29.Bölüm

1.9K 87 12
                                    

Alex;

Tam üç gün olmuştu merkeze gelip yerleşmemiz. O günden beri düşünüyordum. Hayatımın tamamını gözden geçirirken, durgunluktan da yararlanıyordum. Çocukluğumun güzel zamanları, ergenlik döneminde kızların peşinde dolaşmam, ailemin ölümünün ardından buzların içine gömülmem... Hepsi keşmekeşti benim için. Amacım intikam almaktı. Alıyor muydum, kesinlikle hayır çünkü babasından çok kızı üzülüyordu. Zaten Damla'yı sevdiğini açıkça söyleyen bir adamdan beklenilmeyen davranış Ayza'ya üzülmesi olurdu. Ayza ise; geldiğimizden beri donuk gözlerle etrafa bakıyor, sevginin küçüklüğünü görüyordu bu sayede. Onun için yapacağım çok şey vardı bunu biliyordum. Kollarımın arasına alıp sarmalasam kendine gelecekti. Ya da ona sihirli sözcükler fısıldasam eski Ayza olacaktı ama yapamıyordum. Kendime göre bende haklıydım fakat buzluğumdan yavaşça arınıyordum. Damla sayesinde oluyordu bu. Olmayan kız kardeşim yerine koyuşumun ardından birde giderken hissettiğim hüzün, ona sarılıp vedalaşmam bir kez daha sorgulamaya itmişti beni. Aniden oturduğum yerden kalktım ve salona gitmek için çalışma odamdan çıktım. Almış olduğum kararın ne kadar doğru olduğunu birazdan görecektim ve bir ilk olarak onca seneden sonra kalbimi aralayacaktım.

İçeri girdiğimde yine Ayza'yı büyük camdan dışarı bakarken buldum. Yanına gidip bende dikilirken artık tuttuklarımı saldım.

"İyi misin?"dedim kollarımı göğsümde kavuşturup yandan ona bakarak.

Ağladığı şişmiş kırmızı gözlerinden, yanaklarında hala olan ıslaklıktan belli oluyordu. Burnunu çekerek,"Senin derdin ne? Söylesene ne?"dedi ilk defa baş kaldırarak. İlk defa sorgulayarak...

"Sensin. Benim bütün derdim sen oldun. Sana bağlandım ben Ayza. Önceden de dedim sana âşık değilim diyerek. Aştan daha kötü bu bağlılık... Bu yüzden seni istemiyorum ben. Bir kere istersem, sonsuza kadar isterim."şimdi karşılıklı birbirimize bakarken Ayza'nın mutlulukla ışıldayan gözlerine bakıyordum.

"İste Alex. Ben sana aşkı öğretirim..."

"Öğretmezsin. Ama benim mutluluğum olur musun? En büyük zayıflığımsın."söylemenin verdiği rahatlıkla baktım gözlerine. Bu sefer gözlerinden akan yaşlar mutluluktu eminim.

Avucunu kalbime bastırarak,"Bu aşk değil de ne o zaman?"diye sordu.

"Bağlılık, güzelim. Bağlılık."ya da ileride âşık olacağımın temelleri atan adımlarım...

"Seni seviyorum ben. Her güzelim değişinde kalbimin ritmini bozuyorsun."

Acımasızca "Güzelim? Ağzımda beden bulmuş, bir cisim benim için. Çünkü sen benim; seveceğim kadın değil, öldüreceğim kadınsın..."dediğimde bile gözünü kırpmadan bana bakmaya devam ederken yutkundum.

"Ama şimdi değilsin Ayza. Şimdi sen, sevmeye çalışacağım kadınsın."dediğimde bende artık avucumu kalbine koymuş hızlıca artan ritimlere gülümseyerek bakıyordum.

"Alex..."daha fazla konuşmasına izin vermeden belinden tutup kendime çektim. Bedenlerimiz arasında boşluk olmamasına dikkat ederek tek vücut haline büründürdüm. Solgun dudaklarına kendi dudaklarım kapandığında onca zaman sonra unutmuştum alacağım intikamı.

Yarım tamamlanmış gibi hissediyordum. Her şey tamamdı, en önemlisi biz tamamdık. İncecik beli benim parmaklarım için yaratılmıştı sanki. Ya da dudaklarındaki sıcaklık, ağzının içindeki ıslaklık benimdi. Artık burnuma çarpan kokusunu sadece ben duyabilirdim. Dudaklarımız ayrıldığında alınlarımız birleşti. Nefeslerimiz birbirine karışırken iliklerime kadar sevebileceğimi hissediyordum. Şuan anlamıştım intikamımı ondan almak anlamsızdı. Veya ben içime işleyen bu kızdan dolayı öyle düşünüyordum.

AvcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin