Günaydınnn
Şimdi size çığlık attıracak bir bölümdeyim ama önce BİR UYARIM VAR çünkü bu bölümü yavaş yavaş ve çok dikkatli okuyun, bu kim anlamadım amk gibi yorum görürsem kafa göz dalarım teşekkür ederim hehe
kaçtım
***
Dün
Chan, Minho'yu evine bıraktıktan sonra arabasını kendi evine sürerken aklını bir takım şeyler kurcalıyordu, paralel evren gibi. Geçişler devam ederse ve bu başka insanlara da sıçrarsa her iki dünya içinde geri dönülmez şeylere yol açabilirdi.
Evine girip içeri girmiş, odasında ders çalışan Jeongin'i kontrol ettikten sonra da kendi odasına geçerek üzerini değiştirmişti. Bir kahve hazırlayarak çalışma odasına geçti ve kitaplarına baktı, elbette buradaki tüm kitapların hepsini okumuştu fakat geri dönüp bakması gereken şeyler vardı.
Kuantum ile alakalı rafta gözlerini gezdirirken birinden yola çıkamayacağını anlayarak birkaç tanesini kavrayıp masasının üstüne bıraktı ve eline rastgele birini aldı. Sayfaları karıştırıp kaçırdığı veya kapıya dair bir şey arıyordu, oraya gidip halletmesi gereken bir şeyler vardı.
Kapıyı kapatmalıydı.
Saatler geçerken farklı farklı kitaplara bakıyor, bir ipucu arıyordu derken dikkatini çeken şeyle beraber kahvesini bırakarak bir not kağıdı ve kalemi önüne çekti. "Dejavu," diye mırıldandı yazarak. Ardından da bir ok çekti. "Anılar."
"Eksenler."
Ekledi. "Zihin paralellikleri."
Sayfayı karıştırıp devamını okudu. "Anılar ve bağlar, dejavu, yanılsama, bizi öbür dünyaya çeken şey yoğun hisler." Kaşları çatıldı. "Dejavu aslında bir çeşit kapı mı? İlk önce seni kendisiyle sınıyor ve dayanabilirsen içine çekiyor."
Tüm arkadaşlarının, kendisinin ve Seungmin'in yaşadığı şeyleri detaylıca düşündüğünde bu düşüncesine hak verdi. "Tabii ya," diye mırıldandı aydınlanmayla. "Kapı gözümüzün önündeydi, dejavuyu irdeleyerek gitmeyi biz seçtik."
Ayağa kalktı, ayakkabılarını giydi ve odasına geçti, kapısını kilitleyip kitabı yatağın üstüne bırakmış ve aynanın karşısına geçmişti. İlk bununla başlamıştı, daha doğrusu her şey ilk Seungmin ile barda karşılaştıkları geceydi. Öbür dünyadaki Chan ve Seungmin'in bağları onları burada birbirine çekmişti ve kendisi Avustralya'ya gidince ise öbür dünya kendini göstermişti.
Aynaya bakarken gözlerini kapattı. Odağını toplayacak ve zihinler arası paralellikle oraya geçecekti. Çözümü biliyordu artık, çözüm, Chan ile görüşmekti. Olabilecek en az hasarla.
Gözlerini kapatmış, kendini Chan'ın zihnine yerleştirmeye çalışıyordu, sonra aniden bir şeyler hissetti ve içinde sanki bir şeyler çekildi. Her şey saliseler içinde gerçekleşirken Chan beklemeden gözlerini açmıştı.
Güldü.
Başarmıştı.
Seungmin, bunu tek başına yaptığını öğrense onu harcardı ama şimdilik, bunu yalnız halletmesi gerekiyordu. Olduğu tanıdık sokağa bakarken cebindeki telefonunu kontrol edip gördüğü eve doğru birkaç adım yürüdü ama durakladı aklına gelen şeyle, içeride Seungmin varsa bu tehlikeli olabilirdi.
Yine de başını uzatıp evin bahçesine baktı, evin ışıkları açıktı fakat kapıda araba yoktu, Chan hala gelmemiş olmalıydı. Kendi kendine sokakta bir o yana bir bu yana adımlayıp, ellerini eşofmanının ceplerine yerleştirmişken aniden bastığı kağıtla beraber duraksayıp eğildi ve kağıdı eline aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
awaken, seungchan ✓
Fanfictiondünya'nın en genç profesörlerinden biri olan bang chan'ın uğraşması gereken fazlasıyla zeki bir öğrencisi vardı.