21.Bölüm: ❛Deprem❜

6.7K 365 77
                                    

Bölümleri daha önceden yazmıştım. Bu bölümü 6 Şubat'ta paylaşacaktım. Bölümün ismiyle o günün denk geliş şekli...

Cümle kuramıyorum aslında. Ne yazacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyorum. Sadece iyi olmamız gerektiğini biliyorum. Hepimize geçmiş olsun.

21.Bölüm: ❝Deprem❞

Annem ve babam, annemin gözyaşları eşliğinde arabalarına bindiler. Vedalaşırken duygusallaşan annem hem beni hem de kendini ağlatmıştı. Onlardan ayrıldığım için üzülüyordum ama bu üzgünlüğümü abartmamaya çalışıyordum. Eve çıkarken Gökbaran'a mesaj attım. Anında cevap verdiğinde bir nebze şaşırdım. Odama geçip üzerimi değiştirdim ve makyaj yaptım. Gökbaran yaklaştığını söylediği bir ses kaydı attığında kaydı yıldızlayıp anahtarı alarak evden çıktım. Buruk adımlarla merdivenleri indim çünkü döndüğümde ailemi evde bulamayacaktım.

Gökbaran, apartmanın kapısının önünde bekliyordu. Önce birbirimize baktık ardından kapıyı açtı. Yanına gittiğimde kimseye aldırış etmeden boynuna sarıldım. "İyi misin?" diye sordu.

"İyiyim ama daha iyi olacağım," diyerek boynundan ayrıldım. "Yanında uzun süre kalırsam, iyi olacağım."

"Hande, böyle söylediğinde göreve seninle gidesim geliyor."

"Beni nasıl götüreceksin yanında?" oyunbaz tavrım karşısında güldü ve saçlarımı omzumdan geriye attı. Ardından "Buramda," deyip kalbine parmağını bastırdı. "Kalbimde olduğun için bunun için düşünmeme gerek kalmıyor, çünkü sen hep benimle geliyorsun."

"Ağlayacağım şimdi," diye fısıldayıp kafamı yukarı kaldırdım ve gözyaşlarımın akmasını engellemeye çalıştım. "Ağlama, benim güzelim. Ağla diye söylemedim."

"Bana daha önce hiç yaşamadığım duyguları yaşatıyorsun. Beni o kadar mutlu ediyorsun ki, mutluluktan ağlamak istiyorum."

"Benim seni tam şu an öpemediğim gibi sende tam şu an ağlamayacaksın, mutluluktan olsa bile."

Beni eğlendirmeye çalıştığını biliyordum. Sakalını kaşıyıp "Aklın hep orada," dedikten sonra elini tuttum. "Gidelim hadi."

"Ada çok sevindi geleceğimizi söylediğimde. Arda'yı kendisinin hazırlayacağını söyledi." Arabaya bindiğimizde "Arda'da büyümüştür," deyip iç çektim. "Büyüdü." Telefonundan birkaç fotoğraf gösterdi.

Saçlarının asi tutamlarına ve kara gözlerine baktım. Fotoğrafıyla bile olsa onun ısırma isteğiyle dolmuştum. "Bence sana benziyor."

"Bende öyle diyorum ama Göktuğ kabul etmiyor. "

"İleride edecektir." Yüzüne bakıp onu kucağında bir bebekle hayal ettim. Babası olduğu bir bebekle, küçük bir kız çocuğuyla belki de... "Sen, baba olmayı düşündün mü hiç?"

"Düşündüm." Sessiz kaldığını bu konuyu yanlış bir zamanda açtığımı düşündüm. "Ben, eski ilişkimde evlilik yolunda ilerlemek istiyordum. Bir bebeğimiz olsun istemiştim. Ayrıldığımızda hiçbir zaman evlenemeyeceğimi düşündüm. Kimsenin mesleğimle beni kabul etmek istemeyeceğini, hayal ettiğim gibi bir hayat yaşayamayacağımı... En zor görevlere adımı yazdırdım, başvuru yaptım."

"Neden?" diye sorup konuşmasını böldüm.

"Çünkü gidersem şehit olurum sandım. Yaşadığım bu üzüntü biter sandım ve amacımı layığıyla yerine getireceğimi sandım."

Söylediği beni sinirlendi. "O an yanında olsaydım-" diye çıkışacağım sırada elin hafifçe havaya kaldırıp dudağıma bastırdı. "Yanımda sen olsaydın, ben bunların hiçbirini düşünmezdim."

AhsefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin