47. Bölüm

13.7K 812 174
                                    


Aslı'nın tehdidinin üstünden bir hafta geçmişti ancak Begüm bu konuyla ilgili herhangi bir şeyi Çağrıya söyleyememişti.

Aslında söylememesinin sebebi görmemesiydi. Görse bir şekilde söylerdi ama Çağrıyı hastane gününden sonra hiç görmemişti. O günkü soğuk tavrından dolayı onu cesaret edip de arayamıyordu.

Bu bir haftada Çağrıyı hiç görmemişti. Sanki hayatında hiç olmamışçasına ortadan kaybolmuştu. En azından Begüm öyle olduğunu hissediyordu.

Sabah uyandığında Yağız çoktan gitmişti. Yağız'ın kafasını dağıtması için bir yere ihtiyacı vardı ve Begüm de onu anaokuluna göndermişti.

Begüm üstüne kırmızı dar mini bir elbise giyinip siyah topuklularını giydi. Hızlıca hazırlanmayı tamamladı. Bugün oldukça yoğun programı vardı.

Şirkete girdikten sonra hızlıca odasına geçti. Henüz şirkette yeni olduğu için çoğu kişiyi tanımıyordu ancak tanışmanın da derdinde değildi. Sadece işine odaklanmaya çalışıyordu.

Odasına girdiğinde masasındaki çiçeklere baktı. Kim çiçek göndermişti ki?

Begüm çantasını bırakıp üstündeki montu askıyla astı. Her tür çiçeğin olduğu bir buketti. Buket'in etrafına herhangi bir kart yoktu. Çiçeklerin arasını açmaya başladı. Elbette kart tarzı bir şeyin olması gerekiyordu.

En sonunda çiçeklerin arasındaki kartı buldu.
Sakin olmaya çalışarak açıp okudu.

'Yağızına bu sabah çokça sarıl. Çünkü onu çok özleyeceksin. Zaman doluyor. Tik tak...'

Begüm okuduğu yazıyla şok olmuştu. Artık Çağrıya haber vermesi gerekiyordu. Bunca zaman illa Çağrıyla denk gelirim diye düşündüğü için Çağrıyı arayıp söylememişti. Ancak şu an araması gerekiyordu.

Kartı bırakıp çantasını açtı. İçinden hemen telefonunu çıkartıp Çağrıyı aradı. Uzun uzun çaldırmasına rağmen Çağrı açmıyordu. Bir kez daha aradı ancak sonuç aynıydı.

Begüm sinirlenip telefonunu masaya fırlattı. Ardından odasından çıkıp kattaki danışmaya ilerledi. Kadın Begümü görünce gülümsedi.

"Günaydın Begüm hanım."

"Günaydın. Masamdaki çiçek buketinin kim tarafından gönderildiği belli mi? Veya getiren kişiyi gören oldu mu?"

"Kim tarafından gönderildi bilmiyorum ama sabah bir kurye şirketinin çalışanı tarafından iki saat kadar önce bırakıldı. Ben de odanıza koydum."

"Teşekkür ederim."

Begüm odasına geçip telefonunu kontrol etti ancak Çağrıdan herhangi bir geri dönüş yoktu. Begüm ne yapacağını bilmiyordu ve çok paniklemişti.

Bir anda aklına gelen şeyle çantasını montunu alıp koşarak odadan çıktı. Şirketten çıkıp arabasına binip arabayı çalıştırdı.

Yağızın anaokuluna gidiyordu. Trafikten dolayı yaklaşık bir saat sürüyordu yol. Bu süre Begümün kafayı yemesi için yeterli bir süreydi.

Bir müddet trafik olmadan yol ilerlese de bir yerden sonra yol tıkanmıştı. Begümse sadece kendi endişesini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. 

Trafik durma noktasına gelince Begüm tekrar Çağrıyı aramaya karar verdi. Çantasını alıp içini karıştırmaya başladı ancak telefonu yoktu.

Çantanın içindeki her şeyi yanındaki koltuğa döktü ancak telefonu çantada değildi. Şirketten çıkarken masanın üstünde unutmuştu.

Begüm bir yandan kendine kızarken bir yandan da kötü bir şey olmaması için dua ediyordu.

Aysar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin