Alex;
Artık ay batmış, güneş doğudan doğmaya başlamıştı. Alex uyku girmeyen buz mavisi gözlerini ovuşturarak önündeki fotoğraflara bir kez daha nefret ile baktı. Baktıkları onu iyice sinirlendirmekten öteye gidememişti ne yazık ki. Fotoğraflara bakmaya daha fazla dayanamayacağını anlayınca tek elinde avuçlarının içinde top şeklinde buruşturup bir köşeye attı. Ellerini siyah saçlarından geçirip etrafta kırıp dökecek bir şeyler aradı. Bulamayınca da ayağa kalkıp orta da duran masaya sert bir tekme attı. Attığı tekmeden sonra siniri hafiflemek yerine yeniden artmıştı. Tekrar tekrar masaya vururken aklındaki tek şey intikamıydı...
"Ne olursa olsun anne ve baba, ne olursa olsun intikamınızı alacağım." Dedikten sonra masaya son kez tekme attı. Artık ayağı acımaya başladığından olduğu yerde durdu. Gözleri ile evi tararken bir yere odaklandı. Ailesinin fotoğrafını görünce gözleri orada takılı kaldı. Fotoğrafın olduğu yere yaklaşarak eline aldı çerçeveyi. Parmağını annesi ve babası üzerinde gezdirdikten sonra dudağının çeyrek kısmı denilecek bir harekette gülümsemişti onlara. İçindeki acı bir yerlerden sızlamıştı yeniden. Onları özlüyor, hala öldürüldüklerine inanamıyordu.
Elindeki çerçeveyi yerine koyup yeniden tekrarladı. "Ne olursa olsun. İntikam için her şeyi yapacağım. Sizin kanınız asla yerde kalmayacak." Derin bir nefes alıp koltuğa doğru ilerledi. Ceketini alıp üstüne giydi. Şehir dışındaki küçük kulübesinden çıkarken yeniden planını şekillendiriyordu. Çünkü beklemeye sabrı kalmamıştı.
Ormandaki evi ana yola çok yakın olduğundan arabasının yanına gitmesi uzun sürmedi. Kot pantolonundan son model Audi R8 Coupe'nin anahtarlarını çıkarıp uzaktan kumandası ile kilitleri açtı. Kapıyı sertçe kapadığında arabasının gazına basıp çoktan son sürat kullanmaya başlamıştı. Arabanın tekerlekleri büyük bir sürtünüşle yolda ilerlerken, asfalt resmen eriyordu.
Okul ile ev arası çok uzun olduğundan en az altındaki araba sayesinde bir buçuk saatte geldi. Bahçeden girip parka yerine girerken kendine yer aramaya başladı. Sonunda park yeri bulduğunda on dakikasını bunun için harcadığına inanamıyordu. Kapısını açıp dışarı çıktığında okuldaki bütün kızlar ona dönmüş fısıldayarak bir şeyler anlatıyorlardı. Alex ise bir şey olmamış gibi davrandı. Görmezden gelerek arabasını kilitledi ve okulun girişine girmek için adımlarını hızlandırdı. Kızların her yanından geçerken onu hayranlık ile süzmelerine alışıktı. Hatta bu durum gülümsemesine sebepti. Yine de onların yapmacılıklarından uzak duruyordu. Kızlar onun gözünde tek gecelik ve basitti. Tek istediği kafasındakini gerçekleştirmekti.
Ayza'nın ağzından;
Çalan alarmımı kapatmak için yine her sabah olduğu gibi büyük bir uğraş verdim ve o sırada masanın üstündeki birkaç defteri de düşürmüş bulundum. Yine de zaferime ulaştığım için oluşan zahiyatı umursamadım. Sanki üçüncü dünya savaşını kazanmış gibi hissediyordum. Yatağımda gerinerek esnerken bir tarafta da sağ elim ile telefonumda gelen mesaj var mı diye kontrol ediyordum.
Hayal kırıklığına uğramam çok sürmedi. İndirimlerden başka kimse mesaj atmamıştı. İçimde bir yerlerde bir sızı oluştu. Yalnızlığımın sızısıydı bu. Hâlbuki güne güzel ve mutlu başlamak için yatmıştım. Şuan ki durumum hiç öyle değildi. Sonuç kocaman bir boşlukta kavrulan hüzündü.
Yorganı sinirle üstümden attıktan sonra direk banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi de fırçaladıktan sonra odaya döndüm. Giysilerimi Allahtan akşamdan hazırlamıştım da bir de bunun için uğraşmayacaktım. Altıma siyah dar paça pantolonumu, üstüne de beyaz ince örgü kazağımı giydim. Saçlarımı da tepemde topuz yaptım. Makyajı sevmediğimden biraz dudağıma parlatıcı ve kirpiklerime de rimel sürdüm. Yere düşen defterlerimi de alıp ufak çantamı koluma taktım. Okula gitmeye hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı
FantasyO buz mavisi gözleri olan bir Avcı... Ayza ise yalnızlığında kavrulan biri... Onları bir araya getiren Alex'in içinde yanan intikam ateşi... Ayza'nın tek istediği aşktı ve bulmuştu... Alex de, kurtları avlayan aile soyunun gereğini yapan genç bir A...