2.bölüm

8.3K 245 26
                                    

Alex;

Kendini sıcak suya bıraktığında vücudundaki kaslar gevşerken, tek istediği ellerindeki kanın gitmesiydi. Görüntüler gözünün önüne geldikçe kendinden iğrendi. Yüzünü buruşturarak duvara yumruğu ile vurdu. Bu onun rahatlama yöntemlerinden biriydi. Ne zaman bir şeye kızsa; ya duvarı yumruklardı. Ya da bir yerlere tekme atardı.

Küvete baktığında kanların sular ile kayboluşunu izledi. Öldürmekten nefret eden adam şimdi öldürmekten hoşlanmaya başlamıştı. Günahını biliyor ve bunun ile yaşamaya devam ediyordu. Küçüklüğünden beri onu öldürmeye programlamışlardı. Alex de sadece ona öğretileni yapıyordu. Gözlerini kapadığında bir yerlerden ölenlerin görüntüsü gelip başköşeye konuyordu. O bataklığa çekilen biriydi. Kendisi yok olana kadar da o bataklıkta batacağını biliyordu.

Buz mavisi gözleri acıyı gözbebeklerine kadar istiyordu. Şiddetini ve öfkesini canlı tutmasına yarar sağladığını düşünüyordu. ‘Yapacaklarımdan dolayı bunlara ihtiyacım var’ diye mırıldandı. İntikam onun için soğuk yenen yemeğin kendisi olup çıkmıştı. Güçlü olması içinde daha da öldürmeye ihtiyacı vardı. Bu da ancak dolunayda daha çok oluyordu.

Suyu kapatıp küvetten çıktı. Havluyu beline sararak odasına gitti. Bir taraftan saçlarını havlu ile kurulayıp, bir taraftan da Ayza’yı nasıl ağına takacağını düşünüyordu. Saçlarının ıslaklığının gittiğinden emin olunca havluyu yatağına attı. Belindekini de çıkarıp onu da diğer havlunun yanına fırlattı. Altına siyah pantolonunu, üstüne de siyah kısa kollu tişörtünü giydi. Kafasını cama çevirip havayı da kontrol etti. Ağaçlar soğuk havayı temsil eder gibi bir ileri, bir geri sallanıyordu. Alex nefesini seslice verip deri montunu üstüne geçirdi. Ellerini de saçlarını götürüp şekil verdikten sonra oturma odasına gitmek için odasından çıktı.

Oturma odasında siyah koltuğun üzerinde oturmuş düşünüyordu. Bu seferki öldürdüğü kolay olmamıştı. Onu çok zorlamıştı. Ama bilgileri de almıştı. Bunun verdiği zafer ile gülümsedi. Ellerini ovuşturup “Hazır olun. İntikam yakında.”dedi. O güzel gözlerinden adeta ateşler fışkırıyordu. Sinirlendiğin de buz mavisi daha da koyulaşıyordu. Aynı yoğun baktığın da olduğu gibi… Koltukta geriye doğru yaslanıp gece olanları düşünmeye başladı.

 6 saat önce;

Gece yoğun karanlığını sermişti her yere. Herkes sessizce uyurken Alex iş başındaydı. Yine baştan aşağı siyahlar içinde avına odaklanmış çalıların arkasında bekliyordu. Bu gece dolunay olmasa da, birkaç kişiden; yaşlı Kurtlardan birinin gece atıştırmalık için dışarıya çıkacağını duymuştu. Alex de bunun üzerine hazırlık yapmıştı. Silahına gümüş mermileri koyup, oklarının ucunun da gümüş olmasına dikkat etti. Babasından kalan gümüş hançeri bile aldı.

Yeni çıkan çok malzemeler varken, o eski usul gitmeyi seviyordu. Ailesinden böyle görmüştü. Ata mesleği olduğundan yüzyıllardır sürüyordu. Herkesten eski kökendi onların soyu. O yüzden daha çok bilgi ve birikim vardı. Tek yüz karası anne ve babası olarak nitelendiriliyordu ne yazık ki. Şuana kadar onun ailesinden başkası, aile de Kurtlar tarafından öldürülmemişti. Alex de içten içe buna köpürüyor, ailesinin zayıf olduğunu düşünüyordu. Kendi başına soyadının namını temizleme görevini üstlenmişti. Öldürdükleri ile de bunu kanıtlamıştı. Sadece ailesini öldüreni öldürmediği için diğer Avcılar arasında pek kabul görememişti.

Diğer taraf ailesini suçlamaktan uzaktı. Onlar tanıdığı en iyi ebeveyndi. Alex’i kötülüklerden korumak için ölümün önüne atlamışlar ve onu yalnız bırakmışlardı. Ondan Alex’in bir yanı onları suçlayamıyor, yaslarını tutuyordu.

Alex ormanın karanlığında uluma sesi duyunca kulaklarını kabarttı. Uluma sesini duyunca durduğu yönün aksine sol tarafa doğru yürümeye başladı. Ayağının altında yapraklara dikkat ediyordu. Dikkat ettiğince yürüse de, ayaklarının altındaki yapraklar çatır çutur sesler çıkarmaktan geri kalmıyordu.

AvcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin