Alex;
Tanya büyük bir gülümsemeyle bize doğru ilerlerken kotumda hançeri aradım ama orada yoktu. Ceketimin iç ceplerini de kontrol ettim yine yoktu. Yanımdan hiç ayırmazdım ki...
"Kahvaltınızı bozduğum için kusura bakmayın. Ama almamız gereken biri var."uzun tırnaklarıyla Ayza'yı gösterdiğinde hemen arkama geçip ceketimin ucundan tuttu.
"Kurt kızımız biraz korkak sanırım."yüzündeki alaycı ifadeyi silmek için elimden bir şey gelemiyordu ne yazık ki. Hançerim olmadan ulaşabileceğim tek araç telefondu.
Ona da nasıl ulaşacağımı bilmiyordum. Kulaklarının iyi duyması yüzünden muhtemelen daha ben aramadan saldırıya geçerdi. Bir de diğer umut vardı. Avcı olarak özel eğittiğimiz korumaların eğitimde olmalarıydı. Birazdan burada olursalar eğer kurtulabilirdik, belki.
Kurtulmak mühim değildi. Ölmek en güzel kurtuluşum olurdu. Öldürdükten sonra muhtemelen güzelce yerlerdi. Kendim için asla üzülmezdim. Ama Robert için üzülür, onun için yaşamımı önüne sererdim. Onun istekleri farklıydı. Güzel bir karısı olsun, evlensin ve çocukları ile ailesinden gizli aldığı bahçede oyun oynasın istiyordu. İçkiliyken itiraf etmişti bunları. Damla'ya aldığı yüzüğü bile göstermişti. Ayza ise; onun hayallerini bilemeyecek kadar umurumda değildi. Gözlemlediğim kadarıyla aşk için yaşayan bedeni ölürse eğer bana âşık oluşundan dolayı mutlulukla kapardı göz kapaklarını...
"Bize onu ver, sizi rahat bırakacağım."dediğinde Robert'e baktım. Yüzünün ifadesizliğiyle başımı hayır anlamında sağa sola salladım.
"Vermeyeceğim. Çok istiyorsan gel al."demem ile Tanya gülerek bize yaklaşmaya başladı.
Biz geri geri giderken hangi hakla bunu söylemiştim ki. O anda elime tutuşturulmaya çalışılan şeye baktım. Silahı gördüğüm an Robert'in yüzüne baktım. Almam için kaş göz işareti yaparken parmaklarıma metalin soğuğun kavramasına izin verdim. Tanya'ya doğrulttuğumda dudaklarının arasından kahkaha patlattı.
"Onunla beni öldüreceğini sanıyorsan sana bir haber vereyim. Çok yanılıyorsun."aramızda çok az mesafe kalmıştı. Yürümeyi kesmiş öylece o yeşil tırmalayıcı göz rengiyle bakıyordu.
Oldum olası sevmezdim renkli gözleri. Çünkü çok dikkatli bakan kişi okurdu duyguları. Her acının gözümden okunmaması için saatlerce aynanın karşısına geçip gözlerime itaat etmeyi öğretmiştim. O yüzden artık gözlerime bakan duygularımı yakalayamıyordu. Şimdi ise Tanya'nın gözlerindeki emin olan ifade varken kendimi hatırlamamı sağlamıştı.
"Denemeden bilemeyiz öyle değil mi?"tetiği çekerek nişan aldım.
"Kızı ver!"diye genizden kükremesiyle eş zamanlı bir patlama meydana geldi.
Ne olduğunu çözemeden yanağımdan süzülen sıcak bir şey hissettiğimde elim refleks ile oraya gitti. Sildiğimde gözlerimin önüne getirdiğim parmağımın ucundaki kana baktım. Sonra etrafıma bakınmaya başladım. Ne olduysa büyük cam patlamıştı. Herkes neler olduğunu çözmeye çalışırken, kurtların yüzüne veya başka yerlerine gelen camları çıkarmasını hemen ardından iyileşmelerini izledim. Bu sefer bir patlama sesini duyunca Ayza'nın elini sıkıca kavradım. Robert'e baktığımda göz göze geldik. Sanırım o da anlamıştı. Bu sefer kendimi hazırlarken diğer büyük cama isabet eden kurşunla birlikte koşarak ilk patlayan yerden çıktık. Dikkatlerinin dağılmasını fırsat bilerek orman yoluna koşuyorduk ve gariptir ki Ayza ağzını açıp tek laf etmemişti. Arkama bakamadığımdan Ayza'ya bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı
FantasyO buz mavisi gözleri olan bir Avcı... Ayza ise yalnızlığında kavrulan biri... Onları bir araya getiren Alex'in içinde yanan intikam ateşi... Ayza'nın tek istediği aşktı ve bulmuştu... Alex de, kurtları avlayan aile soyunun gereğini yapan genç bir A...