28.Bölüm: ❛Şaşkınlık❜

4.7K 297 24
                                    

28.Bölüm: ❝Şaşkınlık❞

Alarm sesiyle uyandım. Beklemeden Gökbaran'a günaydın mesajı atıp yataktan çıktım. Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra çay suyunu koyup odama döndüm. Kıyafetlerimi giyinip odamı topladım ve kahvaltımı yaptıktan sonra evden çıktım. Babam artık beni bırakmadığından önceki günlere göre erken uyanıyor, hızlı hazırlanıyordum.

Otobüse binip okulun yakınındaki durakta indim. Biraz yürüdükten sonra telefonumu kontrol ettim. Gökbaran'ın internetinin kapalı olduğunu görünce annemi arayıp yürümeye devam ettim. Telefonu açtığında annem değil babam konuşmaya başladı. "Nasılsın kızım?"

"İyiyim babacığım," diye neşeyle konuşmaya başladım. "Siz nasılsınız?"

"İyiyiz bizde, kahvaltı ediyoruz. Okulda mısın?"

"Birazdan gireceğim okula." Okul bahçesinden içeri girip adımlarımı hızlandırdım. Annem konuşmaya başladığında onu dinlemeye başladım. "Hande ne yapıyorsun tek başına, sıkılıyor musun? Ben yemek hazırlayıp göndereceğim sana, zorlama sen kendini."

"Kendime bakabiliyorum anne," deyip güldüm. "Sağ ol ama sen yorma kendini. Sizi özlemek dışında bir sıkıntım yok."

"Bizimde kızım," deyip iç çekti. Öğretmenler odasına girip eşyalarımı masanın üzerine bıraktım. "Sana araba mı alsak acaba kızım?" Babamı kafa sallayarak onayladım. "Artık almam gerekiyor sanırım."

"Yanına geleyim de halledelim birlikte."

Heyecanla sordum. "İznin var mı?"

"Bir haftalık iznim var, annenle birlikte geliriz."

Sevinmiştim. Onlarla yeniden birlikte olacaktım. "Gelin lütfen!" Gülüşlerini duyduğumda duygulandım. Her ne kadar onlardan ayrı yaşabilsem de onları yanımda istiyordum. Dersin başlamasına üç dakika kaldığında hiç istemeyerek "Dersim başlayacak, ben sizi çıkınca yine ararım olur mu?" dedim.

"Olur kızım. İyi dersler." Onları sevdiğimi söyleyip telefonu kapattım. Yeni gelen meslektaşlarıma selam verip çantamı aldım ve sınıfıma doğru yürümeye başladım. Birkaç öğrencimi koridorda yakalayıp ellerini tutarak sınıfa girdim. Ayağa kalktıklarında "Günaydın, oturun bakalım," dedim.

"Nasılsın öğretmenim?" Berivan'a gülümseyip defteri doldurmaya başladım. "İyiyim, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim." Sırayla hepsi nasıl olduğumu sorduğunda pes etmeyip hepsini tek tek cevapladım. "Bugün size yazma görevi vereceğim."

"Ne yazacağız öğretmenim?" diye sorduklarında çoktan tahtaya yazmaya başlamıştım. "Bunları yazacaksınız canım." Basit, öğrenmiş olduğumuz harflerden oluşan kelimeleri yazıp "Defterlerinizi açın," dedim. Aynı anda defterlerini açıp tahtadakileri okumaya başladılar. Sessiz olmalarını söyleyip bir kere kendim okudum ve onları kendi haline bıraktım. Telefonumdan bildirim sesi geldiğinde masama yaklaşıp telefonumu elime aldım. Gökbaran cevap yazmıştı.

Sevgilim: Güneş saatler önce doğdu ama gün şimdi aydı.

Sevgilim: Günaydın, bebeğim.

Gülümsediğimde çocuklardan biri "Öğretmenim neye gülüyorsun?" diye sordu.

"Komik bir şey okudum," diye geçiştirdim. Yazdıklarını kontrol edip tahtaya yeni cümleler yazdım. Onlar yazmaya geri döndüklerinde Gökbaran'a cevap yazdım.

Romantikliğiniz üzerinizde Gökbaran Bey :)

Sevgilim: Öyle :)

AhsefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin