|Doubtful blood|

322 28 20
                                    

İyi Okumalar

Chaeyoung

"Bana da aynısından verir misiniz?" diye barmene seslendi Lisa.

Yavaşça kafamı döndürdüm ve ona baktım, hiçbir şey söylemezken sadece gözlerinin içine bakmayı sürdürüyordum.

Shotlar önümüze konulduğunda shotlarımızı tokuşturmak için kendisininkini bana uzattı ve ben de kendiminkini alarak tekilamı kafaya diktim.

"Pislik." dedi gülerek ama ben gülmedim, bu samimiyeti nereden buluyordu acaba?

Haklıydım, beni fazlasıyla incitmişti ve kendine göre nedenleri varsa da umrumda değildi.

Yine de pislikti, beni onu severken, ona güvenirken o bende sadece daha büyük bir yara açmıştı.

"Sana hâlâ Rosé diyebilir miyim?" diye sorduğunda gözlerimi devirmiştim, bu bizi ne sanıyordu en yakın arkadaş falan mı?

"Diyemezsin." diğer shotı da attıktan sonra gitmek için kalkacaktım ki beni kolumdan yakaladı.

"Ben.." diyecekken tenimde bir şey fark etmiş olacak ki gözlerini boynuma dikti.

"Kan mı bu?" telaşla gösterdiği yere baktım ve konuştum

"Hayır, yani evet burnum kanamıştı"

Ellerimi ellerinin içine aldı, ne yapıyordu yine bu?

"Burnun kanasaydı parmaklarında da kan olurdu." tam bir şey diyecekken Jay Park'ın odasından bir çığlık sesi geldiğinde ifademi bozmamıştım ama paniklemediğimi maalesef söyleyemeyeceğim.

Bunun şimdi, burada olmaması gerekiyordu.

Lisa'nın elini tutup sessiz olmasını işaret ettim ve yavaşça Jay Park'ın odasına doğru yürüdük.

Bir temizlik görevlisinin Jay Park'ın cesetine baktığını gördüğümde zaten hızlı olan kalbim daha da hızlandı.

Lisa'nın soğuk elimi tutmasının verdiği heyecan yakalanma korkusuyla birleşince hiç ama hiç iyi olmuyordu.

Lisa'ya baktım ve kulağına fısıldadım.

"Yavaşça geri dön, her şeyi sana açıklayacağım."

İkimiz de yavaş adımlarla Jay Park'ın odasından uzaklaştık, duyulmayacağını düşündüğüm bir mesafeye geldiğimizde konuştum.

"Beni takip et ve hızlı koş."

"Niye asansörle gitmiyoruz." ikimiz de merdivenlerden inmeye başladığımızda Lisa sordu.

"İçinde kamera olabilir." diye cevapladığımda kaşları çatılmıştı.

Resepsiyona geldiğimizde dışarıdan bir polis sireni duydum. Siktir be bunlar bu kadar hızlı gelmiyordu hani?

Lisa beni çekip bir tuvalet kabinin içine soktu, hâlâ el ele tutuştuğumuzu fark ettiğimde hızlıca elini bıraktım.

Seslerin gitmesini beklerken gözlerinin içine bakıyordum, aramızdaki gerginlik çok fazlaydı.

Tam bir şey diyecekken tuvalet kapısından bir ses geldi, elimi ağzına koydum ve onu duvarla arama aldım.

"Burada kimse yok efendim."

"Tamamdır üst kata çıkıyoruz."

Kapıdan çıktıklarında elimi ağzından çektim ve kalp atışlarımı yavaşlatmaya çalıştım ama olmuyordu.

My nepentheHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin