GİRİŞ

325 49 182
                                    

Elindeki kanlar damlarken o, arkasındaki cesede bir daha baktı. Zamanında ailesine olanlar artık bir bir onların başına gelecekti. İntikamın soğuk esintisi artık onun içinde büyük bir fırtınaya dönüşmüştü ve büyümeye de devam ediyordu. Ormandan ayrılırken listenin bir diğer üyesi için planlar kurmak amacıyla evin yolunu tutmuştu . O yürürken, elindeki kanlı not defteri en az yirmi yıl öncesi kadar tehlikeli ve lanetli görünüyordu. Bu not defteri yüzünden bu kan davası ortaya çıkmıştı ve devam ediyordu . Belki de hiç bir zaman son bulmayacaktı.

***

Nefesini dışarı verirken, buharlaşan nefesi, cılız sokak lambasının ışığı altında havaya karışarak yok oldu. Elindeki eski not defterini devlet mülkü misali sıkı sıkıya tutuyordu ve bu soğukta bile defteri tutan eli terleme noktasına kadar ulaşmıştı. Ve bu durum oldukça rahatsız ediciydi . Şu anki emelleri başkaydı en küçük bir hata bile hayatına mâl olabilirdi . Buna cesaret edemezdi . Bu kadar uğraşlarına karşın içi hâlâ bir tedirginlik içerisindeydi ve bu durum oldukça can sıkıcıydı. İşini ustaca halletmeliydi. Çünkü bu oydu. Onun kişiliğinde korku diye bir şey yoktu. O soğukkanlı olmalıydı. Aksi taktirde zararlı çıkacak kişi o olacaktı.

Yani en azından ona bu şekilde öğretilmişti. Bu işler zordu, onun hayatı zordu . Hayatın zaten kolay bir tarafı yoktu ki. Tabii, bir tek şey hariç...

Cinayet...

Her ne kadar bu hayatın diğer şartlarına karşı zor ve küstahça görünüyor ise de ona göre kolay olan buydu. O, hiçbir kurbanın hayatını sonlandırırken zorlanmamıştı. Sonuç itibariyle ölen kişi o değildi. O yalvarışlara, çığlıklara ve son bir ümitle sarf edilen sözlere karşı büyük son her zaman acı dolu inlemeler olurdu . Sonra mı? Ürpertici bir sessizlik ve ölen her kişiyle birlikte kaybettiği duyguları.

Sokak lambasının altında yüzünü kapatan siyah maske, onu karanlıktan yararlanan bir gölgeye dönüştürmüştü. Siyah saçları gözlerinin önünü her ne kadar kapatıyor olsa da bu onun karanlığın içinde , bir ağaca yaslanmış olan silüeti görmesine engel değildi. Yaklaşık iki saattir buradaydı ve gözleri karanlık ile bir bütün oluşturmuştu. Ağaca yaslanmış olan silüet ise tam bir saat önce buraya gelmiş ve sanki hiç bir şey olmamış gibi o ağaca yaslanmıştı. Ya da hiç bir şey olmayacakmış gibi...

İki parmağı arasında tuttuğu sigarasını bıraktı ve ucu alevlenmiş olan sigara, karanlıkta küçük kırmızı bir ışığı andırarak yere düştü ve soğuk zemin ile buluştuğu an anında söndü. Vücudunun yarısı karanlıkta, yarısı ise sokak lambasının cılız ışığı altındaydı. Bedeni ise kaskatıydı. Sanıyordu ki yarım saattir hareketsiz bir şekilde silüeti izliyordu . Tek bir mimik bile oynatmadan öylece karanlıktaki kişiye bakıyordu . Sokaklar bomboştu. Gecenin bir yarısı baykuşların sesinden başka hiç bir şey duyulmuyordu. Bir kaç dakika sonra cebinde hafif bir titreme oldu . Cebinden çıkardığı telefonun ekranına baktığı an saatlerdir beklediği sinyalin geldiğini anladı. Cılız ekran ışığından şu sözler küçük bir kutucuk içerisinde ortaya çıkmıştı. 'ŞİMDİ.'

Eli yavaş yavaş maskesine gitti ve maskeyi çıkararak yolun bir kenarına attı. Hafif esen rüzgar eşliğinde havada süzülen siyah maske, karanlık ile uyum içerisindeydi ve onu görmek için neredeyse yoğun bir çaba sarf etmek gerekiyordu. Maske yer ile temas ettiği anda yanından şimşek hızıyla geçen köpek, anında yolun bir diğer ucundaki silüete doğru hızla ilerlemeye başladı. Köpek ilerlerken bir yaprak misali sessizce ilerlemesine karşın koşuşu, bir panteri andırıyordu. Köpek sessiz bir hayaletmişçesine koşarken ağaca yaslanmış olan kişi bunu farkedememişti bile. Bir korkuyu andırıyordu. Belki de o,korkunun ta kendisiydi. Yaslandığı kayadan uzaklaştı ve gömleğinin sağ üst cebinden siyah, demir bir kutu çıkardı. İçinden bir sigara çıkararak dudaklarına götürdü.

TEHLİKELİ OYUNLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin