Diğer bölümün oy sınırı çok çabuk aşıldı, çok şaşkınım. 24 saatin yarısı bile dolmadan aşıldı. LAN MADEM BÖYLE HÜNERLERİNİZ VAR NE DİYE GÖSTERMİYORSUNUZ!?
Allahtan bölüm hazırdı lan jşjşpöqazm
Oy sınırını yavaş ve tek tek çıkaracağım; bu bölümün ki 37 oy :)
İyi Okumalar..
***
Jeongin Pov.
O geleli tam bir ay olmuştu ve çoktan alışmıştık hepimiz ona, o da sanırsam bize. Bu süre içinde dışarı çok kez çıkmıştı ve bir daha kimseyi görmediğini söylemişti. Sanırım artık aramayı bırakmışlardı.. Bugün de Jisung ve Minho Hyung'un nişan töreni vardı, Jisung ne kadar sade bir düğünün yeteceğini söylese de annesi asla kabul etmiyor ve her şeyin geleneklerine uygun olacağı hakkında diretiyordu.
Bir kaç gün önce nişan için alışveriş yapmıştı bile ve Jisung o kadar güzel olacaktı ki, Minho hyung bayılmasa bari. Hyunjin için de bir kaç bir şeyler almıştı annemler ve güzel olacağını düşünüyordum. Annem onunla çok ilgiliydi, saçlarını bile yapmıştı bugün için ve oldukça güzel görünüyordu. Kıyafetinin üzerinde nasıl duracağını bilmiyordum ancak her halükarda güzel olacağından emindim.
"Ne düşünüyorsun bakalım burada böyle tek başına?"
Şuan Chan hyung ile Minho hyung'un yanına gelmiştik, bir sorun var mı diye etrafı kontrol ettik. Şimdiyse nişana saatler kalmıştı, Minho hyung elinde ki iki kahve bardağı ile geldi yanıma. Chan hyung balkona çıkmış ve orada Seungmin ile konuşuyordu. Bir sorun var mı veya bir ihtiyacı var mı diye sürekli arayıp duruyordu çocuğu.
"Öyle, dalmışım"
Elime tutuşturduğu sıcak kahve bardağı ile kısaca teşekkür edip gülümsedim. Karşımda ki tekli koltuğa oturup arkasına yaslandı. Dirseklerim, dizlerim üzerinde dururken öylece elimde ki bardak ile yere bakıyordum.
"Ben bir şeyler duydum"
Minho hyung bir yandan kahvesinden yudum alırken diğer yandan sırıtarak bana bakıyordu. Kim bilir Jisung neler dedi?
"Ne duydun?"
"Tutulmuşsun birine"
Sırıtması yüzünden gitmezken şaşkınlıkla dudaklarımı araladım. Cidden Jisung işin gücün yok heme sevgiline mi yetiştirdin? Hadi ben Felix'in bunları ona anlatacağından emindim ancak bu benim için yeniydi.
"Ah Jisung"
Minho hyung başını eğip güldü. Bense o sırada başka alemlerdeydim. Bir kere Hyunjin benim hayatıma nasıl bir anda girip böyle garip etkiler bırakmıştı ki? Onu bulduğumuz günü hatırlıyorum da; belki de Felix beni ikna etmeseydi ve oraya gitmeseydik, onunla tanışamayacaktım ve en önemlisi o canavarlarından kurtulamayacaktı. Artık şükreder olmuştum. Güzelliğiyle, masum bakışları ve gülümsemesiyle beni garip duygular içerisine itiyordu. Bir kere onun kokusu başımı döndürüyordu ve ne zaman karşılaşsak heyecanlandığını belli eden tatlı feromonları etrafta kol geziyordu.
Onun için endişeleniyordum, korkuyordum. Ona zarar gelecek her şeyden, herkesten korumak istiyordum. Neden bilmiyorum? Felix haklı mı yoksa? O benim ruh eşim olabilir mi? Ben böyle düşünüyorum peki ya o böyle düşünmüyorsa?
Kurdum onun kokusunu hissettiği zaman coşuyordu, kendimi sürekli gülümserken buluyordum. Genellikle bir şeyler yaptığı zaman tatlı surat ifadesi ve bir şeyi yapamadığı zaman sızlandığı için etrafına salgıladığı feromonlar bunu tetikliyordu.Onunla bu bir ay içinde çoğu kez gitmiştik atölyeye ve o kadar eğlenceli ve güzel zamanlar geçiriyorduk ki; bunca zaman o koca atölyede şarkı sözlerinden başka hiç bir şey duyulmazken, tüm şarkılardan daha güzel sesler, gülüşler yankılanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
every day in heaven | hyunin, omegaverse
Fanfictionev, kendini ait hissettiğin yerdir.. -omega hyunjin -alfa jeongin -mpreg -kurt formu yok