Gözlerimi kendimi zorlayarak araladım. Odada loş bir ışık vardı ve burası bir hastane odasıydı. Hafif doğrulmaya çalıştığımda karnımdaki sızı kendini belli etti. Odada gözlerim tur attığında Çağrının tekli koktukta oturur pozisyonda uyuduğunu gördüm. Ondan korkmalı mıyım yoksa onu sevmeli miyim bilmiyorum. Onu sevdiğimden artık emindim ancak bu durum ne kadar doğru bilmiyorum.
Elim yanağıma gittiğinde ıslaklığı hissettim. Muhtemelen uykumun arasında ağlamıştım. Odadaki saate baktım. Saat gece dört olmuştu. Bunca saat nasıl uyuduğumu anlayamamıştım. Kolumda damar yolu açık bir şekilde duruyordu. Ne serumuydu acaba?
Tekrar doğrulmaya çalıştığım esnada karnımda daha büyük bir acı hissedince sessizce inleyip gözlerimi yumdum.
Çağrının bir anda gözlerini açıp bana bakması anlık bir korku yaşatmıştı.
"Bir şeyin mi var? Neden kalkmaya çalışıyorsun?"
"Susadım."
Dilim damağım bir birine yapıştığı için bir tek bunu diyebilmişti.
Çağrı oturduğu yerden kalkıp su şişesi verip tekrar yerine oturdu. Bakışları garipti. Korku, endişe, merak ve şüphe... hepsi bir aradaydı.
Küçük bir yudum suyumdan alıp kenara koydum.
"Bana bir şeyler demek ister misin?"
Ne dememi bekliyorsun? Senden korkuyorum ve bir o kadar da seni seviyorum. Ne yapacağımı bilmez halde duruyorum. İki farklı insan tek bedende ve biri beni deli gibi korkuturken diğerini seviyorum.
Diyemedim.
"Begüm neden içine atıyorsun?"
"Neyi?"
"Her şeyi."
"Sadece bugün bile sayısız şey attın içine. Fark edebiliyorum. Kendine zarar veriyorsun."
Bir şey demeyip gözlerinin içine bakıyordum.
"Neden beni arayıp olanları anlatmadın? Bana her şeyi Ayşe hanım anlattı. Senden duymak isterdim."
"Büyütülecek bir şey değildi. Zaten şüphelenmesi de normal. Evliliğimiz anlaşma üzerine kurulu."
"Kuruluydu. Hala öyle olduğunu düşünmüyorum."
Onay istercesine kurduğu cümleye emin bir şekilde başımı salladım.
"Sonrasında olanlar da seni fazlasıyla etkiledi ve korktun."
Bunu ona söylersem ne gibi sonuçları olacağını bilemediğim için böyle olmadığına onu ikna etmem gerekirdi.
"Hayır. Düşündüğün gibi değil. Alışılmış bir gün geçirmiyordum. Sebe-"
"Begüm yalan söyleme boşuna. O an seni gördüm. Yüzünün rengi gitti. Sonrasında yanına geldiğimde elin titriyordu, gözlerin doluydu ve kekeledin. Hatta bayıldıktan sonra ismimi sayıklayarak ağladın. Her şeyin farkındayım. Bana her şeyi söyleyebilirsin. Sana zarar vermem. Eski Çağrı yok artık."
Bu kadar iyi gözlem yapabildiğini bilmiyordum. Gözlerimi gözlerinden ayırdım.
"Konuşarak çözebiliriz sorunlarımızı. Konuş benimle. Anlat içindekileri. Daha fazla içine atmanı istemiyorum. Sana zarar vermem."
Sana zarar vermem dese de sessiz kalmayı tercih ettim.
"Yorgun hissediyorum. Uyumak istiyorum."
"Kaçamazsın Begüm. 12 saattir uyuyorsun. Uykunun olmadığını biliyorum."
Yazardan
Çağrı kafayı yemek üzereydi. Ne yapacağını bilmiyordu. Evde yaşananların Begümü bu şekilde korkutacağını tahmin edememişti. Ki zaten Aslıya zarar verirken kendinden geçmişti. Sinirden gözü dünmüştü. Ondan korkması bu dünyada en istemeyeceği şeydi. Oturma odasında onu bulduğunda korkudan yüzünün rengi gitmişti, titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aysar +18
Teen FictionDÜZENLENECEKTİR Duyduğu isimle tüyleri diken diken olmuştu Begümün. Uzun zaman sonra ilk defa onu görüyordu. Özlemişti de aslında. Ancak onu unutması için etrafındakiler sayısız şey yapmıştı. Sayısız kez terapi görmüştü. Hiçbir şey ona olan içindeki...