Bundan sonra çoğunlukla karakter açısından değil de, üçüncü bakış açısından yazacağım
Oy sınırı; 62
Yorum sınırı; 200
Kontrol etmedim
İyi Okumalar..
***
Yazar Pov.
Hayat dönüm noktaları ile dolup taşar öyle değil mi? Monoton bir günde alışagelmedik olay olur ve bu insanı öyle etkiler ki; aklının mutlaka hep bir köşesindedir. Bir akışın içinde yaşarken ona alışmış ve hayatını ona göre düzenlemişken bazı şeyler sayesinde bunlar tümüyle yok olur. Bu ya bir düşünce, ya bir söz ya da bir insan sayesinde olur.
Öyle ki Jeongin için de Hyunjin dönüm noktasıydı. Onun hayatı monoton ve sıkıcıydı. Sabah kalkar, atölyeye gider, çizim yapar ve eve gelirdi. Bu kadar. O koskoca gün içinde yaptıkları buydu. Kendisi bile şikayetçiydi ancak bağımlı gibiydi, asla bundan vazgeçemiyordu.
Hyunjin'i tanımış olmak, onu sevmek daha önce aklına bile gelmezdi. Onu her şeyden, herkesten çok seveceği, ona zarar gelmemesi için canını bile ortaya koyacağı biri vardı artık hayatında. Sadece hal ve hareketleri değil, ruhu bile değişmişti genç alfanın. Sanki büyük, karanlık bir ormanda tek başınaydı ve üşüyordu ta ki omegayı bulana kadar. O günden sonra her günü sanki çiçek bahçesinde oraya buraya koşuşturur gibiydi, heyecanlı ve eğlenceli.
Henüz yeni bulduğu ruhunu, kaybetmek istemiyordu alfa. Bunun için elinden gelenin daha fazlasını yapacaktı.
"Oğlum?"
Jeongin daldığı pencereden annesinin ona seslenmesi ile ayrıldı. Elinde ki yorgunluk için yaptığı kahve çoktandır öylece beklediği için soğumuştu ve Jeongin bunun hiç bir şekilde farkında olmamıştı. Büyük kupayı masasına bırakıp oturduğu koltuğun karşısında ki tekli koltuğa annesinin oturmasını izledi.
Eve geleli üç veya dört saat oluyordu ve Jeongin gelir gelmez Hyunjin'in yaraları için bir doktor çağırmıştı, sargıya alınan bazı sıyırıklar vardı. Karnında ki ve daha bir çok yerinde ki morarmalar için verilen kremi Felix kendini ağlamamak için sıkarken sürdü. Hyunjin ise sanki tüm ruhu ve duyguları çekilmiş gibi sesini dahi çıkarmamıştı eve geldiklerinden bu yana. Felix kremi sürerken canı acısa bile yanağının için ısırıp sesinin çıkmasını engellemişti. Yüzünü buruştursa bile sesi çıkmamıştı. Gözleri donuk bakıyordu ve dudaklarını ısırmaktan yaralamıştı.
Jeongin kaç defa onunla konuşmak istediyse omega boş boş yüzüne bakıp gitmişti ortamdan. Ona minnettardı tekrar kurtulmasına yardım ettiği için ancak hala kırgın olan bir kalbi ve kurdu vardı. Hyunjin büyütmek istemese de, kurdu kontrolü eline alıyordu. Alfasına küskündü omega kurdu.
"Nasılsın?"
"Anne doğruyu söylemim ister misin?"
Yunji başını sallayıp elini oğlunun bacağına koyup hafifçe sıktı. Jeongin dirseklerini dizine yaslayıp ellerini birbirine geçirdi.
"İyi değilim anne, çünkü o kötü.."
Boğazının kuruduğunu hissetti ve yutkunup dudaklarını ıslattı diliyle.
"Pişmanım. Eğer ona bilinçsizce öyle davranmasaydım o acıların hiç birini yaşamayacaktı. Benim aptal takıntım yüzünden gitti."
"Oğlum lütfen kendini böyle harap etme. Halledilmez mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
every day in heaven | hyunin, omegaverse
Fanfictionev, kendini ait hissettiğin yerdir.. -omega hyunjin -alfa jeongin -mpreg -kurt formu yok