Bir karar aldım; artık sınır koymak istiyorum. Belli bir sınırı geçmediği sürece bölüm hazır olsa bile yayınlamayacağım çünkü ben o kadar uğraşıyorum ama kimse umursamıyor gibi:(
Bölüm hazır değilse de müsait olduğum kadarıyla yazmaya uğraşacağım
35 Oy sınırı tamam mı?
Yorum sınırı koymak istemiyorum ama siz yine de yapın olmaz mı?
Kontrol etmedim
İyi Okumalar..
***
"Hyunjin hazır değil misin daha?"
Kapının ardından duyduğum sesiyle son kez aynada kendime bakıp heyecandan terleyen ellerimi beyaz pantolona sürüp sıktım. Saçlarım hala Felix'in ilk yaptığı gibi düzenli ve güzel dursa da elimle bir kaç teli düzeltip kapıyı açtım.
Açtığım gibi göz göze geldik ve bana gülümsedi, ben de ona. Tamam şimdiye kadar bir sorun yok gibi ancak asıl şimdi yaptığı biraz heyecanlanmamı üst seviyeyi taşımıştı.
Gözlerini gözlerimden ayırıp beni baştan aşağı süzdüğünde dudaklarında ki gülümseme gitti, onun yerine dudakları aralandı. Buna eş zamanlı olarak gözlerini bir kaç kırpıştırdı ve tekrar çıkardı o güzel gözlerini gözlerime. Tekrar bir gülümseme takınmıştı ancak afallamıştı.
"Hyunjin.."
"Olmamış mı?"
Hızla ellerini iki yana sallayıp bir kaç adım attı bana doğru.
"Çok, çok güzel olmuşsun. Sadece.."
Durdu bir süre, dudaklarını yaladı.
"Güzel olmuşsun işte"
Onun bu haline gülümsedim ve başımı yere eğdim. Ufak ve sessiz bir teşekkür edip ardımda ki kapıyı çektim. Atölyesine gitmek için sabırsızlanıyordum ama en çokta tekrar bir şeyler çizebilecek olmak beni yerimde durmaz ediyordu. Oraya buraya koşup, zıplamak ve kahkahalar atmak istiyordum.
"Ama bembeyaz giyinmişsin, fazla belli olur renkler"
"Ben resim yaparken hep bembeyaz giyinirdim, tüm renkler üzerimde özgürce izlerini bıraksın istiyorum."
Ufak gülümsemesi genişlerken gözlerinin içi adeta parlıyordu. Etrafa yaydığı feromonlar onun mutlu hatta fazla mutlu olduğunun göstergesiydi. Daha da heyecanlanmıştım işte, zaten kendimi dizginlemek zordu.
"Hey sakin ol, sen heyecanlanınca çok güzel bir koku yayılıyor etrafa. Bu kadar çok heyecanlandığına göre artık gidebiliriz"
Ben heyecanlanınca çok güzel bir koku mu yayılıyor etrafa? Yani bu benim güzel koktuğumun, feromonlarımı beğendiğinin göstergesiydi değil mi? Yüzüm ufaktan kızarmaya başlarken ondan önce merdivenleri inmeye başladım. Ardımdan geldiği adım seslerinden belliydi, o sırada mutfaktan çıkan Yunji Hanım ve Felix gülümseyerek bize bakıyorlardı.
Aslında sırıtıyorlardı sanırım..Sonra Felix göz kırptı. Ne oluyor ya?
"Nereye böyle oğlum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
every day in heaven | hyunin, omegaverse
Fanfictionev, kendini ait hissettiğin yerdir.. -omega hyunjin -alfa jeongin -mpreg -kurt formu yok