Arkadaşlar 300 okuma oranı olmuş ve çok sevindim. Umarım yb beğenirsiniz. Yorum ve voteleriniz lütfen esirgemeyin :)
“Ayza!”
Banyoda elimde maşa ile gözlerimi devirmiştim. Annemin bağırması bütün ormanı inletmişti neredeyse.
“Geliyorum, bağırma anne.”diye bende ona bağırdım. İlk defa okul için bu kadar uğraş veriyordum. Onu bile çok görüyordu resmen kadın bana.
Siyah sırtıma dökülen maşa ile yaptığım kıvırcık saçlarımı banyodan çıkmadan kontrol etmiştim. Gözüme güzel gözüküyordum. İlk defa okula giderken bu kadar uğraş vermiştim. Hayatımda kontrolü ele alıp kendime bakmak iyi hissettirmişti. Bir umut benim de sevgilim veya arkadaşlarım olur diyeydi bu uğraşmalarım.
Banyodan çıkıp hemencecik aşağıya inmiştim. Mutfağa yaklaştığımda sesler duraksamama neden olmuştu. Fısıldayarak konuşmaya çalışsalar da sesleri ahşap duvarlarda yankılanarak; bana dönüyordu. Onlara kendimi belli etmeden köşeye sinmiştim.
“Kemal, bu gece bari evde ol. Ayza seni soruyor ve ben artık açıklama yapmaktan yoruluyorum. Kızını düşünmüyor musun artık?”
“Bak hayatım, ben de evde olmak istiyorum. Ama olmaz. Bu akşam işler var.”
“Biliyorum. Ya sana bir şey olursa?”
“Sessiz ol, Ayza duyacak şimdi. Hem bana inan bir şey olmayacak. Lütfen keselim burada!”
Annem, babama bir şeyler daha söylemiş ne yazık ki onları duyamamıştım. Annem, babamın işinden bu kadar neden korkuyordu ki? Alt tarafı paralar ile ilgileniyordu. Bir şey olmamış gibi mutfağa gitmiştim. Annem ve babam benim geldiğimi görünce konuşmalarını kesmişlerdi. Yüzlerine gülümsemelerini yapıştırdıklarında; bende aynısı yapmıştım. Yüzümde gülümseme ile babamın arkasına gitmiştim. Kollarımı da boynuna dolayınca yanağına sulu bir öpücük bırakmıştım.
“Babaların en yakışıklısı, nasılsın?”
Babam da kollarını, kollarıma sararak “İyiyim güzel kızım. Sen nasılsın bakalım? Geçte karşıma konuşalım.”dediğin de annemin yanağını da öpüp karşılarına geçmiştim.
Mutluydum. Babamı uzun aradan sonra masada görmek içimdeki kuşların kanat çırpmasını sağlamıştı. Türkiye de olduğumuz gibi bir aradaydık. Hiçbir şey olmamış, yaşanmamış zamanlardaydık.
“Söyle bakalım kızım okulun nasıl? Arkadaş bulabildin mi?”
“Okulum iyi baba. Arkadaşlarım var. Yani buldum.”gözlerimi masadaki yemeklere çevirmiştim. Babama yalan söylemek canımı yakmıştı. Bir taraftan da, arkadaşımın olmayışı sol yanıma kamcı görevi görmüştü.
“Aferin kızıma benim. Ben sana demiştim hanım, bizim kız alışır buralara diye.”
“Evet, Kemal haklısın.”dediğinde masadan başımı kaldıramamıştım.
Annem yalan söylediğimi hareketlerimden anlamıştı. Zaten bulsaydım hemen anneme anlatırdım. Babam ise benim eskiden arkadaş saydığım kızın yaptıklarını unutacağımı sanmıştı. Yanılmıştı. Geldiğimden beri tek arkadaşım kendim olmuştum.
“Babacığım akşam evde olacaksın değil mi?”dediğimde meyve suyumdan bir yudum almıştım. Gözlerim babamın üzerindeydi.
“Olamayacağım güzel kızım. Patron işler var dedi. Hem para lazım eğitimin için; bu yüzden çalışmam gerekiyor.”
Başımı sallayarak anladığımı belirtmiştim. Babamın bir şeyler sakladığından şüphelensem de sesimi çıkarmamıştım. Er ya da geç neler olduğunu çözecektim. Bunun bu geceki iş ile ilgili olduğundan emindim. Sessiz geçen kahvaltının ardından okula gitmek için masadan kalkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avcı
FantasyO buz mavisi gözleri olan bir Avcı... Ayza ise yalnızlığında kavrulan biri... Onları bir araya getiren Alex'in içinde yanan intikam ateşi... Ayza'nın tek istediği aşktı ve bulmuştu... Alex de, kurtları avlayan aile soyunun gereğini yapan genç bir A...