|Café de la passion|

253 26 28
                                    


İyi Okumalar

Chaeyoung

Sabah kalktığımda Lisa'nın yatağında olduğumu fark etmem uzun sürmedi.

Mutfaktan müzik sesleri geliyordu ve üzerimde pijamaları vardı, umarım bedenimdeki o iğrenç izleri görmemiştir.

Banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkadım, mutfağa girdiğimde Lisa'nın kahvaltı hazırlayıp hafiften dans ettiğini gördüm.

"Günaydın." dedi.

"Günaydın." yüzümü ifadesiz tutarak söyledim.

Masaya doğru yürüdüğümde iki tane tabak gördüğümde konuştum.

"Keşke hazırlamasaydın ben birazdan çıkacağım." dedim.

"Nereye ki?" diye sordu şaşkınlıkla.

"Üvey annem beni yanına çağırdı." dedim.

"Nasıl yani? Kavgalı değil miydiniz?" dedi.

"Hayır, hâlâ aramız kötü. Çok merak ediyormuş gibi bir de soruyorsun." dedim sertçe.

"Evet, merak ediyorum. Kahvaltı edip çıksan olmaz mı?" diye sordu.

"Olmaz." dedim kabaca ve odasına ilerledim.

Bavulumu otel odasında unuttum, doğru ya. Bayan Hwasa ile konuştuktan sonra alırım herhalde.

Hemen dünkü kıyafetlerimi giydim, biraz koktuğu için Lisa'nın deodorantlarından bir tanesini üzerime sıktım.

Evden çıktım ve Bayan Hwasa'nın adamlarının beni alacağı durağa doğru ilerledim.

***

O malikanenin önüne geldiğimde anılarım canlandı ve tüylerim diken diken oldu tekrar.
Kapıya doğru ilerledim ve korumalardan birinin önünde beklediği açık kapıdan içeri girdim.

O odaya bir adım daha yaklaştığımda kalbimin atışı hızlanıyordu, ondan artık korkmasam bile fazlasıyla gergindim. Her zamanki ifadesizliğimi takındım ve yapacağı her şeye hazırlandım.

Büyük kapının önüne geldiğimde kapıyı açtım ve gergin değilmişim gibi gözükmek için ellerimi cebime sokup içeri girdim.

Odayı süzdüm ve Bayan Hwasa tam karşımdaydı, ayağa kalktı ve yanıma adımladı.

"Las Vegas'a tekrar hoş geldin kızım." dedi. Söylediği şeye sinirlensem de sadece nefesimi dışarı vermekle yetindim.

"Neden çağırdın?" diye sordum.

"Hatrımı sormayacak mısın kızım? Ben seni böyle yetiştirmedim." sırıttı ve viskisini yudumladı. Orada öylece durdum ve bir şey söylemesini bekledim.

"Otur şöyle." yanındaki koltuğa oturdum ve gözünün içine baktım.

"Kilo vermişsin." dedi, yorum yapmasa ölecek sanki.

"Konuş artık." dedim.

"Yeri'yi tanır mısın veya diğer bir ismiyle Kim Ye-rim?" diye sordu.

"Tanıdığımı sanmıyorum niye k-" sözümü bitiremeden yerinden kalktı ve ellerini sıkıca boğazıma sardı.

"Her şeyi ayaklarına getirdim, seni o bok yuvasından kurtardım ama sen nankörlük yaparak ülkeden, benden kaçtın ve sanki hiç cinayet işlememiş gibi hukuk okudun. Bu mu benimle çalışmaktan daha mantıklı olan?" kesik kesik gülerek söyledi.

My nepentheHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin