Damla;
Sabah gözlerimi ince sızı eşliğinde açtım. Soğuk çarşaf, sıcak bedenimle ahenk ettiğinde irkildim. Belime baskı yapan el dün gece olanların aklıma gelmesini sağlayıp, utancımdan anlık yüzümün kızarmasına neden oldu. Yüzüstü yatan kocama bakmaktan kendimi alıkoyamadım. Kıvırcık saçları alnına dökülmüş, terden yapışmalarını sağlamıştı. Dudaklarında belli belirsiz gülümseme yer edinmiş, çarşaf beline kadar örtülmüştü. Biçimli geniş sırtı dudaklarımı yalamama ve sertçe yutkunmama sebep oldu.
Onu uyandırmamak için bayağı çaba harcayarak belimde olan kolunu çektim. Homurdansa bile kalkıp yerdeki geceliğimi üzerime geçirdim. Acı bedenimi inletirken, titrek nefes alıp yarı yolda durdum. Geçmesini bekledikten sonra kendimi banyoya atarak kapıyı kilitledim...
Ilık duşumu alıp çıktığım zaman bile Robert yerinden kıpırdamamış nasıl bıraktıysam o şekilde yatıyordu. Dolabı açıp içinden yazlık bir elbise çıkardım. Beyaz askılı ve pembe çiçek desenliydi. Bornozumu çıkarıp onu giydiğimde ıslak saçlarımı yandan örerek ne olur, ne olmaz diye ince beyaz hırka aldım. Robert'i rahatsız etmeden aşağı mutfağa indiğimde kahvaltı hazırlamaya koyuldum.
Masadan uzaklaşıp hazırladıklarımı gülerek süzdüm. Elimden geldiğince en iyisini yapmaya çalışmıştım. Hatta internetten değişik çeşitler için yardım bile almıştım. Onun beni şımartması gerekirken ben yapıyordum ve bu haksızlıktı. Yine de güzel geçen gecenin sabahı için görmemezlikten geldim.
Sırtım kapının önünde olduğundan belime dolanan güçlü kolların sahibini göremedim. Çenesini omzuma koyup, bel boşluğuma parmağıyla tuhaf şekiller çiziyordu. İçimde kelebekler hareket ederken, dün gecenin izleri aşağı kısımda kendini belli etti.
"Günaydın hayatım. Ben hazırlayacaktım ama kalkamadım. Özür dilerim."yüzünü görme isteği ağır basmıştı. Çünkü uyku mahmurluğuna karışan sesi kulaklarıma dolunca kalbim patlayacakmış gibi hissettim.
Ona doğru dönüp yeni çıkan sakallarında parmaklarımı gezdirdim. "Kesinlikle senin hazırlaman gerekiyordu ama bu seferlik affettim."gülümseyip burnumun ucuna öpücük kondurdu.
Kanım alevlenirken sakallarında gezinen parmaklarım ensesine kayarak kıvırcık saçlarıyla oynamaya başladım. Enerjime yeni yeni kavuşurken, parmak ucumda yükseldim ve acemice dudaklarından öptüm. İlk tepki alamadım. Fakat kendini hemen toparlamıştı. Kontrolü ele alıp beni yönlendirirken belimden aşağı yavaş bir şekilde avucunu indiriyordu. Her inişte bedenim daha çok tutuşuyordu. Dudaklarımız ahenklerini bozmadan birbirine karışıyordu. Robert bedenine, bedenimi yaslarken sertliği hissettim. Bir küfür mırıldandı dudaklarımdan ayrılınca. "Çok ateşlisin bebeğim."nefesi yüzüme çarparken omzuna vurup başımı göğsüne yasladım.
Utanmak dün gecenin ve bu sabahın ilk yarısında baş göstermişti. Şimdi utanılacak bir durum kalmamıştı. Sonuçta kocamdı ve bu gibi durumlar tekrarlanacaktı. O yüzden alışmam gerekiyordu.
"Teşekkür ederim. Sende hiç fena değilsin, sevgilim."mırıldanıp kalbinin yakınlarına, tişörtünün üzerinden bir öpücük bıraktım.
Saçlarıma öpücükler bırakan adamı kolundan tutup hazırladığım masaya oturttum. İlk özel sabahımıza... Çünkü bundan sonra ne olacağını bilmediğimiz yollara girecektik. Sağ kalıp kalmayacağımdan, ya da birimizden birinin ölmeyeceğinin garantisi yoktu. En azından birbirimize bunu borçluyduk. Bir gün bile olsa, bunları hak ediyorduk.
Türkiye;
Adam kucağında taşıdığı 6 yaşındaki minik kıza baktı. Çok güzel diye geçirdi içinden. Gerçekten güzel bir kızdı. Kıvırcık saçları beline düzgün bukleler halinde dökülüyordu. Küçük dolgun dudakları, hokkalı ama küçük biçimli burnu ile çok güzel kız çocuğuydu. Sevdiği eniştesinin kucağında onun boynuna sıkıca tutunurken, kuzeni Ayza'nın yanına gittiklerini sanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı
FantasiO buz mavisi gözleri olan bir Avcı... Ayza ise yalnızlığında kavrulan biri... Onları bir araya getiren Alex'in içinde yanan intikam ateşi... Ayza'nın tek istediği aşktı ve bulmuştu... Alex de, kurtları avlayan aile soyunun gereğini yapan genç bir A...