4: Korkutuyorsun Onu!

2.9K 322 123
                                    

Kısa bir bölüm :(

Kontrol etmedim

İyi Okumalar..

***


"Ağrın var mı?"

"Az önce verdiğin ilaçlar sayesinde, hayır. Teşekkür ederim"

Felix bacağıma yaptığı pansumanın ardından sargı beziyle sarmış ve yatakta gülümseyerek karşıma oturmuştu. Seungmin erkenden işe gittiği için, Felix ondan öğrendikleriyle pansuman yapıyordu. Bugün hafta başıydı ve Seungmin hastaneye gitmişti, Chan hyung şirkete gitmişti. Felix'in anlattıklarına göre, Chan hyung kendi aile şirketlerinde Ceo'ydu ve Seungmin bir hastanede doktorluk yapıyordu. İsminin Jeongin olduğunu öğrendiğim o alfa ise kendi resim atölyesini açmış ve uzun zamandır orayı işletiyormuş, oldukça da ünlü olmuş. Sabah erkenden yakın zamanda bir sergisi olduğu için çalışmak adına atölyeye gitmişti.

Evden çıkmadan hemen önce ben etrafta Felix'in peşinde dolanırken karşılaşmıştık ve bir süre tekrar birbirimize bakmıştık. Sanırım bu bizim aramızda bir gelenek haline gelecekti, gözlerimiz buluştuğunda sanki dünya yansa umurumuzda değildi, öyle dalıp gidiyorduk ki bu sadece iki saniye bile sürse sanki saatlermiş gibi geliyordu. En azından bana öyle geliyordu.

Bana iyi olup olmadığımı sormuştu sonunda konuşmayı akıl edip ve bende utana sıkıla iyi olduğumu söyleyip teşekkür etmiştim. Kalbim yine hızından bir şey kaybetmiyordu tabi. Sonra 'görüşürüz' deyip çıkıp gitmişti. O çıktıktan sonra daldığım kapıdan dikkatimi çekemeden kendi kendime 'görüşürüz' demiştim. Ne aptalca değil mi? Madem adama görüşürüz diyeceksin ne diye o gittikten sonra diyorsun değil mi? Ancak o zaman konuşacak gücü kendimde bulamamıştım.

Şimdiyse Felix ile biraz daha kaynaşmaya çalışıyorduk, o çok enerjikti, hayat doluydu. Onun bu hallerinde eski beni görüyorum. Ben de asla yerimde duramaz, gülümseyip durur, etrafımda ki insanları ve kendimi eğlendirebilmek için elimden geleni yapardım, ama eskiden..

Küçükken bir arkadaşım vardı, anne ve babamı kaybetmeden önce evimizin yanına taşınmışlardı, benden bir kaç yaş büyüktü ve alfaydı. Annem ne kadar dikkatli olmamı söylese de onu dinlemedim, çünkü o bana zarar vermezdi. Öyle de oldu, 4 yıl boyunca beraberdik, sıkı arkadaşlar olmuştuk. 

Oyunlar oynuyorduk ve beni her şeyden, herkesten koruyordu. Dizim kanasa hemen kucağına alıp anneme götürüyordu, sokakta ki çocuklar bana kötü davransalar onlarla kavga ediyordu. Ancak anne ve babamı kaybetmeden sadece bir kaç ay önce taşınmışlardı başka bir ülkeye ve bir daha asla görüşememiştik. Onu özlüyorum..

"Neden sürekli teşekkür ediyorsun? Yanlış anlama lütfen. Sadece zorunda değilsin, arkadaşımın yanında olmak benim için sorun değil"

Felix'in bu tatlı halleri o kadar hoştu ki, biraz daha alışmama sebep oluyordu. Arkadaş olduğumuzu söylüyordu dünden beri sürekli. Onun gibi bir arkadaşım olduğu için şanslıydım.

"Bana kızma ama teşekkür ederim"

Kendimi tutamayıp güldüğümde onun da çatılmış kaşları tekrar eski haline gelip ortaya bir kahkaha bırakmıştı. Sanırım hala birilerini güldürebiliyordum ha..

"Bu seferlik kızmayacağım ama son olacak"

Onu başımı sallayarak onayladığım sırada odanın kapısı hızla açılmıştı, o kadar hızlı ve sert açılmıştı ki korkudan olduğum yerde sıçradım ve bedenimi geriye çektim. Korkmuştum çünkü hala benim peşimde olduklarının elbet bilincindeydim ancak içeri beklediğim kişilerin hiç biri girmedi. 

every day in heaven | hyunin, omegaverse Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin