Diğer bölüm sınırı yükseltip hadi geçin bakım dediğim için dimi bu siniriniz, LAN ACIYIN BANA
Oy sınırı; 50 ;)
Yorum sınırı; 160
İyi Okumalar..
***
Jeongin Pov.
Babam benim için her zaman örnek aldığım ve alacağım biri olmuştur. Anneme, kardeşlerime ve bana karşı olan tutumu o kadar gurur vericiydi ki; düşünsenize dışarıya kök söktüren, ailesini korumak için her şeyi yapan adam eve gelince küçük çocuklarının onun tepesine çıkmasına izin veriyor, onlar ne isterse yapıyor, hangi şekle girmelerini isterse giriyordu. Anneme bir kere bile sesini yükselttiğini hatırlamıyorum, ben onun çizimlerini mahvetsem de asla kızmayıp beni bacağına oturtup onu izlememi sağlıyordu.
Sonra hastalığını öğrenmiştik ama o zaman bile asla bize bunu hissettirmedi, sürekli gülümseyip 'atlatacağız' dedi. Bunu da atlatırdık elbet değil mi? Atlatamadık. Babamı kaybettim, hayatımı kaybettim. Okula gitmeden önce onu çokça sevdiğim söyleyip öpmüştüm bolca, mutluydum o zamanlar çünkü doktorlar durumunun iyiye gittiğini söylüyordu.
Gitmiyormuş ama, hatta daha da kötü duruma gelmiş ve sonunda benim güçlü babam bu acıya dayanamayıp kapamış gözlerini. Okuldan döndüğümde elimde babam için aldığım yeni boya renkleri vardı, aklımda yine atölyeye gidip anlamsız resimler yapmak vardı. Bunların hiçbirini gerçekleştirecek babam yoktu artık yanımda.
Eve geldiğimde annemin baygınlık geçirdiğini ve odasında olduğunu öğrendim, teyzem, amcam hepsi buradaydı ağlıyordu. Onlara inanmak istemedim babamın odasına çıktım ama Felix babamın boş yatağına öylece oturmuş ağlıyordu. Chan hyung odanın bir köşesinde yere çökmüş ağlıyordu sessiz sessiz. İşte o an anladım, kahramanımı kaybettiğimi.
O günden sonra asla eski ben olamadım, çabaladım ama olmadı. Babam yoksa her şey anlamsız gibiydi. Krizler geçirdim, kaç kere annemi uykusuz bıraktım. Asla eskisi gibi olamadım.
Ama babamdan bana kalan tek şeyi tekrar yönetmeye, hatta daha da büyütmeye karar verdim. Atölye. Babamdan bana kalan tek şeydi, içinde onun çizdiği tablolar ve benim onun yanında anlamsız ve düzensizce çizdiğim resimler vardı. Babamı kaybettikten bir kaç yıl sonra oraya girebildim sonunda ve her yerde ki tabloları toplayıp ağlaya ağlaya bir odaya tıktım hepsini, çizimler ve çerçeveler ile birlikte. Canım acısa da yaptım bunu çünkü onları gördükçe kendime gelemiyordum, daha da kötü olup ailemi üzüyordum.
Evde ki tüm fotoğrafları topladım ve o odaya tıktım. Benim için takıntı haline gelmişti artık bu durum.
O günden sonra asla girmedim o odaya, tüm odaları isteğime göre dizayn ettim ama o oda ve eski kapısı öylece kaldı.
Şimdiyse asla girmeye cesaret edemediğim odanın tam ortasında ağlamalarımın dinmesini bekliyordum. Başım ellerim arasındaydı ve gözlerim etrafı turluyordu, değişen hiç bir şey yoktu anılar hala yerli yerindeydi sadece biraz tozluydu.
Hyunjin'i bu odada öylece gördüğümde kan beynime sıçradı, aslında onun buraya ne kadar girme dememe rağmen girmesinden dolayı değildi. Yıllar sonra bu odayı görmek, içindekileri görmek etkilemişti beni, mutlu olmuştum asla üzülmedim. Ama bu anılarıma başka birinin ortak olma düşüncesi beni öfkelendirmişti. Acılarıma ortak aramıyordum ki ben sadece unutmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
every day in heaven | hyunin, omegaverse
Fanficev, kendini ait hissettiğin yerdir.. -omega hyunjin -alfa jeongin -mpreg -kurt formu yok