesip olduğu yerde durmuş soruya bakarken onun yürümeyip geride kalacağını anlayan Chan yanındaki hocalardan birine birazdan katılacaklarını haber etmiş, Seungmin'in yanına ilerlemişti.
"Buldun mu?" diye sorduğu zaman Seungmin ona cevap vermeyip kenardaki taşın üzerine oturdu. Bir şeye odaklandığı zaman genel olarak tüm dikkatini ona verir, etrafındakileri duymazdı.
Chan da yanına çökerken denklemi tekrar tamamen tüm ayrıntıları ile gözlemden geçiriyordu ki Chan parmağı ile işaret etti. "Bozunum sabitine bak."
Seungmin bu sefer o tarafa baktığı an gördüğü işlem hatası ile "Tabii ya!" dedi hızla. "Integralin içinden çıkarırken -t ile beraber üs olarak geçecekti. Yanlış yazmışım."
"Bulacağını söylemiştim."
"Sen söylemesen bulamazdım." Omuz silkip ayağa kalktı. "Anladım şimdi. Teşekkür ederim. Gidelim mi?"
"Gidelim bakalım."
Chan ellerini şortunun cebime yerleştirmiş, yavaşça yürürken Seungmin de ona eşlik ediyordu. Pirinç ışıklar ile aydınlatılmış ortamı iyice terk ederlerken yaklaşık bir saat boyunca yürümelerinin ardından hala tek bir kişiye bile denk gelmemişlerdi.
Orman iyice karanlığını göstermiş, kendini ürkütücü duruma bürümüştü. Duyduğu minik seslerle Seungmin hızla Chan'ın eline yapıştı.
"Neden hala bulamadık? Ya döndülerse?" Telefonunun fenerini açtı. "Chan cevap versene ya."
"Ya biz galiba kaybolduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
awaken, seungchan ✓
Fanfictiondünya'nın en genç profesörlerinden biri olan bang chan'ın uğraşması gereken fazlasıyla zeki bir öğrencisi vardı.